Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol, Genel Sekreteri Oya Ersoy, Halkevleri Hukuk Dairesi avukatları K. Erkut Güzel, Mehmet Ümit Erdem İstanbul Halkevi'nde düzenledikleri basın toplantısı ile Halkevleri'nin Hopa'da yaşanan sürece dair hazırladığı iki ayrı raporu açıkladılar.
31 Mayıs günü Hopa’da polis saldırıları nedeniyle yaşanan olayların hemen ardından Hopa’ya giden Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Samut Karabulut, Halkevi MYK üyeleri ve Hopa’da yaşanan gözaltı ve tutuklamalarda sürecin içinde yer alan Halkevleri hukuk dairesinden avukatlarınkatkısı ile hazırlanan raporlar 31 Mayıs'tan bugüne yaşananları değerlendiriyor. Halkevleri değerlendirme raporu aynı zamanda 31 Mayıs'tan bugüne Erdoğan'ın her mitingte ve tv programında dilinden düşürmediği Hopa ile ilgili yalan ve çarpıtmalar yanıtlanıyor, Erdoğan'ın Halkevi'ni hedef göstermesine yanıt veriliyor.
Halkevleri Hukuk Dairesi'nin hazırladığı hukuk raporunda ise Hopa gözaltıları ve Erzurum süreci ile ilgili ayrıntılı bir döküm yapıldı. Hukuksuzluklar ve hak ihlalleri belgelendi. Basına tutanak, zapt ve hukuksuzlukları belgeleyen dilekçe örnekleri dağıtıldı.
31 Mayıs’tan itibaren süreci tüm ayrıntıları ile anlatan Halkevi değerlendirme raporu ve hak ihlallerini, hukuksuzlukları belgeleriyle raporu yayınlıyoruz.
Halkevleri Hukuk Dairesi – Hukuk ihlalleri raporu için tıklayınız
Hopa’da yaşananları açıklıyoruz - Halkevleri değerlendirme raporu için tıklayınız:
Halkevleri Hopa raporlarının açıklandığı basın toplantısında Hopa sürecini değerlendiren Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol, Hopa’da olayları başlatanın AKP olduğunun altını çizdi. Metin Lokumcu’nun katili AKP’dir diyen Birol “Olay günü Hopa halkı, toplandığı meydanda “Su haktır satılamaz – Hopa Derelerini Koruma Platformu” pankartını açmıştır. Başbakan bulunmuşken protesto edilecek, talepler seslendirilecektir. Çünkü daha 9 Nisan’da Hopa halkı Derelerin Kardeşliği Platformu’nun çağrısı ile “Doğanın ve yaşamın talanına hayır” mitingine katılmak için Ankara’ya gelmiş, HES politikalarına dair tepkilerini iktidara en yakın noktada başkentte haykırmak istemiştir. Hopa halkı Başbakan ayaklarına kadar gelmişken elbette tepki ve taleplerini iletecekti. Bundan başkası beklenemezdi”dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan bir ilki yaparak kent merkezini değil bir ilçeyi miting alanı olarak seçmiştir diyen Birol, “Hopa herhangi bir ilçe değildir Çay-kur özelleştirmesi ile, derelerin satışı ile, şirketlere dağıtılan maden ruhsatları ile sermayenin yağmasına açılan Karadeniz’in en direngen noktalarından biridir Hopa. Geçmişten bugüne taşıdığı sol kimlik ile hak arama bilinci ile Hopa AKP açısından sermaye talanının, AKP politikalarının önünde engeldir ve bu direnci kırmak; emeği, deresi için direnen bölge halklarına da gözdağı verilmek istenmiştir.
Erdoğan, ilçede AKP iktidarına yönelik tepkileri bildiği halde halka meydan okuma zihniyetiyle polis ve koruma ordusu ile Hopa’ya gelmiştir. Bir yandan Hayati Yazıcı’nın Hopa Halkı tarafından kovulmasının da rövanşını almak istemiştir.” dedi. Hopa halkının tanıklıkları ve Hopa Belediye Başkanı Turan Kasımoğlu’nun da beyanları ile Erdoğan’ın Rize, Trabzon ve Artvin Yusufeli’den otobüslerle getirilen kişilerle miting yaptığının açık olduğunu söyleyen Birol, Erdoğan’ın ilçede estirdiği teröre ve bir kişinin yaşamını yitirmesine rağmen hiçbir şey olmamış gibi Hopa mitingini yapmaya çalıştığını, ardından Trabzon mitinginden itibaren gittiği her miting alanında her katıldığı tv programında Hopa halkını “eşkiyalıkla” suçladığını ve örgütümüz Halkevleri’ni de hedefe koyduğunu vurguladı.
Birol Hopa’da 31 Mayıs’tan sonra yaşanan gözaltı ve tutuklamaların tüm yurtta devam eden protestolara dönük saldırıların emrini de Erdoğan’ın verdiğini ifade etmiştir.
Halkevleri MYK üyesi Dilşat Aktaş’ın Ankara protestosundan sonra tek başına yakalandığını, pusuya düşürülerek polislerce öldüresiye dövüldüğünü söyleyen Birol, Erdoğan’ın kadın düşmanlığının Ankara’da çevik kuvvetin gözaltına alınan kadınlara yönelik sistematik cinsel tacizinin de önünü açtığını bunun sorumlusunun da siyasi iktidar olduğunu söyledi.
Birol konuşmasında Erdoğan’ın Halkevleri’ni hedef göstermesine de değinerek “AKP, iktidarını sarsacak tek gücün sokakta oluşacağını bilmektedir. Tam da bu nedenle “tek yok sokak” pankartı Erdoğan’ı çıldırtmıştır. Erdoğan politikayı doğru okumaktadır ve hakları için mücadele edenleri hak mücadelesi örgütlerini hedef almaktadır” dedi. Birol Halkevleri’nin baskı ve zorla sindirilemeyeceğini vurgularken her zaman “hak diyeceğiz, halk diyeceğiz, sokak diyeceğiz ve elbette devrim diyeceğiz” diyerek konuşmasını tamamladı.
Halkevleri Hukuk Dairesi avukatlarından Erkut Güzel ve Mehmet Ümit Erdem yaptıkları konuşmalarda Hopa’da gözaltına alınanların Erzurum özel yetkili savcısı Osman Şanal ve Rasim Karakullukçu’nun keyfi ve hukuk dışı uygulamalarına maruz bırakıldığını, Şanal ve Karakullukçu bu uygulamaları siyasal iktidarın verdiği yetki ile gerçekleştirdiğini vurguladılar. Hopa’dan başlayarak tek tek hak ihlallerini aktaran avukatlar “Erzurum’da uygulanan “AKP hukukudur” diyerek AKP hukukunun da faşizm olduğunu belirttiler.