Bu topraklarda eşitlik, özgürlük, demokrasi mücadelesinin en köklü örgütlerinden Halkevleri 84 yaşında. Halkevlerinin tarihi; tebaa olmaya karşı halk olma, yurttaş olma mücadelesiyle başlar. Halkın kültürünü yaşatmak için bazen bir halk oyunu, bazen bir türküdür Halkevleri. Tiyatrodur, müziktir, kütüphanedir. Memleketimizin en ücra köşesinde, bir köyde açılmış Halkodasıdır. Egemenler tarafından ülke toprakları emperyalizme açıldığında, toplum gericilikle tekrar kuşatılmaya çalışıldığında, emperyalizme ve gericiliğe karşı mücadeledir Halkevleri. Bu yüzden iktidar tarafından düşman ilan edilen, kapatılan, halk düşmanlarının baş düşmanlarındandır. 60’lı yıllarda her geçen gün halklaşan, yükselen işçi sınıfı mücadelesinin içerisinde güçlenen, yaygınlaşan, 70’li yıllarda devrimci mücadelenin en önemli demokratik kitle örgütlerindendir. Ve faşizme karşı mücadelenin bedelini kapatılarak, üyeleri gözaltına alınarak, katledilerek, malvarlıklarına el konularak ödeyen, gövdesi kesilen ama kökleri asla kurutulamayan, 1987’de tekrar genç bir fidan olarak yeniden yeşeren bir çınardır Halkevleri.
90’lı yıllarda Halkın muhalefet evleridir. Bir yandan emperyalizme, gericiliğe, ülkedeki faşizme, Kürt halkına ve devrimcilere dönük katliamlara, sindirme politikalarına karşı mücadele ederken, diğer yandan dönemin mücadele çizgisinin arayışıdır. Mücadelenin yoksul halkın, işçi sınıfının bağrından yükseleceğine olan inançla neoliberalizme karşı hak mücadelelerinin işaret fişeğidir, Parasız Eğitim, Parasız Sağlık sloganıdır Halkevleri. 2000’li yıllarda emperyalizm işbirlikçisi, gerici neoliberal dönüşüm için iktidara getirilen AKP’nin karşısında dimdik durmaktır. ABD’nin başını çektiği emperyalistlerin Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek için başlattıkları savaşlara, AKP işbirlikçiliğine karşı militan bir mücadele örgütüdür Halkevleri. Yaşasın halkın hakları mücadelemiz diyerek eğitimden sağlığa, ulaşımdan barınmaya kadar her hak başlığını mücadele konusu haline getirmektir.
Halklar arasında körüklenmek istenen düşmanlığa, şovenizme karşı yeniden kardeşleşme mücadelesidir.
AKP gericiliğine, kadın düşmanlığına, şiddete, erkek egemenliğine karşı kadın mücadelesini yükseltmektir.
Halkevleri 2000’li yıllar boyunca AKP’nin zaman zaman demokrat maskesi takarak halkları kandırmaya çalışmasına, siyasal İslam’a prim verilmesine, yetmez ama evet gibi rezilliklere karşı doğru tutum, şaşmaz bir mücadeledir.
Köklerini uzun yıllardır sürdürülen mücadelelerden alan, 4+4+4’e, gerici, kadın düşmanı politikalara, kentlerin, doğanın yağmalanmasına, halkın aşağılanmasına karşı duyulan öfkenin patladığı Haziran İsyanında bir barikattır Halkevleri. Milyonların içindedir, omuz omuzadır. Gezi parkında çadırdır, Taksim Meydanı’nda direniştir. Kızılay’dadır, Tuzluçayır’dadır, Karadeniz’dedir, Antakya’dadır, Antalya’nın yasaklı meydanını zaptedenlerindir. İzmir’dedir, Çanakkale’dedir, Edirne’dedir, İzmit’tedir, Bursa’dadır, Eskişehir’dedir. Yani direniş neredeyse oradadır Halkevciler. Ahmet Atakan’dır. Ali İsmail’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Ethem’in, Mehmet’in, Berkin’in, Abdullah’ın kardeşleridir Halkevciler.
Halkın meydanları zapt etmesiyle sarsılan iktidarın ortalığa saçılan hırsızlıklarına, yolsuzluklarına karşı öfkeyle dikilmektir.
Halkevleri hırsızların, yağmacıların, talancıların, gericilerin, kadın düşmanlarının, emeğimizi çalanların üstüne üstüne yürüyenlerin örgütüdür.
Bazen bir işçi direnişiyle dayanışmadır, bazen işçiler katliamlarda ölmesin, insanca yaşayabilelim diye uzun bir yürüyüştür. Başımıza gelen her türlü felakette dayanışmadır. Ama aynı zamanda felaketlerin sorumlularından hesap sorma mücadelesidir.
10 yıldır yapılan ve binlerce çocuğun eğitim gördüğü yaz okuludur. Şimdi ise binlerce çocuğa ulaşacak bir çocuk dergisidir.
Binlerce izleyiciyle buluşan, kolektif emekle gerçekleştirilen, sponsorsuz, yarışmasız İşçi Filmleri Festivali’dir.
Haziran isyanıyla sokakta, 7 Haziran seçimlerinde sandıkta da yenilen iktidarın savaşla, faşizmle, diktatörlükle ülkeyi yönetmesine karşı mücadele edenlerin, direnenlerin örgütüdür Halkevleri.
Diktatörlük sevdalılarına, Halk düşmanlarına karşı mücadele eden herkesle omuz omuza veren, devrimci dayanışmaya olan inançla dostlarıyla birlikte “Saray Yenilecek Halk Kazanacak” diyenlerin örgütüdür.
Halkevleri bugün bütün karanlığıyla ülkeyi yöneten, Ortadoğu ve ülkemiz halklarına savaştan, katliamlardan ve yoksulluktan başka hiçbir şey vaat etmeyen Saray-AKP iktidarına karşı eşitlikten, özgürlükten, barıştan, kardeşlikten yana olanlara ayağa kalkma çağrısı yapıyor.
Ülkenin kronikleşmiş hiçbir sorununa en küçük çözüm önerisi dahi geliştiremeyen iktidar Kürtlerle savaşarak, sola savaş açarak, gazetecileri tutuklayarak, her türlü muhalafeti susturarak ayakta kalmaya çalışıyor. Kendine oy verenlere dönük politikası ise Kürt düşmanlığını, alevi düşmanlığını, sol düşmanlığını körüklemek oluyor. Mafya bozuntularına muhtaç bir çürümüş saray rejimiyle karşı karşıyayız.
Onların korkuları büyük. Türkiye halklarının Saraya karşı sesini birleştirmesinden çok korkuyorlar. Gençliğin, aydınların, kadınların, Kürtlerin, Alevilerin, laiklerin, Türküyle Kürdüyle Alevisiyle Sünnisiyle emekçi halk olarak ayağa kalkma ihtimalimiz uykularını kaçırıyor.
Öyleyse bugün teslim olma değil, AKP’nin dayattığı yağmacı, gerici, halk düşmanı diktatörlük karşısında ayağa kalkmanın tam zamanıdır!
Faşizme karşı demokrasi, gericiliğe karşı özgürlük, savaşa karşı barış, sömürüye karşı halkın hakları için AYAĞA KALK!
Ülkemizin; Hitleri örnek gösteren, kendisine yönelik her türlü eleştiriyi “hainlik, alçaklık” diye niteleyen bir “tek adam” tarafından yönetilmesine karşı, yasama, yürütme, yargının keyfi olarak bir kişiye bağlanmasına, ondan talimat almasına, devlet kurumlarının işi gücü bırakıp kim Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi diye insan avlamasına karşı, kolluk kuvvetlerinin halk muhalefetini bastırmak için seferber edilmesine, toplantı, gösteri, mitinglerin iktidarın keyfine göre engellenmesine, yasaklanmasına karşı ayağa kalk.
Basının susturulmasına, gazetecilerin tutuklanmasına yandaş-havuz medyasının yalan haberlerine, kirli propagandasına karşı, Üniversiteliler ve akademisyenler üzerindeki baskıya, bilimin, özgür düşüncenin baskı altına alınmaya çalışılmasına karşı ayağaya kalk, halkın kendi haklarını koruyacakları ve taleplerini dile getirecekleri örgütlenmelerin yok sayılmasına; sendikalar, demokratik kitle örgütleri, muhalefet partilerinin baskı altına alınmasına karşı ayağa kalk.
Suriye’de milyonlarca insanın hayatına mal olan savaşın kışkırtılmasına, cihatçı çetelerin desteklenmesine, mezhepçiliğe karşı ayağa kalk.
Hamile kadınların, annelerin, dedelerin, gençlerin katledilmesine, çocuklar öldürülmesin diyenin terörist, hain ilan edilmesine karşı, Kentlerin kuşatılmasına, insanların aç susuz bırakılmasına, okulların, hastanelerin işgal edilmesine karşı, Seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanmasına, milletvekillerinin tehdit edilmnesine karşı ayağa kalk.
İktidarın bu ülkenin gerçek sahiplerini, bizleri, halkları, Türkleri, Kürtleri, Alevileri, Sünnileri birbirine düşürmeye çalışmasına, düşmanlaştırmak istemesine karşı ayağaya kalk.
Yalnızca Kürt’ü bastırmayı değil, Türk’ü de teslim almayı hedefleyen, her gün insanların öldürüldüğü, kentlerin abluka altına alındığı, tankların sokaklarda dolaştığı, top atışlarıyla evlerin yıkıldığı bu savaş Sarayın savaşıdır. Sarayın savaşına karşı ayağa kalk.
Çağrımız; Saray’ın savaşına karşı barış, kardeşlik ve Kürt sorunun barışçıl, toplumsal-demokratik çözümü için ayağa kalkma çağrısıdır.
Çağrımız; emperyalist müdahalelere, gerici saldırganlığa karşı Ortadoğu halklarının bağımsızlığı, eşitliği, özgürlüğü için ayağa kalkma çağrısıdır.
Hırsızlığın, yolsuzlukların, her türlü pisliğin dini kullanarak örtülmesine karşı, Dini kuralların hayatın her alanına hakim kılınmaya çalışılmasına, dinciliği Suudi Arabistan seviyesine ulaştırma çabalarına karşı, Toplumun uyuşturulmasına, örgütlenmek yerine cemaatleştirilmesine karşı ayağa kalk.
Alevilere dönük ayrımcı politikalara, düşmanlığa, Alevilerin can güvenliği endişesi ve tehlikesiyle yaşamasına karşı ayağa kalk.
Dış siyasetten çalışma rejimine, eğitimden hukuka, aileye kadar her konuda Sarayın fetvacısı haline gelen, 11 bakanlığın bütçesinden fazla bir bütçeyle desteklenen, kirli çıkar ağının bir parçası ve muhafızı olarak çalışan Diyanet’e karşı ayağa kalk.
4+4+4 gerici eğitim modeline, imamhatipleştirmeye, eğitimin içeriğinin gericileştirilmesine karşı, “Her üniversiteye cami” projesi gibi, üniversitelilere yönelik gerici-cihatçı çeteler eliyle yaygınlaştırılan saldırılara, üniversitelerde bilimsel etkinliklerin engellenmesine, AKP kadrolaşmasına, üniversitenin/bilimin özgürlüğüne savaş açılmasına karşı ayağa kalk.
Cihatçı-dinci yapılanmalara devlet olanaklarının sonuna kadar açılmasına, bu yapılanmaların AKP’nin paramiliter gücü haline getirilmesine karşı ayağa kalk.
Erkek egemenliğine yaslanan AKP’nin kadın düşmanı politikalarına, kadına yönelik şiddete, erkek egemenliğine, kadının toplumsal yaşamdan dışlanmasına karşı ayağa kalk.
Çağrımız; gericiliğe karşı özgürlük ve laiklik için ayağa kalkma çağrısıdır!
Ülkemizin kapitalistler için ucuz emek ve güvencesiz çalışma cennetine, taşeron cumhuriyetine dönüştürülmesine karşı ayağa kalk, Yıllardır mahkeme kararlarını hiçe sayarak kamudaki taşeron işçilerin kadro hakkını gaspeden; üstüne üstlük sanki bir lütufta bulunuyormuş gibi her seçim öncesi “kadro müjdesi” açıklamaları yapıp, kamudaki taşeron işçilere yönelik düzenlemeyi bir kez daha erteleyen AKP’ye karşı ayağa kalk.
Sermayenin beklentileri doğrultusunda kıdem tazminatının “fona devir” adı altında ortadan kaldırmak istenmesine böylece patronlar açısından işten çıkarmaların kolaylaştırıp işçilerin en büyük iş güvencesi dayanağının ortadan kaldırılmaya çalışılmasına karşı ayağa kalk.
Eğitim, sağlık, barınma, ulaşım, enerji başta olmak üzere temel yaşamsal haklarımızın elimizden alınıp bütünüyle birer piyasa malı haline getirilmesine karşı ayağa kalk.
Kentsel dönüşüm, afet yasası, kentsel rantlar ve plan değişiklikleri gibi bahanelerle, mevcut hukuku dahi tanımayan bir şiddet eşliğinde uygulamaya konulan politikalara, halkın barınma hakkı yok sayılmasına karşı ayağa kalk.
Termik santrallere, taş ocaklarına, 3. Köprü, 3. Havalimanı, Kanal İstanbul gibi “mega projelere, HES’lere, sermaye projeleri ile tarım alanlarının, su havzaların, parkların, ormanların, tüm canlı varlıklarla birlikte doğanın yok edilmesine karşı ayağa kalk.
Elektrikten, suya, ulaşımdan birçok vergiye kadar yapılan zamlarla AKP’nin neoliberal politikalarının yükünü bizim omuzlarımıza yıkmasına karşı ayağa kalk.
Çağrımız; doğal, kentsel, insani yıkımı durdurmak için; insanca, güvenli, güvenceli ve sağlıklı yaşama hakkımız için; emeğimiz, kendi hayatlarımız, yaşadığımız kentler üzerinde söz ve karar hakkımız için; doğanın ve tüm canlıların hakları için ayağa kalkma çağrısıdır!
Çağrımız emperyalizme, gericiliğe, faşizme karşı, savaş ve katliam iktidarına karşı eşitliğin, özgürlüğün, barışın ve kardeşliğin ülkesini ve coğrafyasını kurma çağrısıdır.