Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisi AKP'nin eğitim yıkımlarına karşı toplantılar yapmaya devam ediyor. 26 Mayıs Cumartesi günü saat 12.30'da Devran Düğün Salonu'nda 4+4+4 kademeli eğitim sistemini tartışmaya hazırlanan Okmeydanı Halkevi Eğitim Hakkı Meclisi, yazdıkları bir mektupla okul okul öğretmen odalarını ziyaret ederek öğretmenleri 4+4+4'e karşı mücadele etmeye çağırıyor.

Öğretmenlere çağrı yapan mektubun tam metni:

Öğretmenim;

Bu mektupta size hem meslektaşınız hem öğrenciniz hem de öğrencilerinizin ana-babaları olarak sesleniyoruz. Niyetimiz hâlihazırda yaşadığımız ve her gün katlanarak büyüyen sıkıntılarımız konusunda sizi bilgilendirmek değil; sizin de bu sıkıntıları en derinden yaşadığınızın bilinciyle mücadelemize ortak olmaya davet etmektir.

Aylardır belki televizyon karşısında, belki öğretmenler odasında belki de dost meclislerimizde bir konuyu tartışıyoruz: 4+4+4 Yasası ve bizlere getirecekleri; daha doğrusu bizden götürecekleri. Çocuklarımıza verdiğimiz eğitimi derinden sarsacak bu yasa hakkında fikir yürütüyoruz, duyduklarımızı, bildiklerimizi birbirimizle paylaşıyoruz. FATİH projesi, 12 yıl kesintili kademeli eğitim, eğitim kampüsleri, performans yönetim sistemi, angarya, zorunlu din derslerinin eğitimin her kademesine yaygınlaştırılması, mahalle imamlığı, ücretli güvencesiz öğretmenlik, eğitime yeterli bütçenin ayrılmaması gibi çoğaltabileceğimiz onlarca AKP icraatı eğitim sistemimiz ve bizlerin üzerine karabasan gibi çöküyor. Bu işlere sermayenin cebini doldurma tarafından “bakanımız” ekranlarda boy gösterip yeni yasayı güzellemelerle sunuyor. Gözlerimizin içine baka baka eğitim sistemindeki değişikliği, “biz eğitim sistemini alt üst etmiyoruz, yapısal bir değişiklik yapıyoruz” diye ifade ediyor. Onun için bu yalanları söylemek kolay olsa gerek; çünkü her gün geleceği karartılan, elinden alınan onlarca çocuğun gözlerinin içine bakmak zorunda olan o ve hükümet değil sizsiniz.

Okullarımızı elimizden alıp İmam Hatip okullarına çevirip, “buluğ” çağına girmiş kız çocuklarımızı eve kapatıp, erkek çocuklarımızı iş tezgâhlarının başına yolluyorlar. İlköğretime başlama olgunluğuna erişmemiş 5 yaşındaki çocuklarımızı birinci sınıfa başlatıp telef etmeye yemin etmişler. Hayallerini süsleyen “eğitim kampüsleriyle” güvencesiz öğretmen yığınları yaratıp, eğitimi baştan ayağa paralılaştırmayı önlerine koymuşken; “meseleye ideolojik bakmayalım, pedagojik bakalım” diyorlar.  Pedagojinin p’sinden anlamayanların meseleye nasıl baktıkları ortada. Onların bakmaya cüret edemeyecekleri şey bu halkın çocuklarının, öğretmenlerin yüzüdür sadece.

Okullarımızın kapanmasına az bir süre kala, yaz aylarında ve eylül ayı okulların açılmasıyla bizlerin nelerin beklediğini az çok kestirmeye çalışıyoruz. 5 yaşında çocuğu olan bir anne-baba olarak “daha çok küçük, nasıl yapacak?” diyoruz. Seneye birinci sınıf okutacak bir öğretmen olarak 40–50 kişilik sınıflarda, farklı yaş grubundan çocuklara nasıl bir eğitim sunacağımızı düşünüyoruz. Bir ilköğretim ya da lise öğrencisi olarak hangi sınava gireceğiz, hangi sene hangi okula gideceğiz, ne zaman-nasıl mezun olacağız ve en acısı bizi nasıl bir gelecek bekliyor bilmiyoruz. Görünen köy kılavuz istemiyor; hepimizin kaygısı ortak ve büyük. Üzerinde tepindikleri hayatlar bizim hayatlarımız, sahip çıkmak da bizim hayati meselemiz.

Değerli öğretmenim;

Size en samimi ve acil çağrımızdır. Bu yasayı durdurmaktan başka çıkar yolumuz yoktur. Tarsus’ta iki okulda veli ve öğretmenler biraraya geldiğinde okullarına nasıl güçlü sahip çıktıklarını ve okullarının bölünmesini durdurduklarını gördük. Dindar nesil, yoksul halk, güvencesiz öğretmen olmak istemiyoruz. 26 Mayıs’taki toplantımızda hep birlikte eğitim hakkı mücadelemizin bir ucundan tutalım, hayatlarımıza sahip çıkalım.

Son söz yerine, şairin dedikleri geliyor aklımıza;
“Yedi kat yerin altından uğultular geliyor. 
Çok alâmetler belirdi, vakit tamamdır. 
Bu dem kıyamet demidir, 
Bu, buhara inkılabıdır kaynayan suyun.”

26 Mayıs’ta görüşmek dileğiyle…