İzmir’de kadınlar: ‘Devlet Şiddetine karşı #direnkadın’

Sa, 26/11/2013 - 15:59
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

İzmir’de kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nde sokağa çıktı

İzmir Kadın Platformu’nun çağrısıyla kadınlar, 25 Kasım (dün) saat: 19.00’da Alsancak Garı önünde buluşarak Bornova Sokağı ve Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nden geçerek Gazi Ortaokulu önüne yürüyüş yaptılar. Yoğun yağmur yağışına rağmen yüzlerce kadının katıldığı yürüyüş boyunca ‘AKP elini bedenimden çek’, ‘Öldürmeyeceğim ölmeyeceğim kimsenin namusu olmayacağım’, ‘bağır bağır herkes duysun devlet şiddeti son bulsun’, ‘Jin jiyan azadi’, ‘Kadın yaşam özgürlük’ sloganları atıldı.

31 Mayıs’tan bu yana sokakları hiç terk etmeyen ve barikatın en önünde kendi hayatına ve kendi bedenine sahip çıkan kadınlar, Tayyip Erdoğan’ın ve AKP’li bakanların söylemlerine, AKP’nin kadın düşmanı politikalarına, gözaltılara, taciz ve tecavüze karşı bu yıl ‘Devleti şiddetine karşı #direnkadın’ yazılı bir pankartla yürüdüler.

Gazi Ortaokulu önünde yapılan Kürtçe ve Türkçe okunan basın açıklamasını Sinem Atasoy yaptı. AKP eliyle  uygulanan neo liberal politikaların getirdiği yoksullaşmayla ve eşitsizliğin derinleşmesiyle özel ve kamusal alanda kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin arttığını, kanıksandığını ve meşrulaştırıldığını belirten Atasoy, ‘Bu meşrulaştırmanın diğer bir boyutunu da devlet, mayıs ayında başlayan Gezi direnişi sonrasında gözatına alınan /tutuklanan pek çok kadın arkadaşımıza kolluk kuvvetlerinin uyguladığı çıplak arama, tartaklama ve diğer kötü muamelerle gözler önüne sermiştir’ dedi. 

Burcu Koçlu ve Elif Kaya’ya yaşatılan, Şakran Cezaevi ve diğer tüm cezaevlerindeki kadın tutsakların devlet eliyle yaşadıkları şiddete karşı kadın dayanışmasının sesinin yükseltilmesi gerektiğini ifade eden Atasoy, Devletin kamu hizmeti vermesi gereken kolluk güçlerinin “erkek” gücünü kullanarak işkence ve kötü muamele ile kadınların onurunu kırmaya, mücadele etmeyi önlemeye ve düşünceleri ifadeyi engellemeye çalışması yanında topluma karşı da kadına yönelik şiddetin meşru, uygulanması gereken bir yöntem olduğunu ilan ettiğini ifade etti.

‘Bizlerin bedenlerimiz ve hayatlarımız için yüzyıllardır mücadele verdiğimizi unutuyorlar’

Tayyip Erdoğan’ın ‘kızlı erkekli evlerde kalıyorlar, o evlerde kimbilir neler oluyor’ ve Meclis başkan vekilinin ‘karma eğitim yanlıştır’ ifadesi ile bir kez daha erkek devlet, erkek hukuk, erkek adaletin yine iş başında olduğuna dikkat çeken Atasoy, ‘Bizlerin bedenlerimiz ve hayatlarımıza müdahale ettirmemek için yüz yıldır mücadele vermekte olduğumuzu da unutuluyorlar. Bizler ne hayatlarımızla ne de bedenlerimizle ilgili kürtaj hakkımız başta olmak üzere hiçbir hakkımızın geri alınmasını kabul etmeyeceğiz. Burada meydanlarda, alanlarda, sokaklardayız; gitmiyoruz’ AKP ile haklarımızı tartıştırmıyoruz’ dedi.

‘Savaş ve militariz kadına yönelik şiddeti her gün yeniden üretiyor’

Savaş ve militarizmin kadına yönelik şiddeti her gün yeniden ürettiğini ve savaşta en çok acıyı çekenin, göçe zorlananın, taciz ve tecavüzlere uğrayan, savaş ganimeti sayılan kadınlar olduğunu vurgulayan Atasoy, ‘Ülkemizde silahların susması ile barış umutlarının tekrardan yeşerdiği bu günlerde biz kadınlar olarak savaş istemediğimiz haykırıyoruz. Barış için bugüne kadar mücadele yürütmüş olan başta Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez'in katillerinin bulunması, faili meçhul cinayetlerin faillerinin ortaya çıkartılması ile cezaevlerinde başta hasta ve tedaviye ihtiyacı olan tüm tutsakların ailelerine kavuşmasına izin verilmesini talep ediyoruz’ dedi. 

Sinem Atasoy, ‘Erkek egemen kapitalist sistemin sürdürücüsü AKP iktidarı eliyle uygulanmakta olan tüm bu politikalar karşısında; kadına yönelik şiddete ve kadınların emekleri ve bedenleri üzerinden yürütülen  tüm bu sömürü mekanizmalarına son vermenin tek yolu mücadele etmekten geçmektedir, direniyoruz ve direnmeye devam edeceğiz’ diyerek basın açıklamasını sonlandırdı. 

Basın açıklaması sonrası Moraçalar, kadın şarkılarını kadınlar için seslendirdi.