Eğitim Hakkı Anasayfa

Büyük Eğitim Hakkı Buluşması’nda yan yana gelen veli, öğrenci, öğretmenler: “AKP yapar, milyonlarız bozarız” dedi

Pt, 28/01/2013 - 16:39
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Büyük Eğitim Hakkı Buluşması ikinci gününde eğitim hakkı forumu yapıldı. Dün gerçekleştirilen atölye katılımcısı veli, öğrenci, öğretmen, bilim insanlarının yanı sıra kurum temsilcilerinin de katıldığı forum 12.00’da Şişli’de bulunan Kent Sineması’nda başladı.

Ülkenin dört bir yanından 1000’e yakın veli, öğrenci, öğretmen, eğitim hakkı meclisi üyesinin katıldığı foruma Eğitim-Sen MYK Üyesi Betül Öztürk Korkut, DİSK İstanbul Bölge Temsilcisi Önder Atay, Dev Sağlık İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Sine Sen Genel Başkanı Zafer Ayden, İstanbul Tabip Odası Başkanı Taner Gören, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, İHD İstanbul Şube Yöneticisi Hulusi Zeybel, Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Kahraman Eroğlu, TKP'li Öğretmenler adına Selçuk Bilir, Devrimci 78'liler Federasyonu İstanbul Temsilciliği adına Yılmaz Yukarıgöz de katıldı.

Açılış konuşmaları videosu için tıklayın

Atölye sunumları videosu için tıklayın

Sonuç bildirgesi videosu için tıklayın

Forum, Halkevleri Çocuk Korosu ile açıldı. 4+4+4 eğitim sistemi ile gelecekleri karartılmaya çalışılan çocuklar söyledikleri şarkılarla tıpkı şarkısını söyledikleri Fatsa Çocuk Korosu gibi “umut biziz” dediler.

Halkevleri Çocuk Korosu’nun ardından Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy açılış konuşmasını yaptı. Ersoy konuşmasına “Türkiye’nin dört bir yanında kurulan Eğitim Hakkı Meclisleriyle; meydanı AKP’ye bırakmayanlar, hoşgeldiniz!” diyerek başladı.

Burhan Kuzu’nun Radikal’de Ezgi Başaran’a verdiği röportajda “Bir tek sokak kaldı” demesine değinen Ersoy, “Evet doğru söylüyor Burhan Kuzu. Meclisi de askeri de yargıyı da ele geçirdiniz. Ama bir tek sokağı ele geçiremediniz. AKP’nin iktidarı bir tek sokakta sarsılıyor” dedi.

Milyonlarca emekçi eğitim hakkı için yan yana geliyor, AKP korkuyor

“Eğitim hakkımız için okullarımızda, mahallelerimizde, üniversitelerimizde yürüttüğümüz mücadele AKP’yi tedirgin eden sokağın en kitlesel, en politik, en sarsıcı alanını oluşturuyor... Eşit, parasız, bilimsel, anadilinde eğitim hakkı için verilen bu mücadele; dili farklı, mezhebi farklı milyonlarca emekçiyi sermaye politikaları karşısında yan yana getiriyor” diyen Ersoy, eğitimin milyonlarca öğrenci, veli, eğitim emekçisinin en temel hak mücadelesi olduğunu vurguladı.

Eğitim hakkı mücadelesi sosyalist bir iktidar mücadelesidir

Ersoy sözlerine eğitim hakkı mücadelesinin; gerici-neoliberal AKP iktidarına karşı ideolojik bir mücadele; sorgulamayan, eleştirmeyen, düş kurmayan, itaatkar nesiller yetiştirmek isteyen gericiliğe karşı özgürlük mücadelesi; kapitalizme karşı yaşam mücadelesi, kadın düşmanı iktidara karşı kadınların özgürlük mücadelesi, gerici-şoven bir müfredat dayatan iktidara karşı Türk ve Kürt emekçilerinin yeniden kardeşleşme mücadelesi olduğunu söyleyerek devam etti ve “Bu mücadele kapitalizme, dini gericiliğe, faşizme, şovenizme karşı sosyalist bir iktidar mücadelesidir” dedi.

Halkevleri’nin 4+4+4’le sınırlı olmayan ve yıllardır yürüttüğü “parasız eğitim” mücadelesinin geniş kitleleri seferber edip, yıkımın mağdurlarını mücadelenin özneleri haline getirdiğine vurgu yaptı.

Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy’un konuşmasının tam metni için tıklayınız

Oya Ersoy’un ardından Eğitim Sen MYK Üyesi Betül Öztürk Korkut bir konuşma yaptı. Eğitim Sen MYK adına Halkevleri’ni, veli, öğrenci, öğretmenleri yan yana getiren herkesi selamlayarak sözlerine başlayan Korkut,  “Eğitimi hak olmaktan çıkaran, eğitimcilerin haklarını ortadan kaldıran AKP’ye karşı görevimiz; mücadelemizi velilerle, öğrencilerle, eğitimcilerle birleştirmektir” dedi.

Şişli Belediye Başkanı Yardımcısı Kahraman Eroğlu bir konuşma yaparak Halkevleri’nin yürüttüğü eğitim hakkı mücadelesinin başarıya ulaşacağına inandığını ifade etti.

Halkevleri Genel Sekreteri Nuri Günay, AKP’nin eğitimde yarattığı yıkımı gözler önüne seren bir video eşliğinde konuşmasını yaptı. Günay'ın konuşmasında eğitimin özelleştirilmesine, AKP-cemaat işbirliğiyle yürütülen sınavlardaki kopya skandallarına, okullara gönderilen paranın azlığına, okullarda velilerden para toplanmasına, öğrencilerin gericiliğin de yayılma alanları olan dershanelere mecbur bırakılmasına, öğretmenlerin güvencesizleştirilmesine değindi. Konuşmasının 4+4+4’e ilişkin kısmında Ömer Dinçer’in bakanlıktan alınmasına da değinen Günay, “Elbette Ömer Dinçer kendisi gitmedi. Onu itibarsızlaştırmaya karşı duran öğretmenlerin, geleceğine sahip çıkan velilerin, öğrencilerin ve eğitim hakkıına sahip çıkanların yani bu salonun mücadelesi gönderdi. Şimdi bize bütün gerici politikaları iyi iletişimcilikle yutturmaya çalışacak yeni bir bakan var. Bizler onu da bakanlar kurulu çöplüğüne göndermeye kararlıyız” dedi.

Günay’ın konuşmasının ardından bir gün önce, altı başlıkta gerçekleştirilen atölyelerin sonuç konuşmaları yapıldı. İlk sözü “Eğitimin metalaştırılması ve eğitim hakkı” atölyesi adına Mustafa Bülbül aldı. Eğitimde yaşanan dönüşüme ilişkin gericilik, cinsiyetçilik, anadilde eğitim, eğitim emekçilerinin güvencesizleştirilmesinin ve üniversite mücadelesinin metalaştırmadan ayrı tartışılmayacağını söyleyen Bülbül, atölyeden çıkan sonuçları paylaştı. Eğitimin metalaştırılması ve eğitim hakkı atölyesinden çıkan en önemli sonuçlardan biri okul aile birliklerinde yer alarak buraları eğitimin piyasalaştırılması sürecinde etkin rol oynayan araçlardan biri olmaktan çıkarıp okulun gerçek sorunlarıyla uğraşan yerlere dönüştürmek gerektiği oldu. Bir diğer öne çıkan sonuç ise eğitim hakkı meclislerinin eğitime ayrılacak bütçenin belirleneceği görüşmelere mücadeleyle müdahil olunması yönündeydi.

Eğitimde Cinsiyetçilik ve Eğitim Hakkı Atölyesi adına Halkevleri Kadın Sekreteri Dilşat Aktaş konuşma yaptı. Aktaş, kadın düşmanı 4+4+4 eğitim sisteminin kız çocuklarının eğitim hakkını elinden aldığını ve bu eğitim sisteminin kız çocukları için okuldan alınma, erken yaşta evlilik olduğunu söyledi. Okulların imam hatibe dönüştürülmesinin, zorunlu hale gelen seçmeli din derslerinin erkek egemenliğini arttırdığına da değindi. “Kitaplar, müfredatlar AKP’nin kadın düşmanlığının eğitimdeki basit örnekleri” diyen Aktaş, AKP’nin eğitim politikalarının kadınları eğitimden dışlayacağını, kadın eğitimcilerin güvencesiz olarak istihdamının önünü açtığını söyledi. Ardından atölyeden çıkan sonuçları aktardı.

Anadilinde Eğitim ve Eğitim Hakkı Atölyesi adına konuşan Emin Atsız, salonu Kürtçe selamlayarak sözlerine başladı. Atsız, "Tek bir dili egemen dil olarak, çok dilli bir topluma dayatmak, o toplumda yasayan tüm dilleri degersizlestirmek ve yok saymaktir. Bir dili baskılamak, o dili kullanan insanlari  ikinci sinif yurttas konumuna indirgemektir.  Milyonlarca çocuğun anadilinde eğitimden yoksun olmasının yarattığı olumsuz sonuçların sorumlusu devletin dil ve eğitim politikalarıdır. Asimilasyoncu,tek tipçi eğitim yaklaşımıdır" dedi. 

"AKP hükümetinin son icadı 4+4+4 sistemiyle karşımıza gelen 'Yasayan diller ve lehçeler' dersi yaşayan tüm halklar ve onların dillerini asağılama politikalarinin bir devamıdır" diyen Emin anadilde eğitim için mücadelenin yükseltileceğini şu sözlerle ifade etti: "Eğitim Hakkı Meclisleri'nde bugüne kadar çok tartışmadığımız bu sorunu ele almak, bu soruna dair mücadele deneyimleri yaratmak bizim için görevden öte olmazsa olmazdır."

 

Eğitimde Emek-Güvencesizleştirme ve Eğitim Hakkı Atölyesi sonuçlarını öğretmen Aziz Çelik aktardı. Eğitim emekçilerinin güvencesiz koşullarda çalışmaya mahkum edilmesinin eğitim alanında yaklaşık 30 yıldır süregelen eğitim politikalarının sonucu olduğunu söyleyen Çelik, “Eğitimde piyasa ilişkileri derinleştikçe güvencesizlik de derinleşiyor” dedi. Dershane öğretmenlerinin günde 14 saate, güvencesiz olarak çalıştırıldığına, ataması yapılmayan öğretmenler arasında yaşanan intiharlara da değindi. Çelik, ardından atölyeden çıkan sonuçları aktardı.

Atölyeler adına son konuşmayı Üniversitelerde Dönüşüm ve Eğitim Hakkı Atölyesi’nin sonuçlarını aktarmak üzere Öğrenci Kolektifleri üyesi Bircan Birol yaptı. Birol konuşmasında, üniversitelerin 80’lerden bu yana piyasanın, faşizmin, gericiliğin saldırısına maruz kaldığını söyleyen Birol, “AKP dönemiyle birlikte bu saldırılar arttı. Patronların talepleri adeta üniversitenin rehberi oldu” dedi. Üniversitelerde yaşanan gerici dönüşüme ilişkin ise “Cemaatin altın nesillerini, ele geçirdikleri YÖK ve cumhurbaşkanlığı aracılığıyla üniversitelere yerleştirdiler. Üniversiteleri rektörlerden akademisyenlere kadar büyük oranda AKP’lileştirdiler. Üniversitenin aydın, ilerici, özgür kimliğini de ele geçirmek gerekiyordu. Bilim değil, ilim üretilmeliydi. Türban tartışmasının ardından camiler, mescidler, cuma namazı saatlerine ders koydurtmama, üniversiter yaşama saldırılar başladı. Bilimi savunan onurlu bilim insanlarına da saldırdılar” dedi.

Yeni YÖK yasa tasarısına da değinen Birol, “Üniversitenin ölüm fermanı olan bu yasa meclisten geçmeyecek! AKP’liler ve YÖK o yasayı her ağızlarına aldıklarında, üniversiteye her geldiklerinde yine bizi bulacaklar. Her yeri ODTÜ’ye, direnişe çevireceğiz. Üniversite bir kez ayağa kalktı. Ufukta Kolektif mavisi görüldü. Bir daha da oturmaya niyetimiz” yok diyerek sözlerini sonlandırdı.

Atölye sonuçlarının aktarılmasının ardından kısa bir ara verildi. İkinci oturum İstanbulimpro ile başladı. Doğaçlama tiyatro yapan İstanbulimpro, forum katılımcılarının keyifli vakit geçirmesini sağladı.

İkinci oturumda veliler, öğrenciler, eğitim emekçileri kürsüden mücadele deneyimlerini paylaştılar.

İlk sözü Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisleri adına Deniz Durak aldı. Durak, “Okullarında toplanan paralara karşı parasız eğitimi savunan veliler, aynı emeği vermiş olmasına rağmen daha düşük ücrete çalıştırılan ve eğitimin cefasını çeken öğretmenler, AKP’nin kendi neslini yaratmak uğruna bilimsellikten uzak müfredatına maruz kalan öğrenciler bilmelidir ki gelen saldırı eğitimin üç öznesini hedef almaktadır. Bu nedenle omuz omuza vererek bu saldırılara karşı durmalılar. İşte tam da bu ihtiyaçla Halkevleri, öğrencilerin, öğretmenlerin ve velilerin yan yana durarak oluşturduğu Eğitim Hakkı Meclisleri ile mücadelesini büyütüyor” dedi.

Deniz Durak’ın ardından Çekmeköy’de okulların imam hatibe dönüştürülmesine karşı 3 okuldan velilerin, öğrencilerin, öğretmenlerin yürüttüğü mücadeleyi paylaşmak üzere velilerden Muharrem Atalay söz aldı. Atalay ayrıca “Biz yalnız okullarımızı geri almak için değil; eşit, parasız, bilimsel, laik, anadilde eğitim için de mücadele ediyoruz” dedi.

İmam hatibe dönüştürülen okullardan biri olan İstanbul Fatih’teki Gazi İlköğretim Okulu velilerinden Semra Kaya söz alarak “Dayatmayla din eğitiminin verilmemesi, bilimsel, parasız eğitim için mücadele ediyorum. Elimden geleni yapıyorum, kaderciliğe teslim olmuyorum. 4.sınıfta bir kızım var. Bu mücadeleyi kızım için, hepimizin çocukları için veriyorum” dedi.

Ankara Battalgazi İlköğretim Okulu’ndan Alevi bir velinin okullarının dönüştürülmesine karşı başlattığı mücadeleden dolayı silahlı saldırıya uğramasını ve buna karşı mahallede gelişen mücadeleyi Battalgazi Mahallesi’nden Ankara Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisi Üyesi Hatice Uzunpınar aktardı. Uzunpınar, evi kurşunlanan velinin evinin ve işyerinin hala gözetim altında olduğunu, yargının takipsizlik kararı verdiğini; ancak ümitlerini kaybetmediklerini söyledi.

Ankara Batıkent’te bulunan ve imam hatibe dönüştürülmek istenen Kardelen İlköğretim Okulu velilerinden Füsun Çulha söz aldı. Çulha, yaptıkları eylemler, boykotlar, imza kampanyasıyla okullarının imam hatip yapılmasını engellediklerini aktardı. Okullarına yapılmak istenen imam hatibin bir villa kiralanarak buraya aktarıldığını, imam hatipte yalnızca 18 öğrenci olduğunu ifade etti.

Bartın Eğitim Hakkı Meclisi adına öğretmen Sedat Bora söz aldı. Bora, öğretmenlerin velilerle birlikte öğrencilerin yol ücretlerinin karşılanması, anasınıfının taşınmayıp mahallelerinde kalması, çocuklara bir öğün yemek verilmesi talepleriyle yürüttükleri mücadeleden bahsetti. Velilerle öğrencilerin yan yana yürüyen mücadelesini şu sözlerle özetlemiş oldu: “Bu çalışmalar sırasında AKP de boş durmadı. İki Eğitim Sen yöneticisine soruşturma açıldı, haklarında yer değişikliği talep edildi. Soruşturma sürüyor. Eyleme katılan öğretmenler de tek tek tespit edilip soruşturuldu. Ancak veliler bu kez de öğretmenler için imza toplamaya başladı. Yalnız onlar değil birlikte eylem yaptık, dediler.”

Ankara Mamak Dostlar Mahallesi’nden Orhan Demir söz alarak, burada okulların temizliğiyle ilgili yürüttükleri mücadeleyi aktardı. Dostlar Mahallesi’ndeki bir okulda 10 yaşındaki çocukların çöp döktüğünü, 8 yaşındaki çocukların tuvalet temizlediğini gördüklerini aktardı. Demir, gerici, piyasacı eğitim politikalarının, 4+4+4 eğitim sisteminin sahibi AKP’yi şu sözlerle uyardı: “500 milletvekili yapar, bir kişi bozar.”

Liseli Genç Umut adına Kerem Pehlivan bir konuşma yaptı. Binlerce öğrencinin bu yılın ilk dönemi bitmeden okulu bırakmasını işaret eden Pehlivan “Bu yasanın gerici, piyasacı, ayrımcı olduğunu sokaklarda haykırdık. Nitekim haklı çıktık. Binlerce öğrenci okulu bıraktı. Bunların kaçı çocuk işçi, kaçı çocuk gelin?” dedi. Yeni kılık kıyafet yönetmeliğine değinerek “AKP’nin gençliği olmayacağız. Bu yasa başa türban, eteğe ölçü getiriyor” dedi. Pehlivan “Devir AKP’ye karşı isyanın, mücadelenin devridir. AKP’nin eğitim karanlığını tarihin çöplüğüne gönderene kadar mücadelemize devam edeceğiz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Bursa’da 1.sınıf öğretmenliği yapan Ali Haydar Aslan da 5-5,5 yaşındaki çocukların 1.sınıfa başlamasının yarattığı sorunlardan bahsetti. Aslan, “Sıralar öğrencilere uygun değil. Benim sınıfıma sabah 8’ler öğlen 1.sınıflar giriyor. Ayaklarıyla sıraya basıp ancak masaya yerleşebiliyorlar” diyerek sınıfların bu yaştaki çocuklar için fiziki açıdan uygun olmadığını vurguladı. Bu yaştaki çocukların anaokuluna gitmelerinin gerekliliğini ise şu sözlerle vurguladı: “12 hafta bizden çocuklarla oyun oynamamızı istediler. Biz sınıf öğretmenleri olarak bir anaokulu öğretmeninin yaptığını yapamayız. Hiçbir öğretmen 12 ay oyun oynatmadı, müfredatın önünden gitti. Bu da küçük çocukların geride kalmasına ve çocukların başarısız olduğu kanısına varmalarına neden oluyor. 72 aydan küçük çocukların 1.sınıfa değil, anaokuluna gönderilmesi lazım. Anaokulları ücretsiz olmalıdır.”

4+4+4’le gelecekleri karartılmak istenen çocuklar adına ise Mustafa Kemal İlköğretim Okulu 7. Sınıf Öğrencisi Asmin Ekin Boz söz aldı. Boz, eğitimde yaşanan sıkıntıların ne kadar büyük olduğunu “Okula sanki eğitim için değil de sorun yaşamak için gidiyoruz” sözleriyle özetledi. Okullarda para toplanmasına ilişkin ise “Bizde spor parası toplanıyor. Getirmeyenleri öğretmen sınıfta tahtaya çıkarıyor. Durumu iyi olmayanlar para getirmesin, deniliyor. Ama durumu iyi olmayanları öğretmen sınıfta rencide ederek soruyor” dedi. Okullarına kütüphane açılması için dilekçe yazan Boz müdür tarafından odasına çağrıldığını,  müdür yardımcısının da sorunlarında öğrencilere yardımcı olan bir öğretmen hakkında derste kötü konuştuğunu aktardı.

Kalabalık sınıflara karşı mücadele yürüten İkitelli İlköğretim Okulu velilerinden Aysu Kurnaz, elde ettikleri kazanımı anlattı.

Altı Nokta Körler Derneği İstanbul Şube Başkanı Ziya Özden, 4+4+4’ün engelliler açısından yarattığı sorunları ve engellilerin devlet memuru olmasının engellendiğini şu sözlerle anlattı: “Özel eğitim merkezlerinde okuyan engelli öğrenciler önceden diploma alıyorlar, özürlü memur sınavlarına girebiliyorlardı. 4+4+4’le bu diplomayı elimizden aldılar. Bu yüzden memur olamıyoruz. Bizleri evlerimize kapatmaya çalışıyorlar. Talebimiz; eğitim parasız olsun, engelliler eğitim alabilsin, okulların fiziki yapıları düzeltilsin, öğretmen eksikleri giderilsin, özürlü memur sınavına girebilelim.” 

Anaokulu öğretmeni olan Açelya İçten söz alarak “5-5,5 yaşındaki çocukla 7 yaşındaki çocuğun aynı sınıfta eğitim görmesi mümkün değil. Benden alınıp ilkokula götürülen çocukların velilerinin bazılarından ‘Benim çocuğumun özel eğitime ihtiyacı varmış’ şeklinde geri bildirimler aldım. Ancak ben o çocukları çok küçük yaşlardan itibaren o yaşa kadar okuttum, böyle bir şey gözlemlemedim. Sorun o çocukların 7 yaşındaki çocuklarla aynı sınıfta olması” dedi.

Yakın zamanda kurulan Hopa Eğitim Hakkı Meclisi adına konuşan Canan Topaloğlu ise “(Eğitim Hakkı Meclisi olarak) Okulların durumunu incelemek ilk faaliyetlerimizdendi. Din dersi öğretmeninin cumaya giden ve gitmeyen öğrencilere artı, eksi verdiğini öğrendik. Yurtdışında eğitim almış bir spor öğretmeninin sınıf öğretmenliği yaptığını gördük” dedi.

İki gün süren Büyük Eğitim Hakkı Buluşması, Halkevleri MYK Üyesi Özge Ozan’ın sonuç bildirgesini okuması ile sonlandı.

"Eğitim hakkı buluşmamız, eğitim hakkı mücadelemizin bir ara durağı olduğu gibi, bir başlangıcın ilanıdır." diye başlayan bildirge; Forum kararlarını ve eğitim hakkı mücadelesinin siyasal anlamını yansıtırken şu sözlerle bitti "Parasız, kamusal eğitim işçi sınıfı mücadelesiyle kazanılmış vazgeçilemez bir haktır. Mücadele emekle sermaye, emperyalizm ile halklar arasında keskinleşirken, sınıfın bayrağında bugün hak mücadeleleri yazıyor. İşte eğitim hakkı mücadelesinin bayrağı ise bugün bu salonda olduğu gibi, yarın sokakta bizim ellerimizde dalgalanacak. Bu düzen değişecek, biz değiştireceğiz.  Biz kazanacağız.

Forum sonuç bildirgesinin tam metni için tıklayınız


Halkevleri Genel Merkezi
Konur Sokak No:8/9 Kızılay, Ankara
Telefon: 312-4192717 Faks: 312-4193207 Eposta: [email protected]
Bağışlarınız için; İş Bankası (Ankara) Meşrutiyet Şubesi 785989 nolu hesap