Eğitim Sen KEY ödemelerinde boşanmış kadınların pay alamamalarına yönelik düzenlemenin iptali istemiyle Danıştay’da dava açtı.
Eğitim Sen Kadın Sekreteri Gülçin İsbert’in dava öncesi yaptığı şöyle denildi:
“Bilindiği üzere 1987-1995 döneminde evliyken sonrasında boşanan kadınların KEY kesintileri açıkça gasp edilmektedir. Boşanan emekçi kadınların durumu da bundan farklı değildir. Kaldı ki KEY ödemeleri, kamuoyuna da yansıdığı şekliyle tam bir trajediye dönüşmüş ve birçok aksaklık yaşanmasına karşın, AKP’nin basiretsizliği nedeniyle on binlerce kişinin yaşadığı mağduriyetin giderilmesi noktasında henüz bir adım atılmamıştır. Yüz binlerce kişinin ismi dosyada görülmediği gibi, yüz binlerce emekçinin KEY kesintileriyle ilgili evrakları kayıptır. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, bu evrakların yokluğu nedeniyle KEY ödemeleri hesaplanmayan binlerce kişiye, belgelerin SEKA’ya gönderildiği söylenmektedir. Her nasılsa, orman arazilerini rant alanı haline getirecek düzenlemeler konusuna gelince çevre duyarlılığı taşımayanların, emekçinin hakları söz konusu olduğunda gösterdikleri kağıt tasarrufu duyarlılığı şaşırtıcıdır. Daha da vahimi, hakkını arayıp şikayet edenlere "İşverene git evrakını oradan alıp getir" denilmektedir. Oysa ki aradan 10 yıldan fazla zaman geçmiştir ve işveren 10 yıldan sonra bu evrakları saklamak zorunda değildir. Bu açıklamalar yapılırken, bütün bunlar bilinmemekte midir yoksa emekçilerle alay mı edilmektedir?
Yaşanan haksızlıklardan bir tanesi de, önemli sayıda kadın emekçiyi etkileyen bir düzenlemeyle ilişkilidir. Bilindiği üzere boşanmış kadın emekçiler konut edindirme yardımı ödemelerinden yararlanamamıştır. Bu işlemin dayanağı mülga 3320 Sayılı Memurlar Ve İşçiler İle Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanunun 1.maddesinde yer alan “aile reisi” ve yürürlükten kalkan 743 Sayılı Medeni kanunda yer alan “ailenin reisi kocadır” anlayışlarıdır. Aile reisi anlayışı aileyi mutlaka bir reise ihtiyacı olan, hiyerarşik ve otoriter yapı olarak gören çağdışı bir anlayıştır. Kocayı ailenin reisi olarak nitelendirmek ise kadını ikinci sınıf insan olarak değerlendirmektir. Her iki anlayış da ataerkil bir zihniyetin ürünüdür. Bu anlayışların etkisiyle hazırlanan düzenlemeler 1987-1995 yılları arasında boşandıkları kocaları gibi çalıştıkları halde, boşanmış kadın emekçilerin evlilik boyunca elde edilen konut edindirme yardımından yoksun kalmalarına yol açmıştır. İşte bu nedenlerle, Eğitim Sen olarak boşanmış kadın emekçilerin hak mücadelelerini yargıya taşıyoruz ve ilgili maddenin iptali istemiyle Danıştay’a dava açıyoruz.
Eğitim Sen olarak, boşanmış kadın bir üyemizin konut edindirme yardımı ödemelerinden yararlandırılmamasına ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olan 17 Ocak 1987 günlü, 19344 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Memurlar ve İşçiler İle Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkındaki 3320 Sayılı Kanun’un Uygulama Yönetmeliğinin “Eşlere Yapılacak Yardım” başlıklı 5.maddesinde geçen “aile reisine” ibaresinin iptali ve öncelikle yürütmenin durdurulması ile 30.5.2007 günlü, 26437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5664 Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunun 1.maddesinin dayandığı mülga 3320 Sayılı Memurlar Ve İşçiler İle Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanunun 1.maddesinde yer alan “aile reisine” ibaresinin Anayasa’nın 2., 6., 7., 10., 50/2., 55/2 maddelerine aykırılığına ilişkin iddiamız doğrultusunda, Anayasa Mahkemesi’ne yürürlüğün durdurulması istemli iptal başvurusunda bulunulmasına karar verilmesi istemiyle Danıştay’a dava açmaktayız. Danıştay’ın boşanmış kadın emekçiler aleyhine sonuçlar veren ayrımcı düzenlemeye dur diyeceğine inanıyoruz. Eğitim Sen olarak, kadın eğitim emekçilerinin hak kaybı yaşamasına izin vermeyeceğiz ve mücadelemizi sürdüreceğiz.”