Dikmenli Kadınlar Başbakanlık Önündeydi

Pt, 16/01/2012 - 19:12
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Melih Gökçek’in “Limon satarak konutların parasını ödersiniz”  sözlerine atfen  Ankara Büyükşehir Belediyesi önüne giden Dikmenli Kadınlar bugün de limonlarıyla Başbakanlık önüne gittiler.

Dikmen Vadisi’nde süregelen direnişe karşı Melih Gökçek’in ve ilgili belediye birimlerinin  kamuoyuna yalan yanlış bilgiler aktarmasına dair bugün Dikmenli Kadınlar Bşabakanlık önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Son günlerde devam eden yıkım gerginliğine ve Dikmen Vadisi’ndeki sorunlara değinerek Vadili Kadınlar bir kez daha taleplerini söylediler.

Dikmen Vadisi Halkı adına basın açıklamasını okuyan Barınma Hakkı Bürosu Sözcüsü Gülhan Yalnız  ilk olarak, Dikmen Vadisi’nde kentsel dönüşüm projesiyle başlayan süreci anlattı. Gelinen son süreçte (2011 yılı sonu) ise nihayet belediye yetkilileri ve İ.Melih Gökçek ile görüşmelerin gerçekleştiğini söyledi. Görüşmeler neticesinde ise sunulan çözüm önerilerinin bir aldatmacadan ibaret olduğunun,Büyükşehir Belediyesi tarafından  TOKİ’nin yoksul halkı sömürme  ve kandırma aracı olarak kullanıldığının altını çizerek, görüşmelerin sonuçsuz kaldığını söyledi.

Yalnız sözlerini “Dikmen Vadisi Halkı olarak, gelinen noktada, şu hususları birkez daha yetkililerin ve kamuoyunun takdirine sunmak isteriz; mevcut koşullar çerçevesinde TOKİ konutlarını kabul etmememiz; bizler için bir tercih değil,bir kaçınılmazlık, bir zorunluluktur. Sahip olduğumuz ekonomik-sosyal olanaklar, bize dayatılan mali yükü karşılamamıza olanak vermemektedir.Ne hayal kuruyoruz ne de pazarlık yapıyoruz. Herkes,aleyhimize yürütülen bu karalama ve iftira çabalarına kansa da; her birimizi işgalci, hatta yasadışı örgüt üyesi olarak bilse de; haklarımız ve yaşamımız için mücadele etmeye, evlerimizi yuvalarımızı savunmaya, taleplerimizi dillendirmeye ve çözüm arayışımızı sürdürmeye, devam edeceğiz.” diyerek sonlandırdı.

Dikmenli Kadınların talepleri şöyle;

1.Vadide, yaklaşık 500-600 hanede binden fazla insan barınmaktadır. Bizler, daha dün buraya gelmiş ve kaçak yapı yapmış değiliz. Bizler, 1980'li yıllardan bu yana, en yenimiz yaklaşık 15-20 yıldır bu yörede barınmakta ve yaşamaktayız. Bir çoğumuz burada doğup büyüdü, aile kurdu; daha önce ıssız bir bölge olan vadiyi insan yerleşimine açan da, yolunu suyunu yapan da, bu bölgeyi yeşillendiren de bizleriz. Bize şimdi "hak sahibi değilsiniz" veya "işgalcisiniz" denmesi, zamanında kimi ekonomik-sosyal olanaksızlıklar nedeniyle imar aflarından yararlanama olanağı bulamamamız, o vakitler gerekli başvuru işlemlerini yapamamamız veya bu işlemleri tamamlayamamış olmamızdır. 

2.Büyükşehir Belediyesi tarafından uzun yıllardır yaşadığımız bu bölgede uygulanmak istenen kentsel dönüşüm projesi kapsamında, bizlerin barınma hakkını gözeten hakkaniyetli ve gerçekçi bir çözüm önerisi bu güne kadar gündeme getirilmemiş, hatta bizlerle bir diyalog ve uzlaşma arayışına dahi girilmemiştir. Varlığımız ve taleplerimiz sürekli görmezden gelinmiş, bize dayatılan tek yanlı sözleşmeleri imzalayıp, derhal vadiyi terk etmemiz istenmiştir. O sözleşmelerle bize sunulan ise, evlerimizi hemen yıkıp tahliye etmemiz ve karşılığında Doğukent denen bir bölgede 16 bin TL karşılığı arsa satın almamızdır. O arsalara çadır kurup da mı barınacağız ? Yoksa toprağı eşeleyip oyuklarda mı yaşayacağız ?

3.Gelinen noktada ise (2011 yılı sonu) nihayet belediye yetkileri bizlerle bir diyalog ve uzlaşma arayışına girmiş, hatta belediye başkanı İ. Melih Gökçek ile de iki kez makamında bizzat görüşmeler gerçekleşmiştir. Bu görüşmeler neticesi bize, Mamak Kusunlar mevkiinde henüz inşaat halinde bulunan TOKİ konutlarından satılacağı söylenmiş, böylelikle ilk kez barınma hakkımızı kısmen de olsa gözeten bir çözüm önerisine muhatap olabilmiş idik. Bu durum, sorunun diyalog ve uzlaşma ile çözülmesini isteyen bizlerde haklı bir umut ve sevinç yaratmıştı.

4.Ancak bizlere önerilen TOKİ konutlarının, yalnızca 75 metrekare brüt alana sahip olduğunu; üstelik bu konutlar için talep edilen bedelin ise, vadeli ödemelere uygulanacak faiz, enflasyon artışı vb. ile birlikte hesaplandığında 100 bin TL yi bulduğu görülmüştür. Ne bu parayı ödeyecek gücümüz vardır, ne de bize sunulan konutların gerçek değeri/karşılığı budur. Büyükşehir Belediyesi tarafından TOKİ'nin, yoksul halkı sömürme ve kandırma aracı olarak kullanılması, ibret ve kaygı vericidir.

5.Bunun üzerine vadi halkı olarak, ekonomik-sosyal gerçekliğimizin dikkate alınması, söz konusu ödemelerin daha adil ve hakkaniyetli bir düzeye çekilmesi talebinde bulunduk. Bu amaçla; 06 Ocak 2012 Cuma günü, İ. Melih Gökçek ve ilgili belediye bürokratları ile yine görüştük. Ancak bu görüşmede Gökçek, haklı talep ve önerilerimizi kabul etmediği gibi; eşinin uzun süredir işsiz olduğunu, üstelik yeni doğmuş çocuklarının hastalığı nedeniyle kendisinin de çalışma olanağı bulunmadığını, bu nedenle TOKİ konutları için istenen mevcut bedeli (taksitleri) ödeyemeyeceklerini dile getiren bir kadın arkadaşımıza, "O zaman kocan limon satsın" şeklinde alaycı bir karşılık vermiştir. Bu nedenle görüşmede gerginlin yaşanmış ve Gökçek, görüşmenin yapıldığı salonu terk ederek, fiilen görüşmeyi sonlandırmıştır.

6.Hemen devamında da, basın-yayın organları ile kamuoyu tarafından da takip edildiği üzere, belediyeye bağlı yıkım ekipleri, çok sayıda polis eşliğinde vadiye yönelik yıkım saldırıları düzenlemeye başlamışlardır. Nitekim 10 Ocak 2012/Salı günü, 11 Ocak 2012/Çarşamba günü ve 13 Ocak 2012/Cuma günü, Dikmen Vadisi'ne yönelik üç yıkım saldırısı düzenlenmiştir. Öte yandan gerek belediye basın birimleri, gerekse bizzat belediye başkanı İ. Melih Gökçek tarafından kamuoyuna yönelik yanlı açıklamalarda bulunulmuş, her birimiz yasadışı örgüt üyeleri olarak tanıtılmış, ayrıca vadideki bütün evlerin bir kaç hafta içinde yıkılacağı tehditleri de dile getirilmiştir. Yıkım ve şiddet ile sorunun çözülemeyeceği, biz yöre sakinleri ile diyalog ve uzlaşma sürecinin devam etmesi yolundaki girişimlerimiz ise sonuçsuz kalmıştır.