"Halkevleri Bush Yakalama Timi" üyeleri, bu gün (26.10.2004 günü) sanık sandalyesindeydi.
NATO zirvesi sürecinde 24.06.2004 günü Ankara Esenboğa Havaalanı’nda Bush’u yakalamak amacıyla bir tatbikat gerçekleştiren tim üyeleri gözaltına alınmıştı.
Ardından tim üyeleri hakkında, Çubuk Asliye Ceza Mahkemesi’nde “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası”na muhalefet ettikleri isnadıyla bir ceza davası açılmıştı.
Davanın bu günkü duruşmasına katılan tim üyeleri, olay ve iddialarla ilgili ilk savunmalarını yaptı. Dava, 11 Kasım 2004 tarihine ertelendi.
BUSH YAKALAMA TİMİ'NİN SAVUNMASI
Sayın Yargıç,
Bir yanda; sömürgeci politikaları ile dünyanın bir çok yerinde halklara yoksulluk, işsizlik, açlık ve sefalet sunan zengin emperyalist bir ülkenin lideri; başta Irak ve Afganistan olmak üzere bir çok ülke toprağını işgal etmiş, buralarda başta kadın ve çocuklar olmak üzere sivillere yönelik katliamları, işkenceleri gerçekleştirmiş, kentleri yakıp yıkmış barbar bir ordunun başkomutanı; söylemleriyle, savunduğu değerlerle insanlığa hep kin, nefret ve düşmanlık öğütlemiş bir siyasetçi ...
Öte yanda ise; onu, doğrudan insanlığa karşı işlediği ve hepimizin apaçık bildiği bu suçları nedeniyle yakalayıp adalete teslim etmek isteyen bizler ...
Soruyoruz; eğer yeryüzünde gerçekten biraz olsun “adalet” varsa, kimin suçlanması ve yargılanması gerekir ?
Bu gün burada sanık sandalyesinde oturması gereken gerçekte kimdir ?
Ne yazık ki iddia makamı bu davayı bizler hakkında açmıştır ve aleyhimizde “izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak” suçlamasında bulunmaktadır.
Öncelikle belirtmek isteriz ki bu suçlamayı kesinlikle kabul etmiyoruz.
Çünkü biz “gösterici” değiliz, amacımız kesinlikle bir gösteri yapmak değildi; biz “protestocu” değiliz, amacımız yalnızca bir tepkiyi dile getirmek değildi.
Bizler; ABD Başkanı Bush’u yakalamak ve adalete teslim etmek istedik. Çünkü hem insanlık vicdanının, hem de hukukun ve adaletin gereği budur.
Üstelik biz amacımızı, yani Bush’u yakalamaya karar verdiğimizi ve bunun için çalışmalara başladığımızı önceden herkese ilan ettik. Çünkü yapmak istediğimiz; utanacağımız, saklayacağımız, ahlak yada yasa dışı bir düşünce ve davranış değildir.
Hatta önceden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiğimiz 11.06.2004 tarihli dilekçemizde, yargı ve kolluk mensuplarını göreve çağırarak, NATO zirvesi vesilesi ile ülkemize gelmesi beklenen ABD Başkanı Bush’un yakalanmasını ve adalet önüne çıkarılmasını talep ettik. Bu dilekçemiz, ABD Başkanı Bush hakkında bir suç duyurusu kabul edilerek işleme konmuş ve 2004/1289 Basın Hz. nolu bir soruşturma açılmasına vesile olmuştur.
Bu dilekçemizde de belirttiğimiz üzere; Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 127 nci maddesi, suçlunun yakalanarak adalete teslim edilmesi konusunda vatandaşlara da yetki vermekte ve sorumluluk yüklemektedir.
Bize hep söylenen “Onu nasıl yakalayacaksınız ? Siz topu topu birkaç kişisiniz, o ise dünyanın en güçlü ülkesinin lideri, emrinde yüzlerce koruma var, üstelik sizin ülkenizin hükümeti de onu destekliyor, hatta onun sözünden çıkmıyor” oldu. Belli ki iddia makamının davranışımızı “izinsiz gösteri yapmak” olarak tanımlamasında; Bush’u yakalama konusunda imkansızlıktan kaynaklı, söylem ve eylemimizde bir samimiyetsizlik görmesinin de payı vardır.
Peki ama; haklı ve meşru bir davranışa cürret etmek, en önemlisi hayal kurmak, imkansız da olsa doğru ve adil olanı, hakkımız olanı istemek ne zamandan beri bir suçtur ?
Oysa sorun, onu yakalamayı başarıp başarmamak da değildi.
Biz Bush’u yakalamak istedik çünkü; hükümetimiz, Dünyanın bu en zalim eli kanlı liderine yaranma telaşındayken; dünyanın diğer kardeş halklarının bu güzel ülkede, bizi yönetenlerin aksine, onurlu ve başı dik insanların da olduğunu bilmesini istedik.
Bush’u yakalamak istedik çünkü; bir çok yerde hükümetler, zengin nüfuslu kesimler, onu alkışlarla, övgülerle, çiçeklerle, yere kırmızı halılar sererek karşılarken; gerçekte onun yakalanması ve adalete teslim edilmesi gereken bir suçlu olduğunu bir kez daha ilan etmek istedik.
Bush’u yakalamak istedik çünkü; gelecek nesiller, çocuklarımız; yaşadığımız bu karanlık çağda insanlıktan, eşitlikten, özgürlükten, barış ve kardeşlikten yana birilerinin olduğunu da bilsinler ve geçmişlerini sırf utançla anmayıp, bu gezegende türlerinin devamını sürdürmeye haklı bir neden bulabilsinler.
Ve tabi ki biz Bush’u yakalamak istedik çünkü; eğer az da olsa bunu başarma şansımız olsaydı, dünyanın bir çok yerinde yaşanan tarifsiz acılara bir an için de olsa ilaç olabilecek, milyarca insanın gönlüne biraz da olsa umut serpebilecektik.
Öyle ya; biliyoruz ki biz aslında gezegenimizde yaşayan milyonlarca, milyarca insanın düşündüğünü düşündük; söylediğini söyledik; yapmak istediği yapmaya kalkıştık.
Eylemimiz, ne yazık ki henüz hazırlık aşamasında engellendi. Doğrusu, önemli bir taktik hata yapmıştık; çünkü öngöremediğimiz, Bush’u yakalamanın yolunun, öncelikle ona kol kanat gerip ona hizmet eden kendi yöneticilerimizi yakalamaktan geçtiği idi.
Bu nedenle bu gün burada ancak ve ancak Bush’u yakalayamamış olmamız nedeniyle sorumlu tutulmamız gerekir, eğer Sayın Savcı ve Sayın Mahkeme Bush’u yakalayıp adalete teslim etme sözümüzü yerine getiremediğimiz için bizi suçlarsa, bilin ki bu suçu yüreklice kabul ederiz ve bedelini de ödemeye hazırız.
Ama burada bizi Bush’u yakalamaya kalkıştığımız için suçluyorsanız, hele hele bu niyetimizi ve eylemimizi samimiyetten uzak basit bir gösteri olarak yorumluyorsanız; bilinmelidir ki böylesi bir suçlamanın ne gerçeklerle, ne de adaletle hiç bir ilgisi yoktur.
Öte yandan iddianamede ve iddianameye dayanak oluşturan kolluk tutanağında; yolu trafiğe kapattığımız, havaalanındaki yolcuların giriş çıkışlarını ve trafiği engellediğimiz iddia olunmaktadır. Bu iddia gerçeklikten uzaktır. Bush’u yakalamak için yaptığımız tatbikatta; ne yolcuların giriş çıkışı, ne de araç trafiği kesinlikle engellenmiş değildir. Benim ve diğer arkadaşlarımın vatandaşları rahatsız etmek gibi bir amacı kesinlikle söz konusu değildir; aksine Bush’u yakalayarak kamu için önemli bir rahatsızlık kaynağına, yine kamunun menfaatine son vermek amacı gütmekteyiz.
Şunu önemle belirtmek isteriz ki; o an havaalanında bulunan yüzlerce insan, ne yaptığımızı ve amacımızı öğrenince alkış yaparak yada bizzat bizi destekleyen sözler sarf ederek, bize sempatiyle yaklaşmış ve hatta bir kısım vatandaş, Bush’un giriş yapacağı muhtemel kapıları göstererek yada ölçüm yaptığımız metrenin bir ucundan tutarak bir fiil bize yardımcı olmuştur.
Sayın Yargıç,
Bu davada hakkımızda 3 yıla varan hapis cezaları talep edilmekte. Özgürlük, şüphesiz en büyük değerdir ve özgürlüğümüzü kaybetmek bizleri büyük ölçüde mağdur edecektir. Ama bu gün bu ülkede ve dünyada yaşayan insanlara iki tercih sunulmaktaysa; biri, Bush’u koruyup kollayanlardan, diğer ise onu insanlığa karşı işlediği suçlar nedeniyle yakalamak isteyenlerden olmak gibi; ikincisini tercih etmek ve bunun bütün sonuçlarına katlanmak, bilinmelidir ki bizler için mutluluk vericidir.
Bu nedenle ABD Başkanı G. W. Bush yada aynı makamı, aynı düşünce ve uygulamaları temsil eden bir başkası yine ülkemiz topraklarına gelmeye kalksa, seve seve aynı şeyi bir daha yaparız. Üstelik bu sefer daha öngörülü ve tedbirli olur, yakalamak istediğimiz suçlunun yerli işbirlikçilerini ve yardım yatakçılarını da önceden listemize ekleriz.
Bütün bu nedenlerle; gerçek suçluların yargılanması gereken yargı organları önünde, gerçek suçluyu yakalamak istediğimiz için yargılanmamızı kabul etmiyor; yukarıda da açıkladığımız gibi Bush’u yakalayamamış olmanın manevi sorumluluğu dışında, atılı suçtan beraatimizi talep ediyoruz.
Saygılarımızla ...