Haydi kızlar yürüyüşe!

Halkevci Kadınlar | Cu, 31/10/2008 - 02:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

2 Kasım günü çok büyük bir  yürüyüş kolu kurulacak Ankara sokaklarında. Söyleyecek sözü olanlar, yetti canımıza diyenler bu yürüyüşte buluşacak. İşçisinden memuruna, öğrencisinden emeklisine AKP’yle derdi olan AKP’ye diyeceği olan herkes orada olacak.

 

Bu eylemde iki çift söz söyleme hakkı biz kadınlara da düşer elbette. Ne de olsa her derdin sıkıntının ucu bize dokunur. Anamızı, babamızı, doktora biz götürürüz. Sağlık karnesi olmadığı için doktor peşinde biz dolaşır iki kutu ilacı bin bir eza ile biz yazdırırız. Çocukların okulundan para istenince okula biz gider parasızlığımızı biz anlatırız. Ya da çocuğumuz boynu bükük kalmasın diye toplaya çıkara para bulmak bizim derdimiz olur. Evdeki herkes utanır bakkala veresiye yazdırmaya, rıza minnet bir ekmek almak bize düşer. Belediyeden eve gelen yıkım kağıdının, değiştirilsin denen sayaç ihbarının peşine düşmek hep bizim işimiz olur. Geçim sıkıntısından kurtulalım diye üç kuruş için gün boyu çalışırız. Evde çalışırız; boncuk dikeriz, oya işleriz , Pazara da biz gideriz, odunu da biz kırarız; sobayı da biz kurarız İşyerinde her türlü kirli işi biz yaparız. Yıkarız, sileriz, süpürürüz.  Çok çalışsak da çoğunlukla erkeklerden az para kazanırız. Ama ne zaman patronun eli sıkışınca ilk önce bizi işten çıkartır.  Bu kadar sıkıntının üstesinden geliriz. Çocuklar doğurur onları büyütür “adam” ederiz. Üç tane daha doğursak onları yine biz adam ederiz!Her sıkıntıyı biz çeker yine de gık demeyiz.  Denir ki “taş olsa çatlar”, çatlamayız ama biz.

 

Çatlamayız ama biz adamı çok fena haklarız. Kendi kara adı “ak” olanları haklamak için şimdi birleşip yürümeyelim. Yürüyelim ki; evleri yıkılmasın diye direnen, mahallelerine gelen yıkımcılar önünde etten duvar ören  Müzeyyen’in, Sultan’ın, Fadime’nin yalnız olmadığını gösterelim. Susuz kaldığımız zaman ellerimizde bidonlarla yürüdüğümüz gibi yeniden yürüyelim. O gün Makbule çıkmıştı o koca tankerin üstüne avazı çıktığı kadar “su istiyorum!”diye bağırmıştı. Şimdi gelin hep birlikte çıkalım, avazımız çıktığı kadar “su istiyoruz!” diye bağıralım.. Hatice değil miydi elektriğini kesmeye gelenlere mutfaktaki bir avuç unu gösterip “bari bunu da alın, zaten bir o kaldı; hem aç bırakıyorsunuz hem karanlıkta bırakıyorsunuz diyerek bağırıp çağıran, adamların kafasını yaran. Hadi kızlar, Hatice’yi yalnız bırakmayalım: Var gücümüzle bağıralım: “Açız ama açıkta değiliz, kız kardeşlerimizle birlikte dimdik ayaktayız. Karanlıkta bırakıldık ama karanlık değiliz, apaçık alınlarımızla cümle karanlığa yeteriz!” Hastanede  karnen yok diye sana ilaç yazmayan doktora kafa tutan hemşire Elif’i hatırla. “Karnesi yok diye yok mu sayalım hastalarımızı doktor” diye soruşunu unutmamışsındır. O gün yoksulluğumuzun kavgasını birlikte verdik, şimdi bizi yoksul bırakanlara karşı onunla birlikte kavga edelim. İşsiz kalıp ücretli öğretmenliğe mahkum olan Emine çocuklarımız daha sıcak sınıflarda okusun diye tek başına çırpınmadı ya? Gencecik bir kız diye onu hafife alanlar nasıl da şaşırdı “öğrencilerimin parası olmadığı için üşümeye mahkum edemezsin diye” çıkıştığında. Biz velileri çağırdığında dökülüp gitmiştik hep birlikte okula. Paragöz müdüre o gün haddini bildirdik. Yine dökülelim yollara “biz geldik Emine hadi şimdi de duymasın Bakan sesimizi de görelim” demeye. Peki Şükran’a ne demeli yağmur demeden çamur demeden “insanca bir yaşam” isteyenleri buluşturmak için  sokak sokak dolaştı her birimizi bu eyleme çağırdı. Çağrısını karşılıksız bırakmayalım

 

 

 

Adana’dan Trabzon’dan, Bursa’dan, Samsun’dan, İstanbul’dan,  Kocaeli’nden çıkalım yola. Ocağın altını kapatalım. Şimdi biraz da biz konuşalım. Mesude bir günlüğüne çocukları babalarına bırakıp gelsin oraya. Evrim bebeğini kucaklayıp yürüsün. Ayşe o gün temizliğe girişmek için kolları sıvamasın, konu komşu kim varsa onları da alıp gelsin. Mehtap izin günüm diye düşünmesin bir gayret katılsın yürüyüş koluna. Gül o gün aldığı börek siparişlerini yetiştirmesin, meydana varmadan yürüyüş koluna yetişmeyi düşünsün. Sıla bir gün için ara versin ders çalışmaya. Sınava hazırlandığı için mahrum kaldığı sokakta binlerle beraber yürüsün. Hacer bugün işyerindekilere yemek yapmasın, kekini böreğini alsın eyleme gelsin. Gönül o gün iş aramasın, işsizlikten nasıl canı yanmış gelip hepimize anlatsın. Otobüste bir şarkı söylesin Ayşe içinde umut olsun hepimizin yüreğine yerleşsin. Yola çıktığımız tüm kentlerde namus cinayetine kurban gitmiş Güldünya, Şemse, Kadriye bize el sallasın, Pippa baca uğurlasın bizi. Benim için de yürün kızlar bugün desin. Kendileri yanımızda olmasa da anıları yüreğimizde, aklımızda onlarda adımlasınlar Üzmez’i aklayanlar inadına Ankara sokaklarını.

 

Dizildi mi turunculu mavili yürüyüş kolu, dönüp bakacağız ki tüm kız kardeşlerimiz orada. Ne çok özlemişiz birbirimizi, hiç tanımasak da hep aynı şeyleri istemişiz. Aynı zorlukları çekip aynı kavgaları vermişiz. Şimdi  madem, herkes haklar için yürüyor Ankara’ya, elbet biz de yürüyeceğiz haklarımız için. Açılsın yollar, hak nasılı alınırmış görsün Ankara! Görsün suskun kadınları. Görsün nasıl gür çıkarmış sesimiz.

 

Madem ki iş başa düştü, görsünler bakalım hak nasıl alınır, Tayyip nasıl haklanır!

Haklevci Kadınlar