Herkes için eşit, parasız, nitelikli eğitim; bizlerin en doğal hakkı; devletin ise temel görevidir.
Ancak bu gün, IMF gibi sömürü kurumlarının dayatması ve sermayenin çıkarları doğrultusunda AKP hükümeti tarafından uygulanan kamusal yıkım programı ile, eğitim alanında da her geçen gün derinleşen bir tahribat yaşanmaktadır.
Eğitim paralı hale getirilmekte, eğitim hizmetlerine bütçeden son derece yetersiz bir pay ayrılırken, çeşitli bahanelerle öğrenci ve velilerden toplanan paralarla eğitim hizmetlerinin finansmanı yoksul emekçi halkımızın üzerine yıkılmak istenmektedir. Herkes için kamusal bir hizmet olan eğitim gün geçtikçe ticarileştirilmekte, özelleştirme uygulamaları eğitim kurumlarında da kendini göstermektedir. Bu gün ülkeyi yönetenler tarafından eğitimciler birer tüccar, öğrenci ve veliler ise birer müşteri olarak görülmektedir.
Ülkemizde milyonlarca çocuğumuz ve gencimiz, eğitim hakkından yoksun bırakılmaktadır. Devletin temel ödevi olduğu halde; gerçekte parası olana, parası olduğu kadar eğitim hizmeti sunulmaktadır. Bu gün ülkemiz nüfusunun %12,7 si okuma yazma bilmemekte; %21,5’i ise okuma yazma bilmekle beraber her hangi bir okul bitirememiş yani eğitim hakkını kullanamamış durumdadır. Okul öncesi eğitim kapsamında 4 milyondan fazla çocuğumuz olmasına rağmen, bunlardan yalnızca 435 bini eğitim hakkından yararlanabilmektedir. Bu gün 737.614 çocuğumuz ilköğretimden yararlanamamaktadır ve bunların %70’i ise kızdır; daha net bir ifade ile geride kalan öğretim yılında (2004-2005) toplam 737.614 çocuğumuz ilkokula başlayamamıştır. Bilimsel raporlara göre 2003-2004 öğretim yılında toplam 110.975 ilköğretim öğrencisi, temelde ekonomik nedenlerle okulunu terk etmek zorunda kalmış; ilkokuldan mezun olan 162.973 öğrenci ise aynı nedenle ortaöğretime başlayamamıştır.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, öte yandan AKP hükümeti tarafından eğitim alanında yoğun bir kadrolaşma harekatı da başlatılmış bulunmaktadır. Eğitim personelinin mesleki-sosyal hakları birer birer gasp edilirken; AKP hükümeti, eğitim kurumlarında kapsamlı bir siyasi kadrolaşma çabası içindedir. Bu gün eğitim kurumlarına en fazla alınan öğretmen kadrosu din öğretmenleridir. Gerçekte son derece özel bir birikim ve uzmanlık gerektiren rehber öğretmenliklere de din öğretmenleri atanmaktadır. Diğer yandan da, kapalı kapılar ardında yeni bir eğitim müfredatı hazırlanmakta; nedense bu hazırlık kamuoyundan, eğitimcilerden, ilgili kurum ve bilim çevrelerinden gizlenmektedir.
Bütün bu nedenlerle;
Bizler, bu ülkenin yoksulları, işsizleri, kadınları, öğrencileri, öğrenci velileri, öğretmenleri olarak;
*Kayıt parası, karne parası, tebeşir parası, temizlik parası vb. diye soyulmayacağımızı,
*Eğitim gibi kamusal alanlara aktarılması gereken ülke kaynaklarının, rantiyecilere peşkeş çekilmesine sessiz kalmayacağımızı,
*Çocuklarımızı gerici-yobaz kafaların tezgahına teslim etmeyeceğimizi,
*Geleceğimizi tüccarların eline bırakmayacağımızı haykırmak için,
*Herkes için eşit, parasız, nitelikli eğitim hakkı için;
11 Haziran 2005/Cumartesi günü Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı’nda AKP hükümetinin “karnesi”ni vereceğiz !
Biz Halkevciler, yoksullaştırılmaya, işsizleştirilmeye, güvencesiz çalıştırılmaya, başta eğitim ve sağlık hakkı olmak üzere en temel haklarımızın birer birer gasp edilmesine karşı, bu ülkenin tüm onurlu insanlarını birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz !
Yolumuz açık olsun …