Halkın Hakları Forumu yaklaşırken hazırlıklar sürüyor. Halkın Hakları Forumu’nun ikinci gününde toplanacak olan hak mücadelesi atölyeleri, tüm Türkiye’ye yayılan ön çalışmalarla foruma hazırlanıyor. 15 Ocak 2011 Cumartesi günü İstanbul Eğitim Hakkı Meclisi’nin gerçekleştirdiği ön forumda öğrenci, veli ve öğretmenler bir araya geldi.
İstanbul Eğitim Hakkı Meclisi dün saat 13.00’de İstanbul Tabip Odası’nda düzenlendi. Forumun ilk bölümünde eğitimde piyasalaştırma, güvencesizlik ve gericileştirme konularında sunumlar yapılırken ikinci bölüm mücadele deneyimlerinin paylaşılmasının ardından Halkın Hakları Forumu Eğitim Hakkı Atölyesi’nde sunulmak üzere sonuç bildirisinin kararlaştırılmasıyla sona erdi.
Forumun ilk bölümünün moderatörlüğünü Okmeydanı Halkevi üyesi ve öğrenci velisi Mehmet Demirtaş yaptı.
Eğitimin piyasalaştırılması
Eğitimin piyasalaştırılması konulu sunumu öğretmen Mustafa Bülbül yaptı. 80 sonrası eğitimde alanındaki neoliberal uygulamalarla eğitimin toplumsal değil kişisel faydası olduğu savıyla birlikte özelleştirme ve piyasaya açıldığını belirten Bülbül, 18. Milli Eğitim Şura kararlarına da değinerek alınan kararların AKP’nin eğitim alanına yönelik ideolojik hedefleri olarak okunması gerektiğini sözlerine ekledi.
Çağlayan Halkevi üyesi Avni Can Okur ise AKP ve sermaye işbirliğiyle hazırlanan ve meslek liselerinde yenilenme olarak sunulan “Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri” projesi üzerine bir sunum yaptı. Projenin üzerindeki “nitelikli insan yetiştirme” ve “işsizlikle mücadele” cilası kazındığında sermayenin asıl emellerinin görüleceğini ifade eden Okur, projenin sadece sermayenin ihtiyacı olan konularda bilgi sahibi olan ucuz işgücü, rekabetçi ve sınav merkezli eğitim, staj adı altında düşük ücretlerle sömürü ve eğitim emekçileri açısından güvencesizlik anlamına geldiğini anlattı.
Güvencesizlik ve eğitim hakkı mücadelelerinin kesişimi
Güvencesizlik başlığı altında konuşan öğretmen Volkan Aktepe, eğitim emekçilerinin güvencesizleştirilmesinin eğitim hakkı üzerindeki etkilerinden söz etti. Aktepe, okullarda para toplama uygulamalarının iş güvencesi olmayan öğretmenler üzerinden daha kolay hayata geçirildiğini ifade etti. Ücretli öğretmenlik uygulamasının süreklilik sağlanamamasından ötürü öğretmen-öğrenci ilişkisini kötü etkilediğine, güvencesizlik, düşük ücret ve hak gasplarının ise öğretmenin motivasyonunu kötü yönde etkilemesiyle birlikte eğitim faaliyetini sekteye uğrattığına değinen Aktepe, birçok alanda kesişen öğretmenlerin güvence mücadelesi ve öğrencilerin eğitim hakkı mücadelesinin ortak yürütülmesi gerektiğine vurgu yaptı.
“Eğitim Bir Sen’in yükselişi” başlıklı bir sunum yapan öğretmen Aziz Yılmaz, neoliberal gericiliğin sendikal alandaki yansımalarına değindi. Sistemin sendikalar alanı da dahil olmak üzere yandaş örgütlenmelerini oluşturduğunu ifade eden Yılmaz, Eğitim Bir Sen gibi gerici ve iktidar yandaşı sendikaların okullarda idareci konumundaki kadrolarının baskı ya da promosyonlarla örgütlenme faaliyeti yürüttüğünü belirterek bu sendikaların üye sayısının 2002 yılından bu yana sekiz katına ulaştığı bilgisini verdi. Yılmaz, gerici sendikaların güvencesiz öğretmenlerin ilerici bir sendikada örgütlenmelerinin yaratacağı tehlikenin de farkında olduğunu belirterek yandaş sendikaların güvencesizler alanında örgütlenmeye yöneldiğini de sözlerine ekledi.
Gerici müfredat
Okullardaki gerici müfredata dair söz alan Liseli Genç Umut üyesi Hasan Mert Kaynar, liselerde müfredatın muhataplarının fikri alınmaksızın yapboz misali değiştirildiğini ifade etti. Yaratılış teorisinden cinsiyet eşitsizliklerine kadar gerici müfredatın ilkokul kitaplarına bile girdiğini anımsatan Kaynar, müfredatın sürekli olarak gericileştiğini belirtti. Kaynar, okullarında gerici müfredata, baskılara, sınava endeksli sisteme ve paralılaştırma uygulamalarına karşı mücadelelerinin süreceğini vurguladı.
Öğretmen Özden Aras ise yaptığı sunumda müfredatın egemen ideolojinin akratılmasında bir araç olduğuna değindi. Aras, Okullarda güce itaatti, cinsiyetçiliği, ırkçılığı ve ayrımcılığı besleyen ve resim, seçili metin, mekan kurgusu, kurallar, sosyal etkinlikler ve panoların düzenlenmesine kadar varan ‘gizli müfredat’ uygulamalarının öğretmen-öğrenci hiyerarşisinin sağlanmasına, öğrencilerin okuldaki çalışmalara yabancılaşmasına ve öğrenciler arası rekabetin körüklenmesine hizmet ettiğini belirtti. Gizli müfredat uygulamasının öğrencilerin sosyo-ekonomik durumlarına göre de farklılık gösterdiğini ifade eden Aras, gecekondu mahallesinde yer alan bir okulda verilen gizli müfredatta sisteme itaat, geleneğe vurgu ve kurallara uyulması gerekliliği öne çıkarken kolejde okuyan öğrencilere ise yarışmacı, bilgilendirici ve çok yönlü bir eğitim verildiğine değindi. Aras, gizli müfredat uygulaması ile toplumsal eşitsizliklerin öğrenciler tarafından normal kabul edilmesini amaçladığını da belirtti.
Müfredatta evrim teorisi konulu sunumu ise Bilim ve Gelecek Dergisi Yayın Yönetmeni Ender Helvacıoğlu yaptı. Helvacıoğlu, okullardaki müfredatın ezelden beri sorunlu olduğunu, ancak özellikle son 10 yıldır AKP’nin gericileştirme eksenli yeniden biçimlendirme dalgasının müfredatla damgasını vurduğunu ifade etti. Bilimsel bir kuram olmayan, hatta aslında bir kuram bile olmayan ‘yaradılış kuramı’nın müfredata sokulmasının yanlışlığına değinen Helvacıoğlu, okul müfredatlarına ancak bilimsel kuramların girebileceğine, evrimin de biyolojinin temeli olduğuna ve tartışılan bir kuram değil bir olgu olarak kabul edildiğine vurgu yaptı.
Halkevci Kadınlar adına yapılan sunumda müfredattaki cinsiyetçi göndermeler hatırlatıldı. Sunumda yoksul ailelerde kadın emeğinin ev içinde yeniden dönüşebilme alternatifinden dolayı kadınların eğitim hakkına ulaşımının daha zor olduğuna, aynı zamanda kadınların okul aile birliği gibi yapılanmalar vasıtasıyla okullarda para toplamanın aracı haline getirildiğine de değinildi.
İlk bölümün son sunumu ise anadilde eğitim talebi konuluydu. Yasaklar sonucu Anadolu’nun diller mezarlığına dönüştüğü, otuzun üzerinde dilin bu coğrafyada yok olduğu ifade edilen sunumda bir dilin yaşaması için kuşaktan kuşağa aktarılması ve çocuklar dahil her yaş grubunda kullanılmasının zorunlu olduğu belirtildi.
Deneyim paylaşımı
Forumun ikinci bölümünün moderatörlüğünü ise öğretmen Hatice Allahverdi yaptı.
Forumun ikinci bölümünde ise eğitim hakkı üzerine deneyimler paylaşıldı. Yerine tutturulmamış bir vida yüzünden okulda meydana gelen bir kazada oğlunu kaybeden anne Nurdan Boz söz alarak ‘çocuklarımızı emanet edebileceğimiz, güvenli okullar istiyoruz’ talebiyle yürütülen kampanya hakkında bilgi verdi. Eğitim Sen İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı Nebahat Bükrek de söz alarak tarihi değeri ya da arazisinin rant değeri yüksek olan okulların AKP eliyle bir bir satıldığını ifade etti. Bükrek, okulların satılmasına karşı ‘Okuluma Dokunma İnisiyatifi’ çatısı altında mücadele ettiklerini belirterek çalışma hakkında bilgi verdi. Halkevleri Engelli Hakları Atölyesi adına söz alan Özgür Uğur da 6 Nokta Körler Derneği Rehabilitasyon Merkezi’nin ellerinden alınması ile başlayan engelli hakları mücadelesi hakkında bilgi verdi.
Forumda Okumuş İnsan Halkın Yanındadır kampanyası, Halkevleri yaz okulu projesi, Sarıyer’deki liseli öğrencilerin kantin boykotu, Kartal’da Dev Sağlık İş üyesi güvencesiz işçilerin çocuklarına güvencesiz öğretmenlerin ders vererek destek olması, Okmeydanı Fuat Soylu İlköğretim Okulu öğretmenlerinin para toplamayı reddederek Milli Eğitim Müdürlüğü’nün kapısına dayanması gibi pek çok konuda deneyimler paylaşıldı.
Forumun sonunda ise herkesin bulunduğu bölgelerde Eğitim Hakkı Meclislerini hayata geçirmesi, Türkiye genelindeki diğer Eğitim Hakkı Meclisleri ile iletişim ve koordineli çalışmanın sağlanması amaçlı bir bülten çıkarılması, ölen Efe Boz’un annesi Nurten Boz’un güvenli okullar talebiyle kendi imkanlarıyla yürüttüğü imza kampanyasını yaymak ve aktif katılım sağlamak, İstanbul’da yürütülen çeşitli eğitim hakkı mücadeleleri için bir adres haline gelmek ve 2011 yılında Eğitim Hakkı Mitingi’ni gerçekleştirmek kararları alındı.