Halkevleri, yerel seçimlerde de AKP karşıtlığına özel bir vurgu yapıyor. Bunun gerekçesini açabilir misiniz?
AKP’yi gerici neoliberal politikaların belirleyici aktörü olarak değerlendiriyoruz. Bu nedenle AKP politikalarını teşhir eden kampanyalar yürüttük. Ayrıca Halkevi üyeleri AKP ve Başbakan’a yönelik protestolar nedeniyle cezalar aldılar. Trabzon’da, Mersin’de Erdoğan’a yumurta atan Halkevci gençler tutuklandılar, cezalar aldılar. Bursa’da Halkevciler “ampul Tayyip” sloganı nedeniyle ceza aldı. AKP’nin teşhiri, geriletilmesi, temsil ettiği politikaların geriletilmesidir. Ekonomik krizin yükü AKP eliyle emekçilerin sırtına yıkılmakta, halkın temel haklarının gasp edilmesi, piyasalaştırılması AKP eliyle gerçekleştirilmekte, emperyalist projelere ABD açısından en iyi destek AKP tarafından verilmektedir. Diğer taraftan Alevilerin hak talepleri AKP eliyle Alevileri kontrol etmenin aracı ve gericileştirme projelerinin parçası haline getirilmeye çalışılmaktadır. Kürt sorununda AKP bir yandan geleneksel inkârcı-şoven politikaları sahiplenirken diğer yandan egemenler arasında sağlanan mutabakatla bölgede cemaat egemenliğini kurarak, dinsel gericiliği kullanarak Kürt toplumuna İslamcı bir siyasal kimlik kazandırmaya çalışıyor.
AKP karşıtı kesimlerdeki siyasal durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu kesimleri, neoliberalizmden ve krizden olumsuz etkilenen halk, gerici uygulamalardan rahatsız olan laik kesimler ve Aleviler, AKP’nin Kürt politikasından rahatsız olan DTP ve AKP’nin emperyalizmle girdiği ilişkileri kısmen onaylamayan ulusal duyarlılıklara sahip eğitimli orta sınıflar olarak tasnif edebiliriz. Başka bir güçlü sol seçeneğin olmayışından dolayı CHP, bu kesimleri (Kürtler hariç) kendi etrafında toplayabilmektedir. Böylece CHP, AKP karşıtı kesimlerin Kürt illeri dışındaki en güçlü odağını oluşturmaktadır.
Yerel seçimlerde nasıl bir tutum belirlediniz?
Halkevleri toplumsal mücadelenin neoliberalizme karşı hak mücadeleleri ekseninde kurulup güçlendirilebileceği tezinden yola çıkarak bir mücadele programı oluşturdu. Bu programın ilerletilmesi açısından neoliberalizmin ve gericiliğin koçbaşı olan AKP’ye karşı mücadele önemli bir basamak olarak önümüzde durmaktadır. Neoliberalizmi ve gericiliği AKP’den ibaret görmüyoruz ancak AKP’yi neoliberalizmden ve gericilikten ayıran veya ilişkisini sıradanlaştıran bir söylemsel ve eylemsel tutumu da doğru bulmuyoruz. Yerel seçim programımızın ana başlıklarını şu şekilde sıralayabiliriz: (1) Hak mücadelelerinin güçlendirilmesi ve kısmi de olsa kazanımların elde edilmesi, (2) AKP’nin geriletilmesi, (3) Halkın neoliberalizm ve gericilik karşısındaki birliğinin bir basamağı olarak solun birliğinin sağlanması.
Solun birliği sağlanabildi mi?
Çeşitli sol örgütlerin tartışmaları sonucunda yerel seçimlere ortak bir müdahale amacıyla bir düzlem oluşturuldu ve “Biz Varız” başlığıyla bir ortak bildiri yayınlandı. Bu bildiri doğal olarak herkesin ortaklaşabildiği yaklaşımları içerdi. Platform bileşenlerinin program tartışmalarını tali görmeleri ve farklı siyasal yapılardan kaynaklı farklı beklentilerin öne geçmesi platformun iddiasını zayıflatmış, daraltmış, metinde yazılı hedeflerden uzaklaştırmıştır. “Mümkün olan” her yerde ortak aday çıkarma cümlesinin “her yerde ortak aday çıkartma” gibi mümkün olmayan bir hedefe göre yorumlanması, “ilkelilik, tutarlılık” adına da yapılsa; sonuç, ortaklığın bozulmasına-daralmasına varmıştır. Oysa doğru olan ortak başarının mümkün olduğu yerleri esas alan bir yaklaşım ortaya çıkarmaktı.
Birliğin daralmasındaki asıl faktörleri kısaca söyleyebilir misiniz?
DTP, Kürt illerinde “ulusal demokratik” taleplerin ilk sıralarda olduğu program ve siyasetini ‘batı’da da öne sürdü ve her yerde DTP olarak seçime girmeyi ağırlıklı tutum olarak belirledi. Oysa program tartışmalarında da dile getirdiğimiz gibi, ‘batı’da aynı program temel alınamazdı. Halkın Haklarının kazanılması hedefli maddelerin ilk sıralarda yer aldığı, “ulusal demokratik” taleplerin bunların ardından geldiği bir siyaset ve program temel alınmalıydı. Bu temelde ortak başarının mümkün olduğu yerlerde ortak aday, olmadığı yerlerde ise herkesin kendi siyasetini izlediği bir taktik daha sorunsuz bir tablo ortaya çıkarabilirdi. Böylesi bir program aday gösterilmeyen yerlerde de ortak çalışma yapma olanağı sunabilirdi. Diğerlerinin programsızlığı, DTP’nin seçmen gücünü esas almakla sınırlı yaklaşımı ya da böyle ortak bir platformdan beklentinin belirsizliği sonucunda ayrılmalar ve daralmalar oldu.
Ortak başarının mümkün olduğu yerler derken neyi kastediyorsunuz?
Platformun bileşenlerinin hepsi aynı sonucu anlamlı veya başarılı bulmayabiliyor. Bunun yanında birçok yerde platform bileşenlerinin etkilediği kitleler farklı siyasal eğilimlere de sahipler. Mesela bir yerde DTP çatısı altında aday gösterilmediği takdirde DTP seçmeni AKP’ye yönelirken; kimi yerlerde ise uygun başka bir çatı yerine DTP çatısı altında seçime girildiğinde sol oylar CHP’ye gitmektedir. Bu durum da ortak başarıyı engelleyen bir sonuç ortaya çıkartmaktadır.
Ankara Büyükşehir Belediyesi seçimlerine dönük tutumunuz nedir?
Ankara’da Melih Gökçek karşıtı çok ciddi bir ilerici halk tepkisi söz konusudur. Bu tepkinin çeşitli nedenlerine burada girmeyeceğim. İ. Melih Gökçek’in ipliğinin pazara çıkışı sanıldığı gibi Kılıçdaroğlu ile TV düellosundan sonra olmadı. Halkevcilerin uzun yıllara yayılan mücadelesi ve özellikle barınma hakkı etrafında yürütülen mücadeleler esas belirleyen olmuştur. Yerel seçimlere giden süreçte, Karayalçın’ın, barınma hakkını ve Barınma Hakkı Meclislerinin inisiyatifini tanıyacağına dair taahhüdü ile Gökçek’in gönderilmesinin (Ankara’da AKP’nin kaybetmesinin) siyasal önemi birleşince arkadaşlarımız “Karayalçın’a oy verilebilir” tavrını açıkladılar. Burada ‘destek’ kavramının kullanılmaması özel bir tercihtir, çünkü Karayalçın’a destek çalışmaları yapılmamakta, ‘kim kazanırsa kazansın ancak halkın örgütlü gücüyle taleplerin elde edilebileceği’ bilinci halk içerisinde yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır.
Ankara’daki yerel seçim tutumunuza dair soldan çeşitli eleştiriler aldınız?
O eleştirilerin temelini, eleştirenlerin pozisyonunu almamamız oluşturuyor. Parti olup seçime girmemek... Kendisi Karayalçın’ı destekleyip halka hiçbir şey önermemek... Aday çıkartıp çalışmasını yapmamak ya da yapamamak... Sosyalist sol olarak ortak platform kurduktan sonra geri dönüp aynı yerden ayrı ayrı aday çıkartıp halk nezdinde zaten sola kırılmış güveni daha da sarsmak ve bunlara ‘ilkesel tutum’ vehmetmek…
Ankara’da, Dikmen’de, Mamak’ta, Devrimcilerin aldığı tutumu kendilerince yorumlamak kolaycılığına kaçmak yerine ne yapıldığını izlemek zahmetine katlansalardı eleştirilerinden daha iyi faydalanma olanağı elde ederdik. Kitlelere nasıl bir tutum önerdiğimizi ve nasıl bir amaç güttüğümüzü anlamak için “Barınma Hakkı Gazetesi”ne ve diğer bildirilerimize bir göz atılırsa ya da gerek kapalı salon toplantılarında gerekse de mitinglerde halkın tutumu izlenirse daha doğru sonuçlara varılacağına inanıyorum. Halka barınma hakkı talebi ve bu talep etrafında yürütülen mücadele üzerinden bir politika önerilmekte ve bu politikanın gerektirdiği bir tavır kavratılmaya çalışılmaktadır. Bu tavır da az önce ifade ettiğim “Hak mücadelelerinin güçlendirilmesi ve kısmi de olsa kazanımların elde edilmesi” yaklaşımının gereğidir.
Aksi durum, bir politika önermeyerek, sadece kendi taraftarlarına ‘daha önce bize oy verenlere ulaşın, tekrar oy vermeleri için ikna edin’ talimatını politika yerine ikame etmektir. Halka politika önermeyi sonuçsuz çaba olarak görüp, ‘kendi içine’ politika önererek sayısal artışı bir yöntem olarak görmenin çokça örnekte gördüğümüz sayısal güç olup siyasal güç olamama akıbetinden kurtulamayacağı ortadadır.
Halkevcilerin tutumuna dair kimi örnekler verebilir misiniz?
Yukarıda ifade etmeye çalıştığım yaklaşımlarımız temelinde birçok yerde, farklı biçimlerde seçime dönük çabalarımız var. Manisa’nın Akhisar ilçesinde EMEP, ÖDP ve Halkevleri’nin oluşturduğu Akhisar Halkçı Yerel Yönetim Platformu, Halkevci Mehmet Akif Aksezgin’i belediye başkan adayı olarak gösterdi. Hatay’ın Dursunlu Beldesi’nde arkadaşlarımızın da yer aldığı Dursunlu Halk Meclisi, Belediye Başkanı ve Meclis listesini ÖDP’den aday gösterdi. Rize’nin Pazar ilçesinde Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu deneyiminde ÖDP ile mücadele ortaklığının yarattığı güven sonucunda ortak belirlenen meclis listesi ve başkan adayı Yaşar Aydın ÖDP’den seçime girmektedir. Diğer yandan Mersin Büyükşehir ve ilçeleri ile Adana’nın Seyhan ilçesinde arkadaşlarımız DTP adaylarını desteklemeyi yeniden kardeşleşme siyasetinin geliştirilmesi açısından önemli görmektedir. İstanbul’da Akın Birdal’ın desteklenmesi solun birliğinin önemini vurgulamanın yanı sıra şovenizme karşı simgesel bir tutum almak açısından da önemsediğimiz bir tavırdır. Hopa’da parti içi çekişmelerin ve sorumsuzlukların ortağı olmak istemeyen Halkevleri, ortaklaştırma çabalarını kabul ettiremeyince ne eski ÖDP’li şimdiki bağımsız başkan adayını ne de ÖDP’nin şimdiki adayını desteklemektedir.
Halkevleri muhtarlıklar konusunda ne düşünüyor?
Muhtarlıkları en az belediyeler kadar önemli görüyoruz. Bütçesi olmaması nedeniyle anlamsız bulunmasını yanlış buluyoruz. Muhtarların bir bütçesinin olmayışı buraları büyük rantçıların ilgisinin dışına çıkartıyor. Bu nedenle muhtarlık seçimlerinde aday çıkartmayı veya halkçı adayları yani Halkın Muhtarlarını desteklemeyi çok önemli buluyoruz. Halkın Haklarının gasp edildiği neoliberal piyasalaştırma döneminde Halkın Muhtarlarını halkın hak mücadelesinin önderleri olarak görmek gerekir. Diğer taraftan mahalle halkının bu küçük ölçekte doğrudan siyasete müdahale deneyimi olması açısından ayrıca bir öneme sahiptir. Okmeydanı’nda birden fazla sol muhtar adayının çıkmasının Sarıgül’ün adamının muhtar olmasına yol açacağından dolayı Devrimciler, sol adaylar içinde önseçimi zorladılar ve 2200 mahallelinin katıldığı önseçimde Halkevci aday karşısında ÖDP’li aday kazandı. Bu sol içi ittifak, birlik, demokrasi açısından önemli bir deneyim oldu. Artvin Kemalpaşa’da geçen dönem Halkın Muhtarı olan Şenol Çelik yanına yeni Halkın Muhtarı adayları alarak yeniden aday oldu. İstanbul’un, Ankara’nın, Artvin’in, Bursa’nın birçok mahallesinde Halkın Muhtarları adaylıklarını koydular. Hedef “Halkın Hakları”nı savunan yüzlerce muhtarı bir araya getirmek ve halkın eğitim, sağlık, barınma, ulaşım… haklarını savunan bir hareket geliştirmektir. Her mahalleye sağlık ocağı, okulların elektrik, su, ısınma ihtiyaçlarının parasız karşılanması talepleri Halkın Muhtarlarının acil programını oluşturacaktır.
*Halkevleri Örgütlenme Sekreteri