Halkın Avukatı: Şiddete uğrayan sadece siz değilsiniz!

Sa, 08/03/2005 - 09:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Ülkemizde de aile içi şiddetten en çok etkilenen kadinlardır. Kadına yönelik şiddet ister kamusal, isterse özel yaşamda olsun kadinin fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik açıdan zarar görmesine ve acı çekmesine yol açan, kadının temel hak ve özgürlüklerini ve onurunu zedeleyen bir eylemdir. Aslında aile içi şiddet rakamlara yansıyandan çok daha fazladır. Şiddete uğrayanların ancak %20’si resmi makamlara başvurmaktadır. Bunun sebebi kadının ekonomik bakımdan güçsüz olması, cesaretinin olmaması veya şikayetinin ciddiye alınmayacağı korkusu ya da saldırganın cezalandırılmayacağı ve şiddetin tekrarlanacağı endişesidir.

Şiddet toplumun temeli olan ailenin, dolayısıyla giderek toplum yapısının bozulmasına neden olan bir olgudur. Erkeğin egemenliğini sağlamak, fiziksel güç kullanarak bunu kanıtlamak için başvurduğu bir yoldur. Şiddete maruz kalan kadınlar sadece ekonomik yönden zayıf ve eğitim seviyesi düşük kadınlar değildir. Ailesinin parçalanmasından korkan, kendisini çaresiz hisseden pek çok kadın bu gerçeği en yakınlarından bile gizlemektedir. Bu kabulleniş aile içi eşitsizliği de körüklemektedir.

Kadının şiddete karşı korunması için hukukumuzda özel bir yasa düzenlenmiştir. Yasanın adı hernekadar “ Ailenin Korunması” ise de esas olarak kadının ve çocukların şiddetten korunması amaçlanmıştır. Bu tasarıya göre aile içi şiddete maruz kalan eşin veya aile bireylerinden birinin ya da olaya tanık olan 3. bir kişinin ( herhangi bir kişi, aile içi şiddetin yaşandığını görmesi halinde, karakola veya jandarmaya ihbarda bulunabileceği gibi, 155-156 nolu telefonlara da ihbarda bulunabilir. Karakol bu ihbarı değerlendirerek olay mahalline gitmek, olaya el koymak ve gerekli tahkikatı yapmak zorundadır.) başvurusu veya Cumhuriyet Savcılığına bildirmesi üzerine, Aile Mahkemesi hakimi kendiliğinden kanunda yazılı tedbirlerden birine veya hepsine birden hükmeder.

Bu tedbirler:

Kusurlu eşin:   a)  şiddete veya korkuya yönelik davranışlarda bulunmaması,

b) Müşterek evden uzaklaştırılması, evin şiddete uğrayan eşe ve çocuklara tahsis edilmesi, şiddet uygulayan eşin eve yaklaşmaması,

c) Aile bireylerini iletişim vasıtalarıyla rahatsız etmemesi,

d) Varsa silah vb. araçlarını zabıtaya teslim etmesi,

e) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanmış olarak konuta gelmemesi,

Kusurlu Eş Bu Tedbirlere Uymazsa Ne Olur?

Kusurlu eşe bu tedbirlere uymazsa tutuklanacağı ihtar edilir. Hakim şiddete uğrayanın yaşam düzeyine uygun bir tedbir nafakasına da hükmeder. Savcılık kararın uygulanmasını zabıta ve gerektiğinde psikolog gibi uzman kişiler aracılığıyla izler. Kusurlu eş karara uymazsa polis mağdurun şikayetine gerek kalmaksızın durumu savcılığa bildirir.

Parası Olmayan Mağdur Kadın Ne Yapabilir?

Bu konudaki başvurular harca tabi değildir. Yani mağdur hiçbir para ödemeksizin şiddete uğradığını savcılığa bildirebilir. Ayrıca hakim, kadın ve çocukların yoksulluğa düşmelerini önlemek amacıyla nafakaya hükmedecek, kadın ve çocukların kadın koruma evlerinden birine yerleştirilmesine karar verebilecektir.

Bir dava açıyorum, senelerce sürüyor, diye düşünmemeli. Çünkü yeni düzenlemelerle daha fazla mağduriyeti önlemek için bu başvurular geciktirilmeksizin değerlendiriliyor. Ayrıca devlet, şiddet aile içinde veya dışında olsun sorumludur. Anayasada ailenin huzur ve refahını sağlamak devletin görevlerinden sayılmıştır.

Hangi Hallerde Doktor Raporu Almak Gerekir?

Şiddete uğrayan kişi, elle, yumrukla dövülmüşse veya herhangi bir aletle (bıçak, taş, sopa vs.) yaralanmışsa darp (yaralanma) izlerini ve iyileşme sürecini tespit için hükümet tabibinden veya Adli Tıp'tan rapor alacaktır. Doktor raporunda iyileşme süresi bir gün dahi olsa şiddete uğrayan kişinin şikayeti üzerine karakol dosyayı bağlı bulunduğu Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderecek, savcılık da Sulh Hukuk Hakimliği'nin Koruma Kararı vermesi için talepte bulunacaktır. (Dava açacaktır)

Bazı hallerde şiddet sözel olabilir. Aile bireyi manevi tacize uğrayabilir. Birey tehdit altında kalabilir. Bu hallerde doktor raporu alınmasına gerek yoktur. Karakol veya jandarma şikayet ihbarını öğrenir öğrenmez gerekli işlemleri yapmak, dosyayı süratle savcılığa ulaştırmakla yükümlüdürler. Savcılık da işin özelliğine göre, Sulh Ceza Mahkemesi'nde ceza davasını ve Sulh Hukuk Mahkemesi'nde de Koruma Kararı davasını açmak zorundadır.

Aile İçi Tecavüz Olur Mu?

Evli kadının kocasının malı değildir. Kendi bedeni üzerinde hiç kimse karar veremez. Kocanın cinsel ilişki için karısını zorlaması, bunun için baskı yapıp güç kullanması da  tecavüzdür. Kadın “kocasının dışarıya gitmesini engellemek” için de olsa kocası istediği zaman onunla cinsel ilişkiye girmek zorunda değildir. Böyle bir olaya maruz kalan kadın da haklarını arayabilir. Bu davalar kamuya açık değildir. Gizli yapılır.

İşyerinde Şiddete Uğrayan Kadının Hakları Nelerdir?

AB’ye uyum açısından İş Kanunu’nda yapılan değişiklikle, İş K. 24. maddesinde “iş yerinde cinsel tacizin” işçinin iş sözleşmesini derhal fesih edebilmesi için haklı neden oluşturduğu kabul edilmiştir. Bu maddeye göre:

İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı

MADDE 24.- Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:

II. Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:

b) İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa.

d) İşçinin diğer bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize uğraması ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen gerekli önlemler alınmazsa.

Şiddete uğrayan yalnız siz değildiniz! Bu kaderiniz de değil ! Yeter ki sizi çevreleyen çemberden çıkıp haklarınızı arayın!