Hatay Halkevleri; Hatay, İskenderun, Adana ve Mersin Şubeleri'nin 10 - 11 Ocak 2005 tarihlerinde düzenledikleri Ankara görüşmelerini anlatan bir basın açıklaması yaptı.
Irak Mağduru işçi ve ailelerinin de bulunduğu açıklamada konuşan Hatay Şube Sekreteri Eylem Mansuroğlu “Yanı başımızda sürdürülen işgalin en vahim sonuçlarını çekmek zorunda kalan halkımız AKP mağdurudur. Yoksulluğu birer rant haline çeviren sermayedarlar Irak'ta yaşanan ölümleri olağan bir vaka olarak görmektedir. Büyük bir rahatlıkla "Olur böyle şeyler. Ölenlere Allah rahmet eylesin. Bizlerin oralardan çekilmemiz söz konusu değildir. Orası büyük bir pazardır ve bazen böyle tatsız vakalar yaşanabilir" diyebiliyor. Hemen arkasından da devlet büyüklerimiz her zaman ki azarlar tavırlarla "Kimse yanımıza anlaşmaları iptal edin diye gelmesin." diyerek kimi kollayıp kimleri kollamadığını açık bir şekilde sergileyebiliyor.
ABD'nin her şekilde mütefiki olduğunu ilan eden AKP Hükümeti halkımız tarafından 1 martta büyük bir heyezana uğratılmıştır. IRAK'a asker gönderemeyen AKP hükümeti çareyi lojistik destek vermekle açığını kapatmaya çalışıyor. Bu çaba sayesinde Irak'ta ABD'den sonra en fazla kaybı veren konuma gelmiştir." dedi.
Sözlerini;" Biz halkevciler; ABD'yle yapılan her türlü anlaşmanın iptal edilmesini, Irak'ta mağdur olan vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesini içeren taleplerle Ankara'da TBMM ile bir takım görüşmelerde bulunduk.Yapılan görüşmeler sonucunda alınan sözler bizlerin kararlı duruşlarıyla yaşam bulacaktır." diye bitiren Mansuroğlu, ulaşamadıkları ailelere seslenerek kurulan Irak Mağduru İşçi ve Aile Merkezi’ne davet etti.
Hatay Şube Sekreteri Eylem Mansuroğlu tarafından okunan basın açıklaması metni
Basına ve Kamuoyuna
Yaklaşık 2.5 aydır başta Antakya olmak üzere bölge Halkevleri ve Genel Merkezimiz bünyesinde başlatılan “Yaşamından ve Onurundan Vazgeçme! Irak’a Gitme!” kampanyasının şimdiye kadar ulaştığı durumu kamuoyuyla paylaşma ihtiyacı duyduk.
Bildiğiniz gibi yanı başımızda her geçen gün vahşice devam eden başını da ABD’nin çektiği bir emperyalist işgal söz konusudur. Büyük Orta Doğu Projesinin ilk aşaması olan Irak’ın İşgali; Demokrasi ve İnsan Hakları vurgularıyla yapılmaktadır. Saddam Hüseyin’in Irak halkına yaptığı zulmü, ülkesinde bulundurduğu kitle imha silahlarını bahane ederek başlattıkları işgal sonrası Irak’ta ne Kitle İmha Silahları bulunmuştur ne de Irak halkı Saddam Hüseyin döneminden daha iyi koşullarda yaşamaktadır. Bütün dünya halkı her geçen gün insanların tüylerini ürperttirecek işkence olaylarına tanık olmaktadır. Ama ne yazık ki işkencelere her geçen gün yenileri eklenmektedir.
Irak’ta başlatılan işgale ülkemizi de katmaya çalışan emperyalist güçler 1 Martta halkımızın savaş karşıtlığı kararlılığına takılmıştı. ABD’nin ve sermayenin her isteğini yerine getirmek için üstün caba sarf eden AKP hükümeti meclisten tezkereyi çıkaramamanın üzüntüsüyle müttefiklerine lojistik destek ve olanak sağlayarak gözlerine girmeye çalışmıştır. Ve ne yazık ki bu çaba sonucunda Irak’ta ABD’den sonra en fazla ölüm veren ülke konumuna gelmiştir.
Gerçekliğin bu kadar açık şekilde yaşandığı bir ortamda tepkisizliğin tarihsel bir suç olduğunu düşünen biz halkevciler insanlık dışı uygulamalara müdahale etme ihtiyacı hissettik. Antakya kentinde ikamet eden Irak mağduru işçi ve ailelerle ilişkiye girip yaşadıkları acıları paylaşıp yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi için Halkevlerinin sekretaryasını üstlendiği Irak Mağduru İşçi ve Aile Merkezi’ni kurduk. Merkezin hukuk işlemlerini takip edecek. Hukuk Komisyonu oluşturduk. Başta Çukurova bölgesi olmak üzere ülkemizin geneline nüfuz eden Halkevlerini bu merkezin birer şubesi haline getirdik. Ailelerle beraber yaptığımız basın açıklamasıyla bu işin takipçisi olacağımızı deklere ederken ülke genelinde ABD’yle yapılan anlaşmaların iptal edilmesi, mağdurların mağduriyetlerinin giderilmesi, Irak’tan getirilen savaş atıklarının ülkemizden derhal çıkarılması ibarelerini içeren dilekçe metinlerini imzaya açtık. Halkımızdan aldığımız yoğun ilgiyi içine sindirmeyen bir takım karanlık güçler açılan imza masasına satırlı sopalı saldırmış, güvenlik güçleri de saldırıya uğrayan halkevcileri göz altına almıştı. Yapılan saldırılara rağmen yılmadan usanmadan çalışmalarımıza devam eden biz halkevciler Adana’da bulunan İncirlik Üssü’nde hükümetin uyguladığı politikalardan derhal vazgeçmesini, ABD’yle yapılan sözleşmelerin iptal etmesini içeren Hatay, İskenderun, Adana ve Mersin Halkevlerinin katıldığı bir basın açıklaması düzenledik. Yine bölge Halkevleriyle Ortadoğu Uzmanı Faik Bulut’la ABD’nin Ortadoğu’da ki emelleri ve Irak’ta ki direniş hakkında kamuoyunu bilgilendirecek paneller düzenledik. Irak’ta ailelerini evlerini ülkelerini kaybeden Irak’lı çocuklara yalnız olmadıklarını hissettirecek kartpostallar gönderdik.
Son olarak Irak’ta hayatını kaybeden 100’e yakın vatandaşımızın temsilcisi olarak oluşturulan 15 kişilik aile ve işçi heyetiyle Ankara’da 2 günlük görüşmeler düzenledik.
10 Ocak Pazartesi günü Halkevleri Genel Merkezinde Aileleri kamuoyuyla tanıştıran basın toplantısı düzenledik. Saat 13 00 de başlayan açıklama özel röportajlarla beraber saat 18.00 e kadar sürdü. Açıklamadan sonra Genel Merkezimizin düzenlediği Dayanışma Yemeğine giden aileler çok sayıda Demokratik Kitle Örgütü Başkanları ve milletvekilleriyle dertleşti ve sorunlarına çözüm aradı. Yemekte bulunan kitle örgütlerinin konuyu kendi gündemlerine taşınması konusunda sözler aldık:
TTB’nin ailelere ve işçilere ücretsiz ve nitelikli sağlık verilmesi için çalışma yapma sözü, İnşaat Mühendisleri Odasının kirada bulunan ailelere konut hakkının verilmesi için çalışma yapma sözü, Eğitim Sen’in okuyan çocuklara parasız okuma hakkı için çalışma sözü, Çevre Mühendisleri Odasının İskenderun’da bulunan savaş atıklarının ülkemizden çıkarılması için çalışma sözü...Bunun yanında aydın ve sanatçıların da başlattığımız çalışmalara bizzat destek olacaklarına dair söz aldık.
11 Ocak Salı günkü programımızda ise meclis görüşmeleri vardı. İlk görüşmemiz Meclis Başkan Vekili Ali Dinçer’le oldu. Halkevleri Genel Başkanımız Abdullah Aydın’ın Irak’ta hayatını kaybeden işçilerin ailelerinin büyük acılar içinde olduklarını, hiçbir devlet yetkilisinin bırakın yardım etmeyi başsağlığı dileğinde bile bulunmadığını, ABD’ye yapılan lojistik desteğin hem Iraklı halka hem de ülkemizden çalışmak için giden vatandaşlarımıza zarar verdiğini bu yüzden derhal ABD’yle yapılan antlaşmaların iptal edilmesini, mağdur olan ailelerin ve işçilerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğini, bununda kanun hükmüne geçmesi gerektiğini bildirdikten sonra bölgede toplanan 20 bin dilekçe metinlerini meclis başkanvekiline verdi. Sayın Ali Dinçer’de ailelerin acısını yürekten paylaştığını, sabır ve başsağlığı dileğinde bulundu. Devletin görevinin sadece başsağlığı dilemek olmadığını, ailelere sahip çıkılması gerektiğini, bunun içinde ellerinden gelen her şeyi yapacağı sözünü verdi. Ardından CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç’la yaptığımız görüşmede CHP’nin bu olayın arkasını bırakmayacağını,vatandaşının güvenliğini sağlayamıyorsa bu devlet oralara göndermemesi gerektiğini söyleyen Koç sözlerini; Halkevlerinin başlattığı bu çalışmayı sonuna kadar desteklediğini söyleyerek bitirdi. CHP’nin grup toplantısında Deniz Baykal’la görüşmeye geçtiğimizde “Bu nasıl bir devlettir ki vatandaşının güvenliğini sağlayamaz.” sözleriyle bizleri karşılayan Baykal; hükümetin derhal bu konu hakkında somut adımlar atması gerektiğini, bu konuda üzerlerine düşen görevi en layığıyla yerine getireceklerini, bunun dışında da AKP hükümetini hiç rahat bırakmayacaklarını söyledi. Son olarak AKP Grup Başkanvekili Faruk Çelik’le görüşmelerimizi sürdürdük. Çelik, başta Halkevlerinin bu konuda başlattığı çalışmaları kutlayıp, hükümet olarak üzerlerine düşen görevi yerine getirecekleri sözünü verdi. Bu konu hakkında Dışişleri ile sürdürecekleri görüşmeler sonunda bir fon oluşturacaklarını, geride kalan işçi ve ailelere yardım edeceklerini söyledi. Talepler arasında bulunan ABD’yle yapılan antlaşmalar iptal edilsin ibaresine takılan Çelik; “Sonuçta Irak’ta büyük bir pazar var. Bunu görmemezlikten gelemezsin.” demesi üzerine Irak’ta oğlunu kaybeden bir anne “ne olur kapıları kapatın. Kimse oralara gitmesin. Daha başka ölümler yaşanmasın” dedi. Çelik’in basına dönüp “İşte anne yüreği. Ama bu noktalarda böyle hareket edemeyiz” demesi üzerine Başkanımız söze girip “ Aksine daha fazla ölümlerin yaşanmaması için anne yüreği ile bakmak gerekir” dedi.
Kısaca yukarıda özetlediğim gibi gelişen kampanya ; son olarak meclis ayağının oluşturulmasıyla başka bir yön kazanmıştır. Önümüzdeki dönemlerde Çukurova bölgesini kentimize çağırıp yapacağımız "Irak'a Gitme " mitingi bu işim başka bir çalışması olacaktır.Sürdürdüğümüz çalışma meclisten aldığımız sözlerin kanun hükmüne getirilene kadar devam edecektir. Bütün dost kurumları başlattığımız çalışmaya destek vermelerini bekliyoruz.
Hatay Halkevleri