Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisleri on beşinci Eğitim Hakkı Raporu’nu yayımladı. 2015-2016 eğitim-öğretim döneminin temel gündemi olan çocuk istismarına ilişkin haber taramalarını ve velilerle yapılan anket sonuçlarını içeren raporda; velilerin istismar konusunda bilgi sahibi olmadığı ortaya koyulurken, Saray’ın Ensar Vakfı’nı korumasına karşı da ortak tavrın olduğu belirtiliyor
Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisleri 2012-2013 eğitim-öğretim döneminde başladığı Eğitim Hakkı Raporu’nun on beşincisini yayımladı. Rapor 2015- 2016 eğitim-öğretim yılının temel gündemi haline gelen çocuk istismarına ilişkin haber taramalarından ve velilerle yapılan anketlerin sonuçlarından oluşuyor.
Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisi raporla beraber Ensar vakfında yaşanan cinsel istismarın açığa çıkması ile birlikte eğitim alanında da gündemin en önemli parçalarından biri haline gelen ve iktidar tarafından üstü örtülen çocuk istismarını ve sorunun çözüm yollarını gündem yapmak, eğitim hakkı mücadelesinin bilgisine çevirmeyi hedefliyor.
‘Dindar ve itaatkar olmayı esas alan eğitim, çocuğu saldırıya açık hale getirir’
Saray-AKP iktidarının 14 yıldır uyguladığı gerici, cinsiyetçi politikalarla okulları cinsel şiddetin tahakküm mekanı haline getirmesine karşı mücadeleye katkı sunacak raporun sunuşunda şu ifadelere yer verildi:
“Özellikle son 14 yıldır eğitim politikası ‘din her şeydir’ esası üzerinde yeniden yapılandırıldı, yapılandırılmaya devam ediliyor. Okul öncesi eğitimden itibaren ‘değerler eğitimi’, ‘geleneklere bağlı eğitim’, ‘kalbin, ruhun eğitimi’ gibi dinselleştirilmiş, yani eğitim felsefesinin merkezine dini, cinsiyetçiliği, mezhepçiliği yerleştirmiş, “Saray tipi” diyebileceğimiz bir eğitim modeli kurumsallaştırılıyor.
Bilimsel olanı dışlayan, dogmatik, sorgulanamaz olanı, dolayısıyla dindar ve itaatkar olmayı esas alan bir eğitim sistemi çocuğu nesneleştirir; çocuk ‘Hayır’ diyemez, bedenine yönelik herhangi bir müdahaleyi problem olarak algılamakta zorlanır, çocuğu her türlü saldırıya açık hale getirir. Laik, bilimsel, eleştirel, özgürleştirici eğitim ise çocuğu özneleştirir, bedenine ve kendisine karşı her türlü saldırı karşısında güçlü kılar.
13 Mart 2016 tarihinden itibaren son 3 ayda eğitim ortamlarında çocuğa yönelik saptanabilen 29 istismar vakasında 18 yaşın altında 113 öğrenci cinsel istismara maruz kaldı. Ancak gerçekleşen 5 olayda istismara uğrayan öğrenci sayısı tam olarak bilinemediğinden bu sayının çok daha fazla olduğu ortaya çıkmaktadır.
Raporumuzun iktidarın 14 yıldır uyguladığı gerici, cinsiyetçi politikalarla okulları cinsel şiddetin tahakküm mekanı haline getirilmesine karşı mücadeleye katkı sunacağına inanıyoruz.”
Veliler istismar konusunda bilgilendirilmiyor
Velilerle yapılan anketler sonucunda, velilerin çocuk istismarı konusunda ve istismar durumunda neler yapılaması gerektiği konusunda bilgi sahibi olmadığının raporun sonucunda belirtilerek şunlar söylendi:
“Ailelere, çocuklara, kadınlara, öğretmenlere ve okuldaki yöneticilere eğitim verilmelidir. Bu eğitim el yordamıyla değil; yaygın kanallarla, ücretsiz, nitelikli olmalı ve yetkili uzman kişi ve kurumlar kanalıyla sağlanmalıdır. Çocuğa yönelik istismar konusunda kriz odaklı değil gelişimsel, önleyici ve çocuk odaklı bir yaklaşım benimsenmelidir. Okullarda çocukların gelişim dönemlerine uygun cinsel eğitim verilmeli, ders olarak konulmalıdır. Çocuğun kendini, bedenini, bedenine zarar verecek müdahaleleri anlayabilmesi için cinselliğin ayıp- günah sayıldığı fikrinin değiştirilmesi gerekmektedir. Çocuklara kendi bedenini koruması ve dışardan bedenine yönelik zarar verici müdahalelere karşı ‘hayır’ eğitimleri bir saatlik bir ders etkinliği olarak değil eğitim öğretim sürecinin içerisinde bütünlüklü olarak verilmelidir. Güvenlikli ulaşım, düzenli gözlem, daha duyarlı ve dikkatli olmak, okullarda önlem almak, sadece pedagojik formasyonu olan bireylerin öğretmen olması dikkat edilmesi gereken noktalardır.”
Veliler Ensargillere karşı!
Ensar Vakfı’nda yaşanan çocuk istismarı olayında velilerin %99’unun hükümetin yaklaşımını doğru bulmadığı da anket sonuçlarıyla ortaya konan raporda şunlar belirtildi:
“Toplumsal yaşamın en önemli öznelerinden olan çocuklarımızın yaşam haklarını gasp eden her türlü olayın karşısında durmalıyız. İstismarı destekleyen kurumlar kapatılmalı, daha caydırıcı cezalar verilmeli, caydırıcı ve yasal düzenlemeler yapılmalı, verili yasalar gözden geçirilmeli, duygusal istismarcılar dahil cezalandırılmalıdır. Çocuk istismarı, çocuğun sosyal, bilişsel, davranışsal gelişimini bireyin bütünlüğünü ortadan kaldırmaktadır. Bu sebeple başta MEB olmak üzere tüm yetkili kurumlar merkezine çocuğu, çocuğun topyekün yaşam hakkını garanti altına alma konusunda seferber olmak durumundadır. Anket sonuçları göstermiştir ki çocuk istismarı konusunda velilerimiz yeterli bilgiye sahip değil. Bu durum karşısında ne yapacağını, nerelere başvuracağını, kimlerle iletişim içerinde olacağını bilmemektedir.
Bu yüzden çocuk istismarına yönelik sistematik, düzenli, sürekli bir çalışmanın ele alınması zorunluluktur. Günü kurtarmaya yönelik geçici, istismarcıları koruyan-kollayan, istismarı örtbas etme yöntemlerinden derhal vazgeçilmelidir.”
Rapora ulaşmak için tıklayınız: https://issuu.com/isthalkevi/docs/raporhaziran2016