Eğitim Hakkı Anasayfa

Halkın muhtarları var!

Oya Ersoy | Çar, 18/02/2009 - 02:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Muhtar: 1. Özerk 2. Köy veya mahallenin yasalarla belirtilmiş işlerini yürütmek için o köy veya mahallede oturanların seçtikleri kimse.

Muhtarlar, halkın gözünde çoğu zaman angarya işlerle uğraşan kimseler durumundadır. Ya ikametgâh senedi ya da kimlik sureti almak için ziyaret ederiz onları. Ara sıra da icra memuruna refakat ederken karşımıza çıkarlar. Polis operasyonlarında yol gösterici de olurlar, tespit tutanaklarını imzaladıkları da olur. Hafızalarımızdan silemeyiz, Kızıldere’de Onlar’a ihanet eden muhtar imgesini.

Muhtarları, yerel yönetim seçimlerinde halk seçer ama asıl olarak İçişleri Bakanlığı’na bağlıdırlar. TDK sözlüğünde ilk anlamı “özerk” olarak verilmiş olmasına rağmen, yasalarla belirtilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdürler. Bu yüzden de onları kendi temsilcimiz olarak görmekten çok, devletin memuru gibi görürüz. Ama yine de bizden biridirler, tanıdıktırlar. Çoğu zaman saygı görürler, genellikle zararsızdırlar, aynı kişinin üç dört dönem seçildiği bile olur. Yaşını başını almış olmaları şarttır. İkametgâh senetlerinden aldıkları payın dışında emlakçılık, çerçilik gibi ek işler yapmalarına pek karışmayız. İşlerine karışmaz, ara sıra kaymakamla yaptıkları toplantılarla ilgilenmeyiz.

Ancak bu durumu değiştirme zamanı çoktan geldi…

Bizler, Halkevciler olarak uzunca bir süredir kentlerin mahallelerinde sosyal-kültürel-siyasal faaliyetler yürütüyoruz. Kentin mahallelerinde çalışıp, meydanlarında gösteriler düzenliyoruz. En belirgin özelliklerimiz; kararlılığımız, istikrarımız ve inadımız. Elbette bu kadarla sınırlı değil. Egemenlerin yeni dönem politikalarında en belirgin saldırı alanını oluşturan kamusal haklarımızı savunmak için sürdürdüğümüz planlı mücadele, bizim politik çizgimizin ana belirleyeni. Bu mücadelede kullandığımız araçlar ise geleneksel sol zihniyetin tüm ezberini bozacak cinsten. Ne yasal partiyiz ne de fonlanan güdümlülerdeniz. Devletin partisi tarafından kurulan ama yine devlet tarafından kapatılan Halkevleri’nde çalışıyoruz. Kamu yararına dernek statüsünde bulunan ama devletten tek bir yarar sağlamayan kurumuz. AKP bu statümüzü, CHP adımızı çalmaya çalışıyor. Ama biz biliyoruz ki araç, mücadeleyi değil; mücadele, aracı belirler. Muhtarlıklara da benzer bir anlayışla bakıyoruz. Muhtarsız da yaparız, muhtarla daha iyi yaparız…

HALKIN HAKLARI MÜCADELESİNDE MUHTARLAR

HALKIN HAKLARI VAR!

Barınma hakkı

Her yerde bizlere “kentsel dönüşüm projeleri”ni dayatıyorlar. Kime sormuşlar bu projeleri yaparken? Kimin ihtiyacına göre belirlemişler? Bizim ihtiyacımızı bizden daha iyi kim bilebilir? Sanki bizler yolu bozuk, suyu kesik, altyapısı eksik, trafiği rezalet yerlerde yaşamaktan keyif alıyoruz. Ama onlar patronlara ofis, rantiyelere villa yapmak için evlerimizi yıkmak istiyorlar. Biz de insanca yaşayabileceğimiz bir kent istiyoruz ve yeni projeler yapılırken söz hakkı, karar hakkı istiyoruz. Muhtarlıklar bu amaçla oluşturulmuş temsil mekanizmalarından birisi haline getirilebilir.

Sağlık hakkı

“Her şeyin başı sağlık” demiyor bizi yönetenler. “Her şeyin başı para” diyorlar. Üstelik çoğumuzu da ikna ettiler; “Parasız sağlık hizmeti olmaz” diye. Oysa biz sağlığın bir hak olduğunu söylüyor ve nitelikli, ücretsiz sağlık hizmetinin ülkenin her yerinde yaygınlaştırılması için mücadele ediyoruz. Her mahalleye bir sağlık ocağı yapılmalı, devlet hastaneleri yaygınlaştırılmalıdır.

Eğitim Hakkı

Eğitimcileri tahsildar, öğrencileri müşteri haline getiren, velileri seçeneksiz bırakan bu eğitim sistemi kabul edilemez. Mahalle muhtarı parasız eğitim hakkı mücadelesinin önderi olmalı, eğitimin yaygınlaştırılması (okul öncesi eğitim, her mahalleye lise, okuma yazma kursu vb.) için çalışmalar yürütülmesine öncülük etmelidir. Mahalle okullarındaki eğitimcilerin mahallede yaşayanlarla da ilişki geliştirmeleri sağlanmalı, okullar aynı zamanda sosyal paylaşım alanlarına dönüştürülmelidir.

Su hakkı

Suyun büyük tekeller tarafından ambalajlanarak satılmasının en büyük sorumlusu belediyelerdir. Çünkü belediyeler, asli görevlerinden birini, sağlıklı içme suyunu evlere ulaştırma görevini yerine getirmiyor. Şehrin su şebekesini yenilemiyor, temiz su kaynakları yaratmıyor. Hem şirketlerin içme suyunu fahiş fiyatla satmasına olanak tanıyor, hem de içilemeyecek suyu bizlere satarak kat be kat kar ediyor. Şimdi daha da insafsızlaşarak ön ödemeli sayaçlar takmaya başladılar. Diğer yandan da tüm toplumun ortak mülkiyeti olan su kaynaklarını (akarsu, dereler, göller ve barajlar) sermayeye devretmek için planlar yapıyorlar.

Yaşanabilir çevre hakkı

Yüzme havuzlu, saunalı, yeraltı otoparklı, palmiyeli bir mahalle değil temel isteğimiz (olsa fena da olmaz); çocuklarımız için oyun alanları, yaşlılarımız için sağlıklı mekanlar, engellilerimiz için kolaylaştırırcı düzenlemeler istiyoruz. Ömür tüketen trafikten kurtulmak, rahat yürünen kaldırımlar istiyoruz. Muhtarlıkların, bu yerel sorunların çözüme kavuşturulması için çok önemli görevler üstlenebileceğini de biliyoruz.

Ulaşım hakkı

Bizim olanı bize sattıklarının en açık örneği toplu taşıma araçları. Bizden topladıkları vergilerle satın aldıkları araçlarla bizi taşıyorlar ve yine kat be kat para istiyorlar. Belediye çalışanları ile polislerin bedava bindiği araçlara biz niye ücretsiz binemiyoruz?

KADINLAR EN ÖN SAFLARA

Mahalle benim yaşam alanım

Bizim hayatımız mahallede geçiyor, bazen günlerce mahalleden dışarı adım bile atamıyoruz. Ancak mahallede ne fikrimiz soruluyor, ne de bizim için bir şeyler yapılıyor. Oysa mahallede en çok vakit geçiren ve yaşayan, mahallelerimizin gerçek sahibi biz kadınlarız.

Çocuklarımız için kreş, kendimiz için sosyal ortamlar istiyoruz. Becerilerimizi geliştirmek, kentin sokaklarında özgürce dolaşmak istiyoruz. Söz hakkı yetmez, kararlara ve iktidara ortak olmak istiyoruz.

HALKIN DAYANIŞMASINDA MUHTARLAR

Sorunlar paylaştıkça azalır, sevinçler paylaştıkça artar!

Bizleri “insan” değil sadece bir “müşteri” ya da “düşkün” olarak görüyorlar. Paramız yoksa en temel insani ihtiyaçlarımızı “sadaka gibi dağıtıp” “bahşederek” kendilerine bağımlı hale getirmek istiyorlar.  

Oysa bizler, aynı mahallede yoksulluğu paylaştığımız tüm komşularımızla insanca bir yaşam için el ele vermeli, sorunlarımızı paylaşıp dayanışmamızı güçlendirirken en temel insani haklarımız için mücadelemizi büyütmeliyiz.

Biliyoruz ki, tarikat, cemaat ve sadaka ağları karşısında halkın kolektif ve örgütlü gücü insanca bir yaşam için haklarımızı alabilir; dostluğun, kardeşliğin ve dayanışmanın mahallesini yaratabilir.

HALKIN SOSYAL VE KÜLTÜREL ÜRETİMİNDE MUHTARLAR

Kültürler birleşsin de bir gör

Otuz kırk yıldır mahallerimizde farklı dillerden, dinlerden, mezheplerden, farklı kültürlerden gelen insanlar olarak birlikte yaşıyoruz. Ancak kültürlerimizi geliştirebileceğimiz, paylaşabileceğimiz, birlikte üretebileceğimiz olanaklardan yoksunuz.

Mahallelerimizde kültür merkezlerinin kurulması, çeşitli kurs faaliyetlerinin başlatılması, şehirdeki kültürel etkinliklere mahallenin katılımının sağlanmasını istiyoruz. Şiddetin ve savaşın değil, barışın ve kardeşliğin mahallesini istiyoruz.

HALKIN KENDİ KENDİNİ YÖNETMESİNDE MUHTARLAR

Halk için, halkla birlikte

Demokrasi diye dört yılda bir önümüze seçim sandıkları koyuyorlar. Seçimden seçime akıllarına gelen sorunlarımıza dair vaatlerde bulunup seçimin ertesi günü söylediklerinin hepsini unutuyorlar.

Bizler, dört yılda bir önümüze konan seçim sandığı demokrasisini değil her gün yaşamımız ile ilgili her konuda söz ve karar hakkımızı kullanacağımız “doğrudan demokrasi”nin yaşama geçirilmesini savunuyoruz. Seçmen değil iktidar olmak istiyoruz.

Doğrudan demokrasinin bir şartı olarak, seçtiklerimizi denetlemek ve istediğimiz takdirde, (görev süresi dolmasa bile) geri çağırabilmek istiyoruz.

Muhtarlarımızın düzenli aralıklarla, mahalle halkıyla toplantılar yapmasını, bu toplantıların “Mahalle Meclisi”ne dönüşmesini amaçlıyoruz. Bizim muhtarımız; “Halkın Muhtarı”, bu toplantılarda alınan kararları uygulamakla yükümlüdür.

Çünkü Halkın Muhtarı, asıl olarak kendisini devlete karşı değil halka karşı sorumlu sayar. Kendisini seçen halkın hakları için mücadele etmek, kararlarını uygulamak ve halka karşı sürekli hesap vermek zorunda olduğunun bilincindedir.

*Halkevleri Genel Sekreteri


Halkevleri Genel Merkezi
Konur Sokak No:8/9 Kızılay, Ankara
Telefon: 312-4192717 Faks: 312-4193207 Eposta: [email protected]
Bağışlarınız için; İş Bankası (Ankara) Meşrutiyet Şubesi 785989 nolu hesap