Okullar, bilimsel kriterler, sağlık örgütlerinin ve eğitim sendikalarının görüşleri ve halk sağlığının gereği önlemler alınarak açılmalıdır.
Türkiye’de ilk COVİD-19 vakasının görülmesinin ardından 16 Mart 2020 tarihinde eğitim öğretime ara verilmiş ve uzaktan eğitime geçilmiştir. 16 Mart tarihinden itibaren 18 milyonu aşkın öğrenci, öğretmen ve veli okulların ne zaman ve nasıl açılacağına ilişkin soruların cevabının verilmesini bekliyor.
Tüm bu süreç boyunca AKP iktidarı 31 Ağustos’tan itibaren okulların açılacağına ilişkin kararını açıklama dışında okulların üzerinde çalıştıkları formüllerden hangisi ile açılacağına, hangi hazırlıkların yapıldığına ve hangi önlemlerin alındığına ilişkin kamuoyuna bütünlüklü bir bilgilendirme yapmamıştır. 6 aydır yaptıkları tek planlama 21 Eylül’de yüz yüze eğitimin sadece ana sınıfı ve 1. sınıf öğrencilerinin ilk hafta bir gün, ikinci hafta iki gün olmak üzere öğrenci sayılarını ve ders sürelerini azaltarak yapılacağına ilişkin açıklama oldu. Mili Eğitim Bakanlığı 21 Eylül’de yüz yüze eğitime başlayacak öğrencilerin okula gelip gelmemelerine ilişkin kararı velilere bırakarak sorumluluk üstlenmeyeceğini de beyan etmiş oldu.
Milyonlarca öğrenci, eğitim emekçisi ve veli için belirsizlik hala devam etmektedir.
Okul öğrenciler için sadece akademik hayatlarını ilgilendiren ve etkileyen yerler değildir. Okullar çocukların sosyal ve psikolojik açıdan sağlıklı ve güvenli gelişimleri ve kendilerini gerçekleştirebilmeleri açısından önemli rol oynayan kurumlardır. Ebeveynlerin ve özellikle kadınların çalışma yaşamına katılımını sağlama açısından da etkili bir yerde durmaktadır. Okulların açılması sadece eğitimin bileşenlerini değil tüm toplumu yakından ilgilendirmektedir.
Okulların bilimsel kriterler, sağlık ve eğitim sendikalarının, uzmanların görüşleri doğrultusunda halk sağlığı ve iş güvenliği esas alınarak açılması zorunludur.
AKP iktidarı ve Milli Eğitim Bakanlığı üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek zorundadır.
Bunun için;
İktidar salgını değil toplumu yönetmeye çalışmaktan, ben yaptım oldu anlayışından bir an önce vazgeçmelidir.
Salgının toplumda yayılımının önüne geçilmesi ve okulların güvenli bir şekilde açılması için salgın yönetimi bilimsel açıdan ele alınmalı ve başta TTB olmak üzere sağlık örgütlerinin, halk sağlığı uzmanlarının, eğitim sendikalarının, yerel yönetim birimlerinin sürecin yönetimine, planlanmasına katılımları sağlanmalıdır. Okulların açılmadan önceki hazırlıkların durumu, okullar açıldıktan sonraki sürecin planlanması, izlenmesi, denetlenmesine ilişkin verilerin sağlıklı bir şekilde toplanmasının ve paylaşılmasının sürecinin yönetimi açısından önemi ortadadır. Bu yüzden öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin evlerinden çıkıp okula ulaşımlarının sağlanmasından, okuldan evlerine güvenli ve sağlıklı bir şekilde dönmelerini sağlamaya kadar bütünlüklü bir salgın yönetim süreci hayata geçirilmek zorundadır.
Okullar açılmadan önce halk sağlığı esas alınarak tüm önlemler alınmalı, sağlık örgütleri, yerel sağlık yöneticileri, halk sağlığı uzmanları ve yerel yöneticiler tarafından gerekli denetimler yapılmalıdır.
Eğitimin tüm bileşenlerine (Öğrenci, öğretmen, okul çalışanları, servis şoförleri vb.) test yapılmalı, pozitif çıkanlar için gerekli halk sağlığı önlemleri alınmalıdır.
Okullarda salgının yayılmasını engellemek için, maske, mesafe ve hijyen koşulları sağlanmalıdır. Bunun için;
1- Öğrenciler ve tüm eğitim emekçileri için yüz maskesi ve el antiseptiği ücretsiz olarak okullara gönderilmeli, okulların düzenli bir şekilde dezenfekte edilmesi sağlanmalıdır.
2- Okullarda tüm kapalı alanlarda ve dersliklerde 4 metrekareye bir kişi düşecek şekilde personel ve öğrenci planlaması yapılmalı. Belirtilen kriterlere uygun koşullar olmadığında kamu kurumlarına ait mekanlardan başlayarak atıl durumda bulunan tüm binalar (AVM’ler vb.) dersliklere çevrilmeli ve sağlıklı, güvenli bir eğitim süreci için uygun koşullar sağlanmalıdır.
3- Öğrenci sayıların azaltılması sadece derslik ihtiyacını değil öğretmen ihtiyacını da ortaya çıkaracaktır. Bunun için ataması yapılmayan öğretmenlerin atamaları bir an önce yapılmalıdır.
4- Kamusal eğitim güçlendirilmeli, özel okullar kamulaştırılmalı, eğitimin koşulları eşit hale getirilmelidir.
Okullar açılmadan önce öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin okullara sağlıklı bir şekilde ulaşmalarını ve evlerine geri dönmelerini güvence altına alacak ulaşım planı hazırlanmalıdır.
Salgının yayılmasını önlemenin en önemli yolunun kişiler arası teması ve temas eden kişi çeşitliliğini azaltmak olduğu uzmanlar tarafından ifade edilmektedir. Dolayısıyla öğrencilerin farklı yaş ve meslek gruplarından oluşan kalabalık balık istifi gibi ulaşım araçlarıyla okula gitmeleri salgının toplumda yayılma hızını arttırabilir, öğrencilerin ve toplumun sağlığını tehlikeye sokabilir. Bunun için:
Okula giriş ve çıkış saatleri içerisinde belediyeler ve kamu kurumları gerekli düzenlemeleri yapmalı okul giriş çıkış saatlerinde öğrencilerin, öğretmenlerin, okul çalışanlarının eğitim kurumlarına ulaşımları ve evlerine geri dönmeleri ücretsiz ve güvenli bir şekilde sağlanmalıdır.
Covid-19 salgını eğitimdeki eşitsizlik sorununu tahammül edilemez bir noktaya getirmiştir.
Uzaktan eğitim süreci ile birlikte yıllardır piyasacı bir anlayışla hayata geçirilen politikalar eğitimde eşitsizlik sorununun geldiği noktayı gözler önüne sermiştir. Salgın sürecinde işçilerin, emekçilerin yoksulların çocukları ile zenginlerin çocukları uzaktan eğitime eşitsiz bir şekilde erişmiştir. Özel okullarda okuyan öğrenciler uzaktan eğitimin tüm süreçlerine katılabilirken devlet okullarında okuyan bilgisayarı, tableti, interneti olmayan öğrenciler uzaktan eğitime, sadece hiçbir etkileşimin olmadığı EBA TV'yi izleyerek katılabilmişlerdir. Ana dili Türkçe olmayan öğrenciler ve çocuk işçiler ise uzaktan eğitim sürecinin tamamen dışında kalmıştır.
Artık eğitim sorunu aynı zamanda bir halk sağlığı sorunudur ve açıkça görülmektedir ki, salgın sürecinde eğitimin uzaktan veya yüz yüze gerçekleştirilebilmesinin ön koşulu kamusal, parasız, anadilde eğitim ve sağlık politikalarının hayata geçirilmesidir. Her çocuğun uzaktan eğitime katılımının sağlanabilmesi için çocuk işçilik yasaklanmalı, eğitime ayrılan bütçe arttırılmalı, her öğrenciye parasız tablet ve internet sağlanmalıdır.
Okullar sadece akademik açıdan öğrenme kaybını gidermek için değil salgının çocuklarda yarattığı her türlü tahribatı iyileştirmeye yönelik içerik ve planlama ile açılmalıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı okulların açılmasını teknik bir sorun olarak görmekten vazgeçmeli, salgında eve kapatılan, okulundan uzak kalan çocuklarda gelişen ya da gelişebilecek kaygı, korku, endişe gibi sosyal ve duygusal zorlukları göz önünde bulundurmalıdır.
Okullar açıldığı andan itibaren çocuk hakları örgütleri, çocuk ve genç psikiyatri örgütleri, psikolojik danışma ve rehberlik alanında çalışan uzmanların görüşleri ve önerileri doğrultusunda içerik ve planlama yapmalıdır. Bu iyileştirme süreci sadece okulların açıldığı ilk hafta ile ilgili değildir, tüm sürece yayılmalı, eğitimcilere ve velilere bu konuda gerekli bilgilendirmeler yapılmalı, eğitimler verilmelidir.
Okulların uzaktan veya yüz yüze olarak açılmasının koşullarından biri çocuğu olan çalışan ebeveynlere dönüşümlü olarak ücretli mazeret (korona) izni verilmelidir. Bu hem çocukların bakımı için hem de planlanan uzaktan ve yüz yüze eğitimin etkili olabilmesi için şarttır.
Okullar yeniden açıldığında okul yöneticilerinin halk sağlığı uzmanları ve yerel sağlık yetkilileri ile iş birliği için de çalışması sağlanmalı. Okullar açıldıktan sonraki süreçte öğrenciler, öğretmenler ve ailelere ile salgın yönetim süreçlerine ilişkin bilgilendirmeler yapılması sürecin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi açısından önemlidir.
Okullarda kapalı mekanların havalandırılması ve düzenli temizlik yapılması sağlanmalıdır. Sağlık örgütlerinin önerdikleri ateş ölçümü ve semptom taramalarının yapılması sağlanmalıdır.
Okullar açıldıktan sonra eğitimin bileşenlerinden herhangi birinde covid-19 belirtileri gelişmesi durumuna karşı okul içinde uygun yerlerin belirlenmesi, gerekli testin yapılmasının sağlanması ve yerel sağlık kuruluşlarının gerekli desteği vermesi sağlanmalıdır.
Farklı yaş grubundan çocukların bir biriyle temasını en aza indirecek ders saatleri ve teneffüs düzenlemeleri yapılmalı.
Halkevleri olarak:
Tüm çocukların ayrımsız, ayrıcalıksız eşit eğitim hakkı için,
Her çocuğa parasız tablet ve internet için,
Okullara sağlıklı ve güvenli ücretsiz ulaşım için,
Okullarda maske, mesafe, hijyen koşullarının sağlanması için,
Çalışan ebeveynlerden birine ücretli izin hakkı için,
Yeni dersliklerin açılması ve ataması yapılmayan öğretmenlerin atanması için,
Çocukların bugünü ve yarını için,
Parasız eğitim, parasız sağlık için,
Okulların tüm Türkiye halkı, öğrenciler ve eğitim emekçileri için sağlıklı ve güvenli bir şekilde açılması için mücadele edeceğiz. Bu koşulları sağlanmadan okulları açmak salgının yayılmasına davetiye çıkarmak demektir. Halkevleri olarak taleplerimizin takipçisi olacağız.