“Her yer festival, her yer direniş” sloganıyla direnişi perdeye taşıyan 9. İşçi Filmleri Festivali, İstanbul, Ankara ve Diyarbakır’da açılışlarını gerçekleştirdi. Açılış gecelerine Haziran İsyanı’ndan 2014 1 Mayıs’ına taşınan halk direnişi ile yıl boyunca gerçekleşen işçi direnişleri damgasını vurdu. İstanbul açılışında direnişin her unsuru vardı, Ankara’da Kızılay’daki polis saldırılarının protestosu festival yürüyüşle birleşti, Diyarbakır’da aynı anda Rojava’ya ve Haziran İsyanı’na selam vardı.
İzmir’deki festival, bugün (3 Mayıs) 18.00’da Alsancak Sevinç Pastanesi önünden İzmir Mimarlık Merkezi’ne yapılacak festival yürüyüşüyle başlayacak ve açılış etkinliği 19.00’da başlayacak.
İstanbul
İstanbul’da İFF açılışı, festival gönüllülerinin, kentteki direnen işçilerin, direnişçilerin, Taksim Dayanışması’nın ve sinemaseverlerin buluşma gecesi oldu. 2 Mayıs günü 19.30′da Şişli Kent Sineması’nda başlayan açılışın sunuculuğunu oyuncu Şenay Gürler üstlendi.
Festivalde ilk sözü Özgür Balcı aldı. Balcı festivalin gönüllü emeğine dayalı olmasını vurgulayarak “Direnişin festivali, direnişteki gibi gönüllülük ve dayanışmadan geçiyor” dedi. Balcı, festivalin 3 ilkesinden vazgeçmediğinin de altını çizdi: Sponsorsuz, parasız ve biletsiz, yarışmasız. Balcı, Fadime Ayvalıtaş’ı da hatırlatarak salonu Haziran İsyanı’nda hayatını kaybedenler için saygı duruşuna çağırdı.
‘Güneş doğacak’
Balcı’nın sahneye davet ettiği Berkin’in babası Sami Elvan ve Mehmet’in babası Ali Ayvalıtaş birer konuşma yaptı. Sami Elvan, Haziran İsyanı’nda hayatını kaybeden tüm direnişçilerin anılarını yaşatacaklarını belirtirken Ali Ayvalıtaş iktidarın bir bataklığa saplandığını ve güneşin yakın zamanda doğacağını dile getirdi.
Direnişçi sağlık emekçileri
İstanbul 1 Mayıs’ının videosu gösterilirken direnişçilerin polise karşı direnme görüntüleri seyirciler tarafından sık sık alkışlandı. Gezi’de gönüllü sağlık hizmeti veren sağlık emekçileri de festivalde unutulmadı: Direnişte AKP’nin, Sağlık Bakanlığı’nın tüm baskılarına rağmen direnişçilere yardım eden sağlık emekçilerine özel hazırlanan video gösterildi. Videodan sonra İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez bir konuşma yaptı.
Taksim Dayanışması sahnede
Taksim Dayanışması’ndan Mücella Yapıcı ve Ali Çerkezoğlu, Gezi Direnişini tweet’lerle anlatan 140 vuruş isimli filmden sonra sahneye çıkarken Yapıcı “Sanırım bu yaşıma kadar böyle bir onuru haketmedim” sözleriyle konuşmasına başladı. Yapıcı, “Biz bir tarih yazdık” diye sözlerini devam ettirdi ve Haziran İsyanı’ndaki direnişin gücünü anlatarak 1 Mayıs’taki polis terörünü, gözaltına alınan 264 kişinin hala gözaltında tutulduğunu hatırlattı.
Söz direnen işçilerde
Yaklaşık 280 gündür direnişte olan Punto Deri İşçileri, direnişçi Greif işçileri, sendikalı oldukları için işten atılan ve direnen “liman işçileri”, patronajın gazeteyi kapatma kararı almasından sonra 14 Nisan’dan beri direnen Karşı emekçileri, taşerona direnen Cerrahpaşa sağlık emekçisi, özelleştirmeye direnen BEDAŞ işçisi sahneye çıkarak birer konuşma yaptı. İşçilerin konuşma yapmasından önce Ali Ayvalıtaş sahneye çıkarak işçilere karanfil verdi ve geri kalan karanfilleri sahneye fırlattı.
Uluslararası yönetmenler Gezi’yi selamladı
Sanatçıların festivale selam gönderdikleri bir video da gösterildikten sonra İngiliz İşçi Sınıfı’nın yönetmeni Deirdre O’Neill ve Mike Wayne, Elif’in Erkekleri filminin yönetmeni Markus Fiedler, Perspektifler filminin yönetmeni Aleksandrou Papathanasiou ve Megafonlu Adam filminin yönetmeni Michelangelo Severgnini sahneye çıkarak birer konuşma yaptı. Yönetmenler 1 Mayıs’a, Gezi Direnişi’ne, Türkiye işçi sınıfına selamlarını gönderdi.
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek
Anısına “İnat Hikayeleri” filminin de gösterildiği Tuncel Kurtiz anıldıktan sonra set içisi Nezir Yücel’e plaketi verildi ve sokağın müziklerini yapan Praksis grubu sahneye çıkarak direnişin ve isyanın şarkılarını seslendirdi. Praksis, 1 Mayıs marşını söylerken salon ayağa kalktı.
Festival açılışı Reyan Tuvi’nin Gezi Direnişi’ni, polis saldırılarını, forumları ve Gezi’de kurulan komün yaşamı karakterler üzerinden anlattığı Yeryüzü Aşkın Yüzüne Oluncaya Dek filmi gösterildikten sonra son buldu.
Ankara
9. İşçi Filmleri Festivali’nin Ankara açılışı, 1 Mayıs Kızılay Direnişi’nde yaşanan polis saldırılarının protesto edilmesi nedeniyle gecikmeli başladı. Daha önce saat 18.00’da Sakarya Meydanı’ndan başlayacağı duyurulan festival yürüyüşü, Ankara Dayanışması’nın polis saldırılarını protesto için gerçekleştirdiği basın açıklamasının ardından Güvenpark’tan Büyülü Fener Sineması’na doğru gerçekleşti.
9. festivalin simgeleri Karagöz, Şarlo, Kırmızılı Kadın ve V kortejin en önünde yer alırken, onlara baretli ve gaz maskeli direnişçiler ile akordeonlu bir başka festival gönüllüsü eşlik etti. Yürüyüşte festivale ve kültür-sanat hakkına ilişkin sloganların yanı sıra direniş sloganları da eksik olmadı.
Büyülü Fener Sineması’nda festivale katılanları Ankara Sine-i Sanat Atölyesi’nin emek, özgürlük ve barış temalı gösterimi karşıladı. Salona geçilmesinin ardından ilk olarak açılış konuşmaları yapıldı.
Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Samut Karabulut, 1 Mayıs’ın tarihsel önemi ve anlamına değinirken, Düzenleme Komitesi adına Mustafa Eberliköse de festivalin tüm Türkiye’deki işleyişine ilişkin bilgiler verdi. Gönüllüler adına Laleş Tunç, “Halkımız direnirken, direniş temasını işlemememiz düşünülemezdi” dedi ve tüm sinemaseverleri, kültür-sanat hakkına sahip çıkanları festivalde gönüllü olmaya davet etti. 2013 yılının son aylarında Tekel’den sonra Ankara’nın gördüğü en önemli direnişe imza atan Hacettepe işçileri de kürsüden söz alarak hakların direnerek ve dayanışarak alınabileceğini gördüklerini söyledi.
Grup Güne Umut’un direniş şarkılarını söylemesinin ardından Çapulcu Zamanlar filminin gösterimi yapıldı. Gösterimden sonra kısa bir söyleşiyle birlikte açılış etkinliği son buldu.
Diyarbakır
9. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’nin Diyarbakır’da dördüncüsü düzenleniyor. Diyarbakır Eğitim Sen Def Grubu eşliğinde Urfa Kapı’dan Sümerpark Ortak Yaşam Alanı Amfi Tiyatro’ya yapılan festival yürüyüşünün ardından Diyarbakır İFF’nin açılışı yapıldı.
Roboski’yi, çocukluğundan vurulan çocukları, direniş şehitlerini unutmayan festival, Rojava’yı, barış annelerini, Cumartesi annelerini, Haziran İsyanı’nı, Hevsel ve Dicle Üniversitesi direnişlerini ve 1 Mayıs direnişlerini selamlayarak perdesini açtı. 2 bin kişinin katılımıyla başlayan program sunumu ve konuşmalar sık sık direnişlere destek alkışlarıyla bölündü.
İşçi Filmleri Festivali Diyarbakır Atölyesi adına yapılan açılış konuşması “ Hûn bî xer hatîn, ehlen ve sehlen, festivalinize hoş geldiniz” diyerek başladı. Konuşmada şunlar dile getirildi:
Kapitalizm hegemonyasını kurduğu her yerde insana dair ne varsa piyasalaştırıyor; kişinin insan olarak değerini ekonomik değere indiriyor. Emekçiyi de satın alınabilir, yerine yenisi konabilir, feda edilebilir birer makineye dönüştürüyor. Tersanelerde, madenlerde, inşaatlarda, fabrikalarda gerçekleşen işçi cinayetlerini “iş kazası” adıyla sıradanlaştırmaya, iş yerinde ölümün emekçinin kaderinde olduğuna toplumu inandırmaya çalışıyor. Ekonomik olarak sömürülen, yaşam koşullarının en altına itilen işçiyi, kimliğiyle, yerine göre siyahiliği, Kürtlüğü, kadınlığı üzerinden de aşağılıyor. Bütün insanlığın ortak varlığı ve değeri olan doğayı kendi ticari çıkarları uğruna talan ediyor. İnsanın ve doğanın geleceğini kâr uğruna hiç saymakta tereddüt etmiyor. Evet, kapitalizmin tarihi insanlığa ve doğaya karşı işlenmiş suçların tarihidir. Kapitalizme direnmek ise meşru müdafaadır.
Lyon dokuma işçilerinin isyanından, gökyüzünü fethe çıkan Paris Komününe, Şafağın ilk ışığı Ekim Devriminden, Küba’ya, Vietnam’dan Filistin’e, kendi topraklarında yok sayılanların coğrafyası Afrika’dan, kendi topraklarında katledilenlerin coğrafyası Kürdistan’a… 68 kuşağından Haziran İsyanı’na… Direniş haktır, ezilenlere kendi gerçekliklerini göstermek de bu direnişin bir parçasıdır. Bu yıl Anadolu’da 9. Amed’de ise 4. defa perdelerini açan Uluslararası İşçi Filmleri Festivali bu direnişin bir parçası olabilmek umudunu taşıyor. Bu yıl ki sloganını da bu çerçevede belirliyor: Her yer festival, her yer direniş.”
Açılış konuşmasından sonra Taylan Yıldız ve ekibi sahneye çıktı. Taylan Yıldız’ın Kürtçe ezgilerini halkla birlikte coşkuyla söyledi. Ardından Diyarbakır Eğitim Sen Kadın Meclisi’nin hazırladığı 4. Uluslararası Diyarbakır İşçi Filmleri Festivali’nin açılış filmi olan “Ayna Gördü” gösterildi. Film “ensest”, “ötekileştirme”, “gözaltında tecavüz”, “çocuk gelinler” konusunda dört kadının yaşam öyküsünden oluşuyor.
Açılış filminin ardından sahneye Marsis çıktı. Marsis’in sahneye çıkışıyla alkışlar horonlara karıştı “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganları atıldı. Sahne performansıyla kitleyi coşturan Marsis, “Oy Recebum” şarkısıyla direnişin ruhunu sahneye yansıttı. Festivalin açılış gecesi horonlar eşliğinde sona erdi.