Halk Kürsüsü Eskişehir’de 4. kez kurularak Eskişehir Halkı’nın sorunları dile getirildi. Adalar Mevkii'nde 18 Ocak günü saat: 15:00’da kurulan kürsüde bu hafta, ekonomik kriz, işten çıkarmalar, İsrail’in Filistin saldırısı ve AKP’nin tutumu protesto edildi.
Kürsüde ilk sözü İlhan Karataş aldı. 48 yaşında bir devlet memuru olduğunu söyleyen Karataş,çocuğunun harç parasını ödeyemediğini söyledi.Ergenekon,savaş derken 2B yasasının çıkarıldığına değinen Karataş milletvekillerinin halkı temsil etmediğini kaydetti.Savaşın bir insanlık suçu olduğunu,insanlık onurumuzu korumak için artık sokaklara çıkma zamanının geldiğini,Ankara’da oturan milletvekillerinin utanması gerektiğini,başbakanın sadece konuştuğunu ancak buna karşın Chavez’in İsrail Büyükelçisi’ni kovduğunu belirten Karataş krizin faturasının halka ödettirilmeye çalışıldığını ve buna karşı örgütlü şekilde tepki vermek gerektiğini kaydetti.”Sermayenin uşakları halk için birşey yapamaz,ben burada insan olduğum için konuşuyorum.Buradan işçi arkadaşlara,öğrenci arkadaşlara sesleniyorum.Haklarımız için mücadele etmezsek haklarımız bir bir elimizden alınacak.Herkesi bu kürsüden konuşmaya çağırıyorum” dedi.
Daha sonra Eğitim-Sen Eskişehir Şube Başkanı Süleyman Solak söz alarak AKP’nin reform adı altında uyguladığı politikalarla halkı yoksullaştırdığını, krizi sermayenin çıkardığını ancak emekçilerin mağdur olduğunu belirtti. Yarım milyon emekçinin işinden atıldığını, bir o kadar da kayıtsız işçinin işsiz kaldığını belirten Solak, bu durumun eğitim sistemine direkt olarak yansıdığını kaydetti. Tüm sendikaları,demokratik kitle örgütlerini,siyasi partileri AKP yıkımına karşı mücadeleye çağıran Solak,kürsünün artık mahallelere,sanayi bölgelerine taşınması gerektiğine değinerek kurulan kürsüden ötürü Halkevleri’ne teşekkür etti.
Solak’ın ardından Eskişehir Şeker Fabrikası’ndan çıkarılan işçiler adına bir işçi kürsüye çıktı. İşsizliğin çığ gibi büyüdüğünü bununla beraber Şeker Fabrikalarında 25 yıldır çalışanların sadece 8 yıldır çalışır gözüktüğünü, bu yolla emeklilik haklarının ellerinden alındığını söyleyerek büyük haksızlığa uğradıklarını ve bu haksızlığın derhal giderilmesi gerektiğini kaydetti.
Ardından Açıköğretim Fakültesi ÇEKO öğrencisi olduğunu söyleyen Çağlar Demir söz alarak AÖF öğrencilerinin yaşadığı sorunları dile getirdi.Her yıl 500 TL’den fazla harç ödediklerini ancak örgün öğrencilerin faydalandığı barınma,sağlık gibi imkanlardan faydalanamadığını belirten Demir AÖF öğrencilerinin sorunlarına çözüm bulunmasını istedi.
Çağlar Demir’den sonra Korhan adlı bir Açıköğretim Fakültesi öğrencisi kürsüye çıkarak krizin öğrencileri teğet geçmediğini, bu hükümete ve onun politikalarına karşı birlikte hareket etmek ve halkın haklarını savunmak gerektiğini belirtti.
Daha sonra DİSK Emekli Sen’den Suat Başaraner söz alarak AKP ve sermayenin krizine karşı mücadeleyi yükseltme çağrısı yaptı.
Ardından Handan Ustabaş, krizin kadınları derinden etkilediğini, evde tencerelerin boş kaldığını,doğalgaz zamlarından sonra doğalgazı yakamadıklarını,kadınların çocuklarının cebine harçlık koyamadıklarını belirten Ustabaş bundan sonra kadınların sokakta mücadele edeceklerini kaydetti.
Daha sonra DİSK Bölge Temsilcisi ve Birleşik Metal-İş Şube Başkanı Bayram Kavak söz alarak ülkenin durumunun içler acısı olduğunu ancak bunda sendikaların da payı olduğunu söyledi. Türkiye’de 6 adet konfederasyon bulunduğunu ancak bu konfederasyonların kriz ve AKP karşısında mücadeleyi yükseltemediğini söyledi. Bayram Kavak, bundan sonra işten çıkarmalara,yoksulluğa,açlığa karşı mücadeleyi daha da yükselteceklerini söyleyerek konuşmasına son verdi.
Ardından Kristal-İş Eskişehir Şube Başkanı İsmail AYER kürsüye çıktı ve 15 gün önce işten çıkarmalara ve krizin faturasının emekçilere ödettirilmesine karşı açlık grevi yaptıklarını ancak hiçbir gelişmenin yaşanmadığını kaydetti. Bizleri açlığa,soğuğa mahkum edenlerden hesap sorma vakti gelmedi mi? diyerek konuşmasına devam eden AYER, açlığa,yoksulluğa karşı mücadele çağrısı yaptı.
İsmail Ayer’den sonra Halkevleri Örgütlenme Sekreteri Samut Karabulut söz aldı. Başbakanın Filistin’deki savaşa seyirci kalarak sadece konuştuğunu, işçiler işten atılırken “yapmayın,yazıktır” dediğini,bankaların kredi borçlarını öderken halkın kredi kartı borçlarını silmeye yanaşmadığını belirtti. Başbakan’ın İsrail’e söylemiş olduğu sözlerin inandırıcı olmadığını belirten Karabulut, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nde temsiliyeti olduğunu, kuru sözler yerine İsrail’i o kapıdan sokmaması gerektiğini kaydetti. Türkiye’nin İsrail’le yaptığı anlaşmaların Filistin’in üzerine düşen bombalar olarak geri döndüğüne değinen Karabulut her yeri Hak Meydanı,her yerin Halk Kürsüsü oluncaya dek mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.
Ardından geçtiğimiz günlerde İsrail’in Filistin katliamını protesto etmek için Eskişehir’den İstanbul’a “Emperyalizme Karşı Onur Yürüyüşü” düzenleyen Rıza Demiralay kürsüye çıktı. İsrail’in Filistin’e karşı başlatmış olduğu katliama seyirci kalamadığını ve bu yüzden de Eskişehir’den İstanbul’a kadar yürüyerek tepkisini dile getirdiğini belirten Demiralay, yürüyüşüne destek veren tüm kişi ve kurumlara teşekkür etti.
Daha sonra Anadolu Üniversitesi öğrencisi olduğunu söyleyen Derya Altındağ söz alarak krizin öğrencileri teğet geçmediğini,krizden dolayı babasının ve ablasının işsiz kaldığını,abisinin ise 2 yıl önce Eğitim Fakültesi’nden mezun olduğunu ancak hala atanamadığını söyledi. Ailesinin kendisine para göndermekte zorlandığını, devletin verdiği 180 TL kredi ile geçinmek zorunda kaldığını dile getiren Altındağ, mezun olduktan sonra bu parayı nasıl geri ödeyeceğini şimdiden düşünmeye başladığını belirtti.
Derya Altındağ’dan sonra Gültepe mahallesinden Barış kürsüye çıkarak doğalgaza gelen zamlarla birlikte doğalgazı yakamadıklarını,bütün gece soğukta oturduklarını, şehir merkezinde yaşanmayan birçok zorluğun kendi mahallesinde varolduğunu belirtti. Gözyaşlarını tutamayan Barış böyle yaşamaktan bıktığını dile getirdi.
Ardından Osmangazi Üniversitesi öğrencisi Aslı Öğüt kürsüye çıkarak Abdullah Gül’ün atadığı ilk rektör Fazıl Tekin’le birlikte üniversitesinin yaşadığı dönüşümü anlattı. Fazıl Tekin rektör olduktan sonra kampus içi ulaşımın, transkript, diploma ve öğrenci belgesinin paralı hale geldiğini, kampusta gazete okumanın bile yasak olduğunu söyledi. Üniversitesini AKP’ye ve onun piyasacı uygulamalarına terk etmeyenlerin 1 dönem uzaklaştırma cezası aldığını belirten Öğüt, Osmangazi Üniversitesi’nde, AKP’nin özgürlük anlayışının bir kez daha gözler önüne serildiğini kaydetti.
Son olarak Osmangazi Üniversitesi mühendislik öğrencisi Alper Artaç söz alarak günümüzde mühendislerin toplum için değil, piyasa için bilim ürettiğini ve bunun üniversitede verilen eğitimden kaynaklandığını kaydetti. Artaç, mühendislerin bilgilerini halk için kullanmaları gerektiğini belirterek konuşmasına son verdi