Suriye’nin Rojava bölgesinde günlerdir süren çatışma ve katliamlara ilişkin Halkların Demokratik Partisi/HDK, Halkevleri, ÖDP, TKP bir basın toplantısı gerçekleştirdi
Basın toplantısına HDP/HDK adına Dilek Bakış ve Cahit Uğur, Halkevleri Ege Bölge Temsilcisi Didem Tosun, BDP İzmir İl başkanı Fuat Mikailoğlu, EMEP İzmir İl başkanı Cabbar Demirci, ÖDP İzmir il başkanı Yüksel Keleş ve TKP adına Erman Şencan katıldı.
Disk Genel İş İzmir İl binasında yapılan basın açıklamasını Didem Tosun yaptı. Suriye halkının 2 yıldır emperyalizmin ve Ortadoğunun bütün gerici-işbirlikçi devletlerinin desteklediği kanlı bir operasyona direndiğini ifade eden Tosun, ‘Türkiye’nin desteklediği ve El-Nusra gibi örgütlerin de içerisinde yer aldığı ÖSO, başta Aleviler ve Hristiyanlar olmak üzere Suriye halkına yönelik sayısız katliamda bulundu’ dedi.
Türkiye’de rahatça dolaşan, yaralandığında Türkiye’deki hastanelerde tedavi edilen ÖSO militanları sınırın bu tarafını da terörize etmekten geri durmadıklarını ifade eden Tosun, ‘Reyhanlı’da patlayan bombalar 45 insanın hayatına ve yüzlercesinin de yaralanmasına neden olduğunu belirtti.
Kürt halkının, Nusayrilerin Türkiye halklarının bu gerici, savaş yanlısı politikalara teslim olmayacağına dikkat çeken Tosun, ‘Yıllardır sürdürülen inkarcı politikalar ile Kürt ve Türk halkı arasındaki etnik yarılmayı derinleştirmiş şimdi de Suriye politikası ile Alevilere karşı düşmanca söylem ve politikalarla da mezhep yarılması derinleştirilmeye çalışılmaktadır; başta Kürt halkı olmak üzere gerek Rojava’da gerek Türkiye’de tek meşru otorite halkların kendi gücüne dayanan iradedir’ diyerek basın açıklamasını sonlandırdı.
Basın açıklamasının tam metni:
Suriye halkı yaklaşık 2 yıldır emperyalizmin ve Ortadoğunun bütün gerici-işbirlikçi devletlerinin desteklediği, kanlı bir operasyona karşı direniyor.
Bu süreçte AKP iktidarının Yeni Osmanlı hayallerini kabartan bu operasyonun, en önemli merkezi Türkiye oldu.
Türkiye'nin desteklediği ve El Nusra gibi örgütlerin de içerisinde yer aldığı ÖSO, başta Aleviler ve Hristiyanlar olmak üzere Suriye halkına yönelik sayısız katliamda bulundu.
Öte yandan Türkiye'de rahatça dolaşan, yaralandığında Türkiye'deki hastanelerde tedavi edilen ÖSO militanları sınırın bu tarafını terörize etmekten de geri durmadılar. Reyhanlı'da patlayan bombalar 45 insanımızın hayatına yüzlercesinin yaralanmasına mal olmuştur.
AKP iktidarı Suriye halkına karşı Suudi Arabistan, Katar gibi gerici devletlerle birlikte, eli kanlı çetelerin baş destekçisi olurken, aynı zamanda Türkiye bu operasyonun lojistik destek üssü haline de getirilmiştir. Sınırlardan silahlar, bombalar ve ÖSO militanlarının sevkiyatı AKP hükümetinin kontrolünde devam etmektedir.
El Kaideci çetelerin, ÖSO militanlarının ve ağır silahların rahatça girip çıkabildiği, İHH yardımları adı altında katillerin cirit attığı ve sınır güvenliğinin ortadan kalktığı Türkiye-Suriye sınırında son bir haftadır sınır yerleşimlerinde yaşayan Kürtlerin yardımlarının ise güvenlik gerekçesiyle Rojava'ya iletilmesine izin verilmiyor.
Rojava teslim olmayacak
Suriye halklarının direnişi karşısında özellikle Nisan ayından bu yana büyük kayıplar veren ve sürekli geri çekilen, Türkiye destekli çeteler, son iki haftadır, yaklaşık bir yıldır PYD-YPG güçlerinin kontrolü altında bulunan Rojava'ya saldırmaya başladılar. YPG ile girdiği çatışmalarda yenilgiye uğrayan şeriatçı çeteler Kürt yerleşimlerinde sivillere yönelik katliamlara başladılar. ÖSO'nun kontrolü altında bulunan yerleşimlerdeki camilerden “Kürtlerin malları, canları, kadınları helaldir” anonsları yapıldı. En son 5 Ağustos Pazartesi günü 150'si çocuk 450 sivil El Nusra tarafından katledildi.
Rojava'da Kürtler gerici çetelere karşı büyük bir varoluş mücadelesi sürdürmektedir. Suriye halklarının ve Rojava'da yaşayan Kürtlerin direnişi, Türkiye’nin başını çektiği gerici ülkelerin, Suriye'nin iç işlerine karışarak kurmaya çalıştıkları şeriatçı bir Suriye devletinin önündeki en büyük engeldir.
Rojava'daki direniş kazanacaktır. Çünkü Rojava direnişi sırtını emperyalist güçlere ve bölgesel dengeler üzerine kurulan kirli pazarlıklara yaslamamıştır. Rojava'daki direniş tek meşru güç olan halka dayanmaktadır.
Bu sebeple de, Rojava'daki gelişmeler Türkiye’nin Suriye politikasına çomak sokmuştur.
Hiç hesap etmedikleri bir durum şimdi karşılarındadır. Suriye’nin iç işlerine karışmak savaşı daha da büyütmek için bu kanlı güçlere verdiği desteği her geçen gün artırarak, Türkiye halklarını büyük bir ateşin içine atan AKP hükümetini uyarıyoruz.
Ne Kürt halkı ne Nusayriler ne de Türkiye halkları bu gerici, savaş yanlısı politikalara teslim olmayacaktır.
Yıllardır sürdürülen inkarcı politikalar Kürt ve Türk halkı arasındaki etnik yarılmayı derinleştirmiş, şimdi de Suriye politikası ile Alevilere karşı düşmanca söylem ve politikalarla da mezhep yarılması derinleştirilmeye çalıştırılmaktadır. Başta Kürt halkı olmak üzere gerek Rojava'da (Batı Kürdistan) gerek Türkiye'de tek meşru otorite halkların kendi gücüne dayanan iradedir. Halkların yaşam biçimlerine inanç özgürlüklerine karşı AKP hükümetinin tekçi, gerici, inkarcı politikalarına boyun eğmeyeceğiz.
İktidara geldiği günden itibaren ülke yönetiminde sürdürdüğü gerici, baskıcı ve yasakçı siyaset, ekonomide neo-liberal politikalar, dış siyasette ise sıfır sorun diyerek bütün komşuları ile sorunlu ilişkilerle bölgede savaş unsuru haline gelen AKP hükümeti için sonun başlangıcı gözükmektedir. Haziran Direnişi yıllardır giydirilmeye çalışılan deli gömleğinin bu halka giydirilemeyeceğini göstermiştir. AKP'ye karşı yükseltilen özgürlük ve demokrasi talepleri ile Kürt halkının talepleri iç içedir. Şimdi halkların özgürlük ve demokrasi, emekçilerin daha iyi bir yaşam talepleri Taksimde ortaya çıkan dayanışma ruhuyla büyümeye devam etmektedir.
Diren Rojava İzmir seninle"