Nail Tursun son yolculuğuna uğurlandı

Sa, 02/07/2019 - 20:35
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Halkevleri GYK eski üyesi ve Ege Bölgesi eski temsilcisi Av. Nail Tursun, İzmir Halkevi önünde yapılan anmayla yoldaşları ve sevenlerince son yolculuğuna uğurlandı. Tursun, doğduğu köy Eğridere'de toprağa verildi

Halkevleri Genel Yönetim Kurulu eski üyesi  ve Ege Bölge eski temsilcisi Av. Nail Tursun, 30 Haziran’da kanser hastalığına yenik düşerek hayatını kaybetmişti. Tursun, İzmir Halkevi önünde yapılanma anmayla yoldaşları ve sevenleri tarafından son yolculuğuna uğurlandı. Cenaze törenine Halkevleri Eş Genel Başkanları Dilşat Aktaş ve Nuri Günay da katıldı.

“Hep doğru, devrimci bir insan olarak yaşadı”

İzmir Halkevi önünde yapılan anmanın ardından Tursun, Tire’de doğduğu köy olan Eğridere’de toprağa verildi. Tursun’un mücadele arkadaşlarından Ferda Koç, Tursun’un mezarı başında yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Sevgili arkadaşımızı, yoldaşımızı, dostumuzu köyünün toprağına, tabiata, kainata emanet etmek üzere geldik. Köyüme gelin dedi bize. Beni köyüme bırakırken yanımda olun dedi. Bu dağların arasındaki küçük köyden çıktı, bütün dünyanın sevgisini, bütün dünyanın acısını küçük yaşından hissedip bir büyük kavganın, bir büyük insanlık umudunun, bir büyük eşitlik düşünün, bir büyük özgürlük dünyasının parçası olmayı seçti. Çok kısa, çok anlamlı, çok güzel bir hayatın çok onurlu, çok sağlam, çok düzgün bir taşıyıcısı oldu.

Eğridere köyünden dosdoğru bir adam çıktı, dosdoğru bir insan çıktı. Eğridere köyünün insanları sizleri çok sevdi. Bütün köylüleri çok sevdi. Bütün emekçi insanları çok sevdi. Gençleri sevdi, ezilen herkesi çok sevdi. Hep onlarla birlikte olmak hep onları bir adım daha ileri taşımak için uğraştı. Eğridere köyünden çıkarken bir başka derede hayatını insanlara adayan, Kızıldere’de hayatını insanlığa adayan ve kanını döken Mahir Çayan’ın yoldaşı oldu. Eğridere köyünden çıktı, 70’li yıllar boyunca faşizme kafa tutan, faşizme karşı mücadele eden, kanını döken, canını veren, işkence tezgahlarında direnen, hapishanelerde yılların üstüne yılları sayan kardeşlerinin, yoldaşlarının acısını, onurunu, arzusunu, ümidini, dosdoğru taşıdı. Biz böyle bir hayatı burada kainata terk ediyoruz. Ama o bizi terk etmiyordu.Çok uzun süre hastalığıyla mücadele etti ve hastalığıyla mücadele ederken hiçbir gün bu ülkenin geleceği, bu ülkenin insanlarının geleceğini aklından çıkarmadı. Hep doğru, devrimci bir insan olarak yaşadı; hep sosyalist, eşitlikçi bir insan olarak yaşadı. Sosyalizme inandı, sosyalizmi arzuladı, sosyalizmi gerçekleştirmek için çok çaba gösterdi.

Eğer yaşayabilseydi herhalde yaşlılığında da bu hayalleri paylaşmak için başka yeni şeyler yapmayı hep kuruyor olurdu. Son günlerine kadar yapmakta olduğu işleri bütün arkadaşlarıyla, bütün insanlarla paylaşmanın yollarını aradığını söyleyip durdu. Nazım Hikmet’in dediği gibi “hiç ölmeyecekmiş gibi” yaşadı ve hep büyük bir mücadelenin parçası olarak bu dünyada kaldı. Son nefesine kadar. Keşke hepimiz de Nail gibi hayatımızın sonuna kadar düzgün kalmayı başarabilsek ama kalacağız. Çünkü bize o sorumluluğu yükledi. Nail sorumlu bir insandı. İnsanlığa karşı sorumlu bir insandı ve sorumluluk isteyen bir insandı. Sorumluluğumuzu da talep ederdi. Ona burada “Elveda kardeşim” derken sorumluluğumuzu omuzlayıp buradan ayrılacağız. Elveda kardeşim, elveda yoldaşım, elveda…