Çocukların öldüğü bir savaşın galibi kim olabilir ki!
Gözlerini hayata açmadan ölen Filistinli çocuklar gördük televizyon ekranlarında...
Kiminin yüreğini dağlattı, kiminin umurunda olmadı, bombalar altında ezilen bedenler...
İsrail askerlerinin Filistin üzerine yağmur gibi yağdırdığı füzelerden korkuyu ve ölümü gördü Filistin'in nam-ı diğer taş generalleri...
Direndiler küçücük elleriyle, attıkları taşlarla...
Savaşın silahı yoktu onlarda...
Sokaklarındaki taşlar dışında...
Hiç acımadan öldürüldüler annelerinin, babalarının kucaklarında...
Oysa her çocuk gibi onlara da bomba değil mama, şeker yemek yakışıyordu...
Ama bitmediler bunca yıldır...
İnadına yaşıyorlar bu hayatı...
Ve hiç umutsuzluğa düşmediler, düşürmediler kimseyi...
Çok şey değil, sadece çocuk olmak istiyorlardı...
Attıkları her taşın bir çocuğun geleceği olduğunun bilincindeler, çok uzak bir ülkede olsa dahi...
İstedikleri, bekledikleri tek şey umutlarına umut, dirençlerine destek, kollarına güç, seslerine ses...
Seslere kulak verenler kollarını sıvamışlardı, savaşa karşı...
Mahallelerden, sokaklardan Filistin ve Lübnanlı çocuklar için dayanışma sesleri yükseldi...
Bu ülkenin emekçileri bu sese kulak vererek, ellerinde yardım paketleri, yüreklerindeki umut ile dayanışmaya ortak oldular...
Mamalar ve yardım paketleri ilimizden yola çıktığında sokaklarda yaşasın Filistin sesleri yükseldi...
Elden ele tırlara taşınan yardım paketlerinin içinde neler yoktu ki...
Çocuklar için mama...
Hastalar için ilaç...
Açlığın azda olsa giderilmesi için kuru gıda...
Ve İstanbul'da yola çıkan yardım paketlerinin içinde iki koltuk değneyi...
Acının boyutlarının ne kadar can alıcı olduğunu gösteriyordu bu manzara...
Savaşın aldığı ayakların yerine kullanılacak bir çift değnek...
Ölüm her gün kapılarında bekliyor, Filistinlilerin ve Lübnanlıların...
Ölüm her gün kapımızda bekliyor...
Öldürmek kolay yaşatmak zor oysa, onlar yaşatıyor....
'Onlar öldürüyor biz yaşatacağız' sloganıyla yola çıkan Halkevciler yaşatmaya kararlılar...
Filistin'i, Lübnan'ı, Filistinli ve Lübnanlı çocukları...
Yaşanan tüm vahşetlere karşı inadına yaşayacak, Filistin ve Lübnanlı çocuklar...
İnadına yaşatılacaklar...
Ve onlar bilirler ölümden yeniden doğmayı, Anka kuşundan çok...
Çünkü onlar bu dünyada yaşayan bir halktırlar...
Yaşamı savunmanın onuru ile Filistin ve Lübnan halklarıyla dayanışmayı örenler, yaşatacak ve yeniden yaratacak dünyayı...
İnsanların-insanlığın içini sızlatan görüntülere ve trajediye karşı, bir yürek sesi yükseldi.
......................................................Yaşasın Filistin Filistin Yaşasın kampanyası bu yürek sesinin eylemliğe, dayanışmaya dönüşmesinin adı oldu.
Kocaeli Saraybahçe Halkevi Başkanı Metin Kaya, “Yaşasın Filistin Filistin Yaşasın' dayanışma kampanyasının Kocaeli ayağını anlatıyor.
Bu çalışma her gün televizyonda ölümünü izlediğimiz insanlara sadece bir yardım eli uzatmaktan başka, savaşsız bir dünya kurma inancının ürünü; çünkü savaşsız bir dünya kurmadıkça bütün ömrümüzü yardım toplayarak ta geçirsek orada kalıcı barış asla varolamaz. Evet, orada savaş var ve her gün çocuklar ölüyor görüyoruz, kadınlar tecavüze uğruyor tahmin edebiliyoruz, salgın hastalıklar kapıda, duyuyoruz. Böyle bir durumdayken oralar, biz üç maymunu oynayamazdık, oynatamazdık, evimizde oturup bomba atanlara küfür edip edip sonra da yatağımızda yatamazdık. Bizim bu savaş hakkında bildiklerimizi kamuoyuyla paylaşıp gerçekleri insanların gözüne sokmamız gerekiyordu, bizim oraya ilaç, mama, yiyecek yollayıp biraz olsun onların acılarını dindirmemiz onlara emperyalistlere Siyonistlere karşı mücadelelerinde dayanma azmi ve dünya halklarının umudunu yollamamız gerekiyordu, bizim bu kirli savaşa ortak olmamak için hiç kimseyi oradaki katliama, tecavüze ortak etmemek için çırpınmamız gerekiyordu, onu yaptık. Biz bu kampanyayı üç temel hedef üzerine oturttuk; savaş karşıtlığını bilince çıkartma, eylemini örgütleme ve mümkün olduğunca çok ve daha çok yardım toplama. Genel olarak tüm Türkiye'de özel olarak ta Kocaeli’nde bunu çok iyi bir biçemde başardığımızı düşünüyorum. Kocaeli’nde kampanya dahilinde Halkevlerinin bulunduğu bütün ilçelerde stantlar açıp avazımız çıktığı kadar ABD'yi, İsrail'i ve onların Türkiye'deki işbirlikçisi AKP'yi teşhir ettik. Stantlarımıza her yardım getirene tekrar ve tekrar savaşın çirkin yüzünü ve sessiz kalınmaması gerektiğini anlattık. İnsanımız zaten kampanyamıza gösterdiği ilgi ile hem bizim haklılığımızı kanıtladılar hem de öldüğü söylenen dayanışma kültürümüzün hala ne kadar diri olduğunu gösterdiler. Stantlar haricinde yapabildiğimiz her yerde dayanışma etkinlikleri yaptık. Etkinliklerimiz ücretsizdi. İnsanlar ellerinde yardım kolileri ile etkinliklerimize katıldılar. Belki hiçbir yerde yapılmayan şeyleri yaptık biz bu kampanya ile. İstanbul, Ankara da yaptığımız büyük konserlere insanlar bebek mamaları ile girdi. Kampanyamızın içine parayı sokmadık. Para alınmadan da yardımların toplanacağını herkese gösterdik. Çok insana ulaştık. Bugüne kadar hiç temas etmediğimiz insanlar bu kampanya üzerinden bizimle tanıştı biz onlarla tanıştık. Çok iyi, çok güzel, çok temiz ilişkiler kurduk. Bu bizim için çok önemli. Bu bizim gerçekten doğru şeyler söylediğimizin en önemli göstergesi. AKP asker gönderirken biz hem bunun oradaki katliama, tecavüze ortak olmak demek olduğunu anlatırken hem de tezkerenin çıkacağı gün Ankara sokaklarındaydık. Tezkere çıkana kadar tüm Türkiye'de Halkevciler bazen bir basın açıklamasında, bazen Kızılay meydanı'nda, bazen Başbakanlığın veya cumhurbaşkanlığı'nın demirlerinde. Savaşsız ve sömürüsüz bir dünyanın düşüyle ve iradesiyle başlattığımız bu kampanyamızın hedefine ulaştığını düşünüyoruz. Sıra topladığımız yardımları Gazze'ye göndermekte. Şu anda bir çok ilden gelen yardımlar Ankara Kızılay merkez deposu 23 numaralı ambarında toplanmakta. Kalan illerde yardımlarını ulaştırdıklarında umudumuz yol almaya devam edecek. Bu sefer umudumuz tam yol Gazze diyecek.