Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı İlknur Birol’un Harbiye Açık Hava Tiyatrosu'ndaki konuşması

Pt, 09/10/2006 - 01:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Bugün burada bulunan dostlar, hepiniz hoş geldiniz. Sefalar getirdiniz. Hoş geldiniz sefalar getirdiniz ve yanınızda bir de Filistin ve Lübnanlı çocuklara gönderilmek üzere mama getirdiniz.

İşte en çok da bu nedenle hoş geldiniz.

Ortadoğu, belki bizim biraz doğumuzda ama en çok da yüreğimizin ortasında yer alan bir coğrafyadır. Orada, orta doğumuzda yer alan bir coğrafyada; Lübnan’da, Filistin’de, Irak’ta, Afganistan’da masum insanlar masumluklarından hiçbir şey kaybetmeksizin katlediliyorlar.

Emperyalizm ya da Siyonizm adına her ne denirse densin bu insanlık dramını haklı gösterecek hiçbir gerekçe ileri sürülemedi bugüne değin. Bugün egemenlik deyince katillerin hizmetinde olmak anlaşılıyor olabilir. Bugün siyaset deyince dünya üzerindeki iktidar  kavgalarında saf tutmak, öldürülen katledilen masum insanlar üzerinden kar elde etmek anlaşılıyor olabilir. Ama sizler bugün yanına bir kutu bebek maması alarak burada bulunan kardeşlerimiz, bugün burada bulunarak tüm dünyaya bir insanlık dersi verdiniz.

Çünkü insanlık, insanın hiçbir şeyi bilmezden, hiçbir kötülüğe aklı ermezden önceki halidir en çok. O sebepten çocuklarımızı evde tek başına bırakırken , “tanımadığın adamlara kapıyı açma” diye nasihat ederiz. Çünkü çocuklar, dünyanın insanlık ailesine mensup bir avuç adam tarafından bu denli kirletilebileceğine akıl erdiremezler. Çünkü çocuklar bilmezler ki bizim dünyamızda bazı adamlar, bazen biraz petrol bazen de iktidar için mazlumların kanını dökerler. Çocuklar öyle masumdurlar. O nedenle sahip çıkmak gerekir çocuklara. Filistin’de Lübnan’da yada dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun, çocuklar bize insanlığı her gün yeniden öğreten küçük insanlardır. Bir çocuğa savaşı izah edemezsiniz, petrolü, emperyalizmi, siyonizmi izah edemezsiniz. Çocuklar, anlamazlar bu kirli iktidar ilişkilerini.

Hiçbir zalim yoktur ki çocuklara yönelik vahşeti çocuklara yönelik şiddeti mazur ve makul gösterebilsin. O nedenle bugün hepimiz belki biraz Filistinli, belki biraz Lübnanlı ama en çokta Filistinli ve Lübnanlı birer çocuğuz. O nedenle, petrol bizim için siyah ve akışkan bir sıvıdan başka bir şey değil. İktidar, oyunda kimin ebe olacağından öte bir şey değil. İşte bugün sırf Filistinli ve Lübnanlı çocuklara mama gönderdiğimiz için. Ne Siyonizm ne  de emperyalizm yenilmez değil.

Çünkü biliyoruz ki; o Lübnanlı çocuklar ölmezden, tepelerine birer bomba düşmezden hemen önce bizim şu an burada düşündüğümüz gibi düşündüler. Keşke dünyada patlayınca insan öldüren hiçbir şey bulunmasa diye düşündüler. Patlayan her şey patladığında etrafa renkli ışıklar saçsa diye düşündüler. Biliyoruz, çünkü bizler ezeli ve ebedi olarak kurguladığımız insanlık alemine çocuk öldürebilecek hiçbir silah koymadık. Zalime karşı koyarken zalimleşmedik hiçbir zaman. Tarihin bize dayattığı insanlık eyleminin dışına çıkmadık. Çünkü, her bir insanın ve üzerinde yaşadığımız her bir toprak parçasının, güzelleştirebildiğimiz kadar bizim olduğunu biliyoruz. Ve güzellikleri yaşatabilmek için zalimlere medyan okunması gerektiğini de biliyoruz.

Biz;  bugün burada bir araya gelenler, hükümetin egemenlerin iddia ettiğinin aksine Ortadoğu’yu bir pasta olarak değil bir kardeş insanlar coğrafyası olarak görenleriz. Bizler petrol kuyularının değil insanlık onurunun peşine düşenleriz. Belki bizlere siyasetten, reel politikadan anlamıyorlar diyebilirler, belki bizlere bugünün gerçeklerini, egemenin kim olduğunu ona nasıl hizmet etmek gerektiğini bilmiyor diyebilirler. Ama bizlere, bugün burada bulunan insanlara asla bebek katilleriyle işbirliği yaptı diyemeyecekler. Bugünde ya da tarihte bizi anarken her zaman onurumuzla, dayanışma ruhumuzla insanlığımızla birlikte anmak zorunda kalacaklar. En uslanmaz en zalim düşmanımız dahi olsa bizi anarken bunları söylemek zorunda kalacak. Çünkü bilimle, tarihle ve tecrübeyle sabittir ki, bizler bugün  burada ne cennet ne cehennem adına, ne para ne petrol adına sadece ve sadece insanlık adına bir araya geldik. Bir araya geldik ve tarihin katledilmiş tüm çocuklarına “merhaba” dedik. Ve sömürgeciliğin katletmek istediği tüm çocuklara “merhaba çocuklar ister bir abi bilin bizi ister abla bizler size ne topraklarınızı ne özgürlüğünüzü elinizden almak için gelmedik, bizler sadece ve sadece yoksulluğunuza karşı çıkmak ve kabul ederseniz mütevazı bir yardımı küçük avuçlarınıza bırakmak için geldik yanınıza” diyeceğiz. İşte sırf bu nedenle bugünün dünyasında egemenler bizi bu dünyada istemeyecekler. Sadece ve sadece insanlık onuruna sahip çıktığımız için hiçbir çıkar gözetmeksizin bugün burada bir araya geldiğimiz için bizi asla affetmeyecekler. Çünkü bizi gördükçe insanlıklarından utanacaklar. “Yapacak bir şey yok BM ordusuna dahil olmamız gerek” diyenler. Kardeşi kardeşin karşısına düşman diye dikenler kendi insanlıklarından kendi işbirlikçiliklerinden utandıkları için bize düşman kesilecekler. O nedenle korku bizim için ancak düşmanın hissedebileceği bir duygudur. Çünkü insan ancak kendi samimiyetsizliğinden korkar biliyoruz. Çünkü bizler bugün burada birer Filistinliyiz, birer Lübnanlıyız ve bombalar altında katledilen bir ülkenin vatandaşları olmayı kabullendiğimizden bu yana korku ancak düşmanın hanesine yazılabilecek bir duygudur bizim için. Çünkü sığınakları dahi bombalanan bir kentin vatandaşı olmayı kabul etmek, hiçbir korkunun ardına sığınmaksızın yaşamayı kabul etmek demektir aynı zamanda.

Çünkü Lübnan’da birçok saldırıda masumluğu yaşlarıyla sabit çocuklar öldürüldü ve bahsi geçen milletlerin en birleşmiş hali dahi bu katliamı kınamaya cesaret edemedi. Edemedi çünkü küreselleşmekte olduğu iddia edilen dünyamızda küreselleşen sadece o giderek iğrençleşen çıkar ilişkileriydi. Gönül isterdi ki şimdi yaşadığımız coğrafyada, o coğrafyanın salt gurura kesmiş bireyleri olabilseydik. Gönül isterdi ki zalimin zulmüne karşı, mazlumun vicdanı olan bir ülkenin vatandaşları olabilseydik. Ama olmadı, yangından mal kaçırırcasına Siyonist İsrail’in sözde barış stratejisine ortak olmak isteyen bir hükümetin iktidar olduğu bir ülkenin vatandaşlarıyız. O ülkenin aklı ve vicdanıyız belki ama ne aklını ne vicdanını yalnız ve yalnız, ABD’nin ve İsrail’in sözünü dinleyen bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. Ama tüm bunlar tarihe onurlu bir not düşmemizi engellemeyecek. Bugün burada Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda işgale ortak olmayanlar. İşgale ortak olanların yakasına yapışanlar. Sofrasından, yemeğinden, çoluğunun çocuğunun rızkından artırıp barış adına insanlık adına bir araya gelen bizler bir aradaydık, bir aradayız ve bugün buraya önemli bir not düşüyoruz, işgal sürdükçe, ABD ve İsrail’in saldırıları sürdükçe, hükümetin zalimin yanında yer alan tutumu devam ettikçe biz burada Ve bir arada olmaya devam edeceğiz.

İnsanlığın banka hesaplarının büyüklüğünce ölçülemeyen bir duygu olduğunu göstermek için. Tüm kirli çıkar ilişkilerinden arınıp esmer kardeşlerimize ellerimizi uzatmak için, zalimlerin katillerin ve katliam ortakların bu çocuk kanına bulanmış iktidarlarını başlarına yıkmak için, yeni ve barış içinde bir dünya kurmak için, tüm dünya halklarının kardeşliği için tarihe not düşülsün ki buradaydık, bir aradaydık, ve en aşınmaz taşlara yazılsın ki bir arada olmaya, her bir dizesi başka bir halkın dilinde okunan bir türkü gibi yaşamaya devam edeceğiz.