Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta 100’den fazla kişinin yaşamını yitirmesine, 3000’den fazla kişinin de yaralanmasına yol açan patlama nedeniyle büyük üzüntü ve öfke içindeyiz.İlk raporlar, limandaki bir depoda altı yıldır tutulan 2 bin 750 ton amonyum nitratın infilak ettiği ve bu deponun yanında bir havai fişek deposunun da olduğu yönünde. Patlamanın, ülkenin can damarı sayılan Beyrut Limanı’nda gerçekleşmesinin, ekonomisi çökmüş olan Lübnan’ın daha da ağır sonuçlarla karşı karşıya kalmasına yol açacağı belirtiliyor. Ülkede derinleşen ekonomik krize karşı geçtiğimiz yıl 17 Ekim’den itibaren sokağa dökülen Lübnanlıların eylemleri, kısa sürede mezhepçi sistemi hedef alan bir halk isyanına dönüşmüş, halk, salgın günlerinde de “Açlıktan öleceğime koronavirüsten ölürüm” diyerek açlık ayaklanmaları başlatmıştı. Mezhepçi sistemin temsilcileri, bu büyük katliam sonrası birbirlerini suçlamaya başladı. Ancak biliyoruz ki “Sorumluların en ağır biçimde cezalandırılacağı”nı söyleyenler, bu katliamın asıl sorumlularıdır. Suçlu, Lübnan burjuvazisidir. Ortadoğu'yu savaş siyaseti ile cehenneme cevirenlerdir, halk demokrasisine değil mezhepçi sisteme yaslanarak kendi iktidarlarını sürdürenlerdir.Kayıp yakınları başta olmak üzere Lübnan halkına başsağlığı diliyor, enkaz altında kalanların sağ salim kurtulmasını diliyoruz. Kalbimiz Beyrut’la: Lübnan halkının yanındayız.