Halkın Hakları Forumu’na yaklaşırken, “güvenceli çalışma hakkı atölyesi” Bursa’da ön toplantısını gerçekleştirdi. Bursa Halkevi’nde düzenlenen toplantıya, enerji işçileri, taşeron sağlık işçileri, güvencesiz öğretmenler ve büro emekçileriyle birlikte birçok işkolunda çalışma hakkı savunucusu katıldı.
14 Ocak’da Bursa Halkevi’nde gerçekleştirilen ön toplantıya Birleşik Metal-İş Bölge Temsilcisi Ayhan Ekinci ve SES Bursa Şube Başkanı Candan Coşkun’un da aralarında bulunduğu birçok sendika ve meslek odası yöneticisi ve üyeleri katıldı.
Toplantıyı başlatan Dev-Sağlık İş Güney Marmara Bölge Temsilcisi Derya Öztürk, güvencesizliğin çalışma yaşamının ana ekseni geldiği bu dönemde, güvencesizliğe karşı mücadelenin hayati konuma geldiğinin geçtiğimiz yıl tekel direnişinde görüldüğünü ifade etti ve sözü SES Başkanı Candan Coşkun’a verdi.
Söze mülkiyet kavramının tarihinden başlaşan Coşkun, sanayi devriminden sonra üretim miktarının ve işçi kitlelerinin hızla arttığını söyledi. Afrika’nın hunharca sömürülmeye başlandığı bu dönemde İngiltere’de tüm dünyayı giydirecek kadar giysinin üretildiğine dikkat çeken Candan Coşkun, 18 saate varan çalışma saatlerine karşı işçilerin ilk tepkilerinin makineleri kırmak olduğunu hatırlattı. Sosyal haklar için mücadelede sendikal örgütlenme yolunun daha sonraları bilinçlere oturduğunu söyleyen Coşkun, sosyalizmi karşılarında bir tehdit olarak görerek, sistemlerini koruyabilmek için bir takım ödünler vererek güvence kavramını ortaya çıkardıklarını da ifade etti. Uzun mücadeleler sonunda çalışma saatlerinin 8 saate kadar düşürülebildiğine geldiği sırada bir taşeron işçinin “9,5 saat çalışıyorum” demesi üzerine, AKP iktidarının çalışma koşullarını 160 yıl geriye götürdüğünü ekledi.
SES Başkanı, güvencenin, 1. Dünya Savaşı sonraları işçi hareketlerinin önünü kesmek için sosyal devlet olarak ortaya çıkarılmasının ardından 80’li yıllarla birlikte sosyalizm tehdidinin yavaş yavaş erimeye başlamasıyla ortadan kalktığına da değindi.
Güvencesizleştirmenin çalışma hayatının her alanında uygulanmaya çalışıldığını söyleyen Coşkun, “sağlık işçileri olarak bu nedenle, hepimiz bir gün Dev sağlık iş önlükleri giyerek güvencesizliğe ve taşeronlaştırmaya karşı mücadele edeceğiz” dedi.
80 sonrasında sendikalıların ve sendikacıların yalnızlaştırıldığını söyleyerek sözü alan Birleşik Metal-İş Bölge Temsilcisi Ayhan Ekinci, öğretmenlerin, mühendislerin, öğrencilerin işçilerin yalnızlaştırıldığını, bu atölyenin de yalnızlaştırılan ve sınıftan uzaklaştırılan işçilerin mücadelesini yükselteceğini söyledi.
İşçilerin işçi olduğunun unutturulduğuna dikkat çeken Ekinci, öğretmenlerin, mühendislerin, temizlikçilerin “işçiyiz” demediklerini, sınıf bilincinin böylelikle yok olduğuna değindi.
Mess ile toplu sözleşme sürecinden de bahseden Ekinci, fabrikada çalışma koşullarının, sigara içerse, telefonla konuşursa “birincide uyarır ikincide atarım” boyutuna getirildiğini söyledi. Ayhan Ekinci, buradan greve gidilebileceğinden bahsederken söze giren Coşkun, bir sendikacı olarak greve giderken Birleşik Metal’i düşündüren şeyin grev fonu olduğunu düşündüğünü ifade etti. Ardından grevdeki işçilerin giderlerinin sendikalar tarafından karşılanmasının zor olduğunu ve çalışma hakkı atölyesinin de bu sorunun çözümü konusunda önemli bir adım olduğunu dile getirdi.
Sendikal mücadelenin güvencesizleştirme ve taşeronlaştırmayla birlikte tamamen ortadan kaldırılmaya çalışıldığını ifade eden Ekinci, “ bizim için nerede bitti dendiyse orada yeşerdik. Biz diz çökerek yaşamaktansa, direnerek ölmeyi tercih eden bir sendikayız” diyerek bugünün sendikal mücadelesinin durumuna da ışık tuttu.
Toplumsal hareket sendikacılığının öneminin arttığını söyleyen SES Başkanı Coşkun, “öğretmen öğrencisine, velisine, doktor hastasına, mühendis işçisine, işçi ürettiği otomobile sahip çıkmalı” dedi. Latin Amerika’daki toplumsal hareket sendikacılığından örneklerin de aktarıldığı bu bölümde topraksız köylüler hareketinde, patronsuzlar hareketinde öne çıkan kadın militanlığının Türkiye sendikal mücadelesi açısından önemine de değinildi. Toplumdaki gericileştirme politikalarının, mücadele veren kadınları da etkilediğinin aktarıldığı toplantıda, gericiliğin bir başka yansımasının da Türk-İş’de günyüzüne çıktığına dikkat çekildi. Türk-İş’in, sınıf bilincini ortadan kaldırmaya ve işçi üzerinden rant elde etmeye çalıştığını iddia eden Candan Coşkun, bu konfederasyonun sendikal mücadelenin önünde büyük bir engel olduğunu da belirtti.
Konuşmaların ardından güvenceli çalışma hakkı atölyesi Bursa sözcüsü Dev-Sağlık İş Bölge Temsilcisi Derya Öztürk, atölyenin Halkın Hakları Forumu’ndan sonra da Bursa’da güvenceli iş mücadelesinde çalışmalar yapacağını, paneller düzenleyeceğini ve sayaç okuyucusuyla, işsiz mühendisiyle, taşeron sağlık işçisiyle, metal işçisiyle tüm güvencesizleştirme mağdurlarını bir araya getirmeyi amaçladıklarını söyledi.
Toplantıya EMO üye ve yöneticileri, işsiz mühendisler, enerji işçileri, taşeron sağlık çalışanları, Eğitim-Sen Güvencesiz Öğretmenler Komisyonun'dan öğretmenler, Birleşik Metal-İş üyeleri, bilgi işlem çalışanları, ve büro emekçileri katıldı.