11. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali İstanbul Açılış Gecesi’ne barış akademisyenlerinden, Can Dündar’a, Rainbow Colective’den Kameralı Çocuk’a, Füsun Demirel’den Boğaziçi Folklor Kulübü’ne pek çok katılımcı renk verdi
Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’nin İstanbul’daki açılış gecesi 2 Mayıs’ta Şişli Kent Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Geceye, tutuklanan 4 Barış Akademisyeni ve danslarla, orkestrasıyla, şarkılarıyla Boğaziçi Folklor Kulübü damga vurdu. Her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs eylemleri karelerinden oluşturulan kısa festival filminde en çok Taksim eylemleri alkış aldı. Soluk filminin gösterimi ile gece sona erdi.
Festivalin açılış gecesini Oyuncu Sevinç Erbulak sundu. Erbulak, sahneye ilk olarak festivalin 11 senedir gönüllüsü olan, çeviri ekibindeki ve tutuklanan Barış Akademisyenlerinden Meral Camcı’yı davet etti. Camcı, “Hem festival ekibinden biri olarak hem barış akademisyenlerinden biri olarak burada olmak onurdur.” diye konuştu. Camcı, tutuklanan akademisyenler Esra Mungan, Muzaffer Kaya, Kıvanç Ersoy’u da sahneye davet etti. Her birine festival hediyelerini bizzat festival gönüllüsü Camcı’nın verdiği gecede Mungan, “Her şeye rağmen mücadele edenler sayesinde çok ümitliyim. Biz başaracağız.” diye konuştu. Ersoy, barış mücadelesinin işçi sınıfı mücadelesinden ayrı düşünülemeyeceğini belirttiği konuşmasında, “Barış kazanacak” dedi. Kaya ise en son bu salonda 10 Şubat’ta Barış İçin Herkes etkinliğinde bir araya geldiklerini hatırlatarak, aradan geçen zamana göre bugün çok daha güçlü olduklarını gördüğünü söyledi. Kaya, “Mücadeleyi hep birlikte büyüteceğiz. Barış hemen şimdi” diyerek konuşmasına son verdi. Meral Camcı, “Biz dörtten fazlayız. 4’ümüz yalnızca temsilciyiz” diyerek salonda bulunan diğer Barış Akademisyenlerini de sahneye davet etti. Akademisyenler hep birlikte salonu selamladı.
Gecede Seslendirme Sanatçıları Meslek Birliği’nden Sertaç Canpolat da bir konuşma yaptı. 11 yıl önce festival gazetesinde meslek birliği altında örgütlenmeye çağırdıklarını hatırlatan Canpolat dün 10. kuruluş yıldönümleri olduğunu belirtti. Canpolat örgütlerinin kuruluş yıldönümlerinin 1 Mayıs 2006 olduğunu söyledi.
İngiltere’den İşçi Filmleri Festivali için Türkiye’ye gelen Rainbow Coletive’den Hannah ve Richard York da salonu selamladı. Belgeselleri dünyayı değiştirmenin bir yolu olarak gördüklerini belirten grup üyeleri, son yıllarda yaptıkları belgesellerin İFF’de gösterilmesi ile Bangladeş’te büyüyen hareketi Türkiye’deki izleyicilerin de takip etmekte olduğunu belirttiler. Bu sene Udita isimli filmlerinin gösterileceğini duyuran ekip, belgeselleri ile sahip oldukları bilgileri, sahip olmayanlarla paylaşmak için film yapmaya devam edeceklerini söyledi ve seneye de görüşmek istediklerini ifade etti.
Can Dündar da İşçi Filmleri Festivali açılış gecesindeydi. Charlie Chaplin’in Büyük Diktatör filmindeki meşhur tiradın gösterilmesinin ardından sahneye çıkan Dündar’ın ilk sözü “Darısı bizim diktatörün başına” oldu. “Uzun, kısa, büyük, küçük farketmeden tüm diktatörlere karşıyız” diyen Dündar, akademisyenlerin iyimserliğini paylaştığını belirtti. Dündar tutuklu 33 meslektaşı adına orada olduğunun altını çizerek “Direne direne kazanacağız” dedi.
Sahneye davet edilen Sendika.Org’un bölge muhabiri Murat Bay da konuşmasında Sur’da yaşadığı bir anısını paylaştı: “Haber takibi yaparken 3-4 yaşlarında bir çocuk gördüm. Bana ‘O tarafa gitme keskin nişancılar var’ dedi. Çikolata isteyip istemediğini sordum. ‘Hayır abi biz yalnızca barış istiyoruz’ dedi.” Enkazların içinde, evlatlarının mezarı başında barış istediklerini ileten Bay, bunun sorumluluğu ve ağırlığını sizlere emanet olarak getirdiğini söyleyerek, “Bu ağırlığı hep birlikte kaldıralım” dedi. Konuşmasına “Biji aşiti” sloganı ile son verdi.
“Kameralı Çocuk” diye bilinen Civan da sahneye çıkanlar arasındaydı. Suriye’de savaş olduğu için Türkiye’ye geldiğini anlatan Kameralı Çocuk, “Türkiye’de savaş yok veya Türkiye’de savaş var” diyerek espri yaptı. Anne babasının çalışıp para kazanması için ısrar etmesine rağmen neden sinemayı seçtiğini anlatan Kameralı Çocuk izleyenleri güldürdü.
Her sene bir sinema emekçisine plaket verilen festivalde bu yıl set amiri İbrahim Öner’e plaket verildi. Öner, tüm festival ekibine teşekkür etti. Öner’e plaketini oyuncu Füsun Demirel verdi. Demirel, plaketi “Siz çok daha fazlasını hak ediyorsunuz değerli kardeşim” diyerek sundu.
Füsun Demirel ayrıca dizideki işinden çıkarılmasına neden olan röportaj hakkında da konuşarak, “Kocaman kadına sordular, ‘Neyi oynamak içinizde kaldı?’ diye. Kocaman kadın, küçük bir kızken kurduğu hayali söyledi. Gerilla kız dedim sadece. Uzun yıllar önce tuttuğum günlüklerdeki gibi. Leyla Halid’i… Düşlerimizi, umudumuzu yok edemeyecekler” dedi.
Soluk filminin gösterilmesi ile son bulan gecede Boğaziçi Folklor Kulübü sahne aldı. Dansları, şarkıları, müzikleri ile tüm katılımcıları yerine çivileyen ekip, pek çok dilde şarkı söyledi, pek çok yörenin halk oyunlarını sergiledi.
Boğaziçi Folklor Kulübü adına yapılan konuşmada, tutuklanan gazeteciler, tutuklanan akademisyenleri görmekten duydukları memnuniyet dile getirildi ve öğrenci kulübü olarak tutuklu öğrenciler hatırlatıldı. Dinleti, kulübün Soma işçileri için besteledikleri şarkı ile sonlandırıldı.