Ankara polisi, Dün (25 Şubat) Yüksel Caddesi’nde yine provokasyon yarattı.
25 şubat günü Yüksel Caddesinde “Umut Ol” isimli organ bağışı kampanyası için halkevciler her zaman ki gibi stand açtı. Halkevciler standa Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’nden gelen görevliler ile birlikte organ bağışı kampanyasını sürdürdükleri sırada standa gelen sivil polisler valiliğin standları kaldırma kararı olduğunu söylediler. Halkevciler Ankara İl Sağlık Müdürlüğü ile ortak yürüttükleri organ bağışı kampanyasına ait standın izini olduğu söylediler. Bunun üzerine “Umut Ol” standına dokunamayan polis Yüksel Caddesi’nde masa açan Özgürlükçü Gençlik Derneği ve Gençlik Federasyonu üyelerine “izinsiz stant açmak” gerekçesiyle saldırdı.
Polis çevik kuvvet ile birlikte masaları dağıtırken 3 Gençlik Federasyonu, 2 Ezilenlerin Sosyalist Partisi, 1 Özgürlükçü Gençlik Derneği ve 1 Toplumsal Özgürlük Platformu üyesini gözaltına aldı. Polis müdahalesinin ardından Konur Sokak'ta toplanarak kalabalıklaşan Ankara muhalefeti, Meşrutiyet Caddesi'ne çıkarak yolu trafiğe kapattı. "Polis defol, bu sokaklar bizim", "Faşizme karşı omuz omuza" sloganları atan grup yaşananları protesto etmek için basın açıklaması yapmak üzere yeniden Yüksel Caddesi'ne yöneldi. 17.30'da bir basın açıklaması gerçekleştiren Ankara muhalefeti, açıklamanın ardından Karanfil Sokak'a doğru bir yürüyüş yaparak polis saldırısını halka anlatmak istedi. Ancak yürüyüşe izin vermeyeceğini söyleyen polis, gruba tekrar saldırdı.
Tüm bu olanların yanında kadına yönelik şiddetin devlet yüzü Halkevleri MYK üyesi Dilşat Aktaş’ın suratına inen yumruklarla bir kez daha kendisini gösterdi.
Halkevleri MYK Üyesi Dilşat Aktaş dün (25 Şubat) yapılan saldırının ardından olay anını şöyle anlattı.
“Toplumsal muhalefetin eylemlerine ve etkinliklerine sıkça ev sahipliği yapan Yüksel Caddesi’nde dün polis terörü estirildiğini söyledi. Her şey Halkevleri’nin 79. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında başlatılan organ bağışı kampanyasına ait standda durdukları sırada sivil polislerin gelerek valiliğin standları kaldırma kararı olduğunu söylemesiyle başladı. Kendilerinin il sağlık müdürlüğü ile ortak yürüttükleri organ bağışı kampanyasına ait standın izini olduğu için polis bu standa dokunamadı fakat caddede bulunan diğer masalara giderek kaldırmaya çalıştı. Bu esnada caddeye çevik kuvvet polisi girmeye başladı. Ortamı sakin tutmaya çalışırken birden polis saldırısının başladı. Çevik kuvvetin ve sivil polislerin insanları döverek yerlerde sürükleyerek gözaltına aldığını gördüm. Biz araya girdik ve polise caddeden gitmelerini söyledik o esnada karşıma bir polis çıktı. Başı yere eğikti. Kafasını kaldırdı ve bir an için göz göze geldik. Arkasından bana ard ardına yumruk atmaya başladı.”
İlk değil ama teşhir edilmeli
Aktaş arka arkaya aldığı yumruk darbelerinden birinin kaşı ile gözü arasına geldiğini bu yüzden gözünün kararıp sendelediğini söyledi. Ardından da ağzından kan geldiğini fark etmiş.
Aktaş yaşananın bir ilk olmadığını kendisinin de toplumsal muhalefetin tüm bileşenleri gibi birçok defa polis saldırısına maruz kaldığını belirtiyor fakat şunu ekliyor: “Yine de yaşadıklarım kadına yönelik şiddetin tırmandığı bir dönemde polisin bu sorunu derinleştiren kadın düşmanı tavrının teşhir edilmesi açısından önemli bir olay.”
Polisler kadınlara vururken iki kere düşünsün
Olay sonrası ismi kendilerinde saklı bir emniyet amirinin olaya tanık olan, araya girmeye çalışan ve Aktaş’a yardımcı olan bir ismi arayarak “Kadına vuranı siz gördünüz mü?” diye sorduğunu, yumruk atan kişinin polis olmadığını ima eden bir takım sorular yönelttiğini aktardı. Aktaş “Fakat ben bana vuran kişinin polis olduğunu biliyorum. Birçok eylemde gelip bizimle eylem konusunda irtibat kuran, sık sık karşılaştığım özellikle de Yüksel Caddesi’ndeki eylemlerden aşina olduğum bir sivil polisti” diye ekliyor.
Aktaş konuyu kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin bir parçası olarak gördüklerini polisin kadınlara vururken iki kere düşünmesini istediklerini belirtiyor bu nedenle fiili mücadelenin yanı sıra konuyu yargıya taşımaya hazırlandığını belirterek pazartesi günü avukatlarıyla beraber suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.