Seçimler ve Iraklı kürtler

Cu, 16/12/2005 - 02:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Irak’ta yapılan Parlamento seçimlerinde bu kez de Sünniler anahtar rolü oynayacak; Irak’ın nasıl bir yöne evrileceğini belirleyecekler.

Özellikle direnişin yoğun olduğu Irak’ın orta bölgelerindeki Sünnilerin sandık başına gitme oranı, ülkenin geleceğindeki şıkları da ortaya koyacak: istikrar, iç savaş, bölünme.

Çünkü bu kez 275 milletvekilli Irak Parlamentosu’nda, bir önceki seçimlerde çoğunluğu elde eden Şii Araplar ve Kürtler, yine çoğunluğu alacak olsalar da sandalye sayılarında ciddi bir kayba uğrayacaklar.

Bunun bir diğer nedeni ise seçim sistemindeki değişiklik. Daha önce ülke geneli tek bölge olarak kabul edilirken, şimdi 18 vilayette kullanılacak oylar sadece o vilayetlerde geçerli olacak. Yani, Basra’daki Iraklı bir Kürt’ün, Kerkük’teki bir Türkmen ya da Şii’nin oyu ülke genelini etkilemeyecek; sadece kendi vilayetinde geçerli olacak.

Şiilerin Birleşik Irak İttifakı Dawa Partisi, Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi ve Sadr gruplarını bir şemsiye altında toplarken, Kürt İttifakı’ındaki az sayıda liberal, sosyalist Türkmen’in yanında ana unsurlar, Kürdistan Demokratik Partisi ve Kürdistan Yurtseverler Birliği.

Ayrıca Irak Türkmen Cephesi, eski başbakan İyad Allavi’nin laik Şii, Sünnilerden oluşan listesi de var yarışta. Sünniler ise en önemli grup olan Irak İslam Partisi ile seçime giriyor. Her şeye rağmen en rahat gruplar Şiiler ve Kürtler.

IRAKLI KÜRTLER RAHAT

Özellikle Irak Kürt Bölgesi’nde farklı bir hava esiyor. Çünkü 4 yıl için seçilecek olan Parlamento’nun, yapılacak yeni yasalarla federalizmin altını daha kalın çizgilerle çizmesini bekliyorlar.

Onların beklentisi seçimlerden sonra federalizmin altının daha kalın çizgiyle çizilmesi ve petrol gelirlerinin nüfusa göre eşit bir şekilde dağıtılması. Bu beklenti Iraklı Kürtlerin umutlarını daha artırıyor. Hatta, Kürt bölgesinde çıkarılacak petrolün bir kısmı da kendi bölgelerinin bütçesine eklenecek.

İşte bu iştah kabartıcı durum karşısında, Iraklı Kürt liderler en fazla sayıda insanın sandığa gitmesi için çaba harcıyor. Ancak demokrasi sadece sözcüklerle hayata geçmiyor. İddia edilen demokrasiyi kendi yöntemlerinden talep edenlerin hoşnutsuzluğu söz konusu; ki bu durum 2 ay önce gerçekleşen referanduma da yansıdı. Katılım yüzde 25’ler civarında kaldı.

‘BAĞIMSIZLIK ADIMI DEĞİL’

1991’den bu yana fiili olarak özerk bir yapıda yönetilen bölge, sanki Irak’ın geri kalan bölümünden daha bağımsız gibi davranıyor. Kürt liderlere göre bu ‘bağımsızlık’ anlamına gelmiyor. Çünkü birçok kişiye bu fikir cazip gelse bile, düş ve düşüncenin ötesine geçemeyeceği iddia ediliyor.

Yani bu seçim, bazılarının söylediği gibi “bağımsızlığa giden yolda atılan bir adım” değil, çoğunluğun ve Kürt liderlerin iddia ettiği gibi “federalizmin” tasdik edilmesi anlamına geliyor. KYB lideri ve Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani şunu da ekliyor: “Toplumun yapısı bağımsızlığa uygun değil.”

Ama bazı görüntülere de anlam verilemiyor. Mesut Barzani’nin bölgesinde, onların deyimi ile Kürdistan bayrağı dalgalanırken sanki yasaklanmışçasına tek bir Irak bayrağına bile rastlanmıyor. Celal Talabani’nin Süleymaniye’sinde Irak bayrağı görebiliyorsunuz. Ancak açık olan, halktan siyasilere kadar herkesin, bölgenin Irak’ta federal bir parça olduğu konusunda aynı fikri paylaştığı. İsmi ise Irak Kürdistanı.

Erbil’deki Kürt Parlamentosu Başkanı Adnan Müfti, bu yüzden sadece 3 koşulda kopuş yaşanabileceğini söylüyor: Demokrasinin ve federalizmin reddedilmesi, yeraltı kaynaklarından gerekli payın alınmaması.

Kürt bölgesinde Türkiye’den yapılan açıklamalar çok yakından izleniyor. Sadece politikacılar değil, sokaktaki insan da yakından ilgili gelişmelerle. Hemen herkes Ankara’dan son dönemde bu bölgeye doğru esen rüzgarı genelde olumlu buluyor. Erbil sokaklarında konuştuğumuz insanların bir kısmı ise “Türkiye’nin artık federal Kürt bölgesi fikrine alışması lazım” diyor.

Kürt bölgesindeki ekonomik faaliyetlerdeki Türkiye izi de, bu bölgenin Türkiye’den algılanışındaki farklılığı ortaya koyuyor. Çünkü bölgeyi Türkiye imar ediyor.

Tüm Irak, seçimlerin sonuçlarına kilitlenmişken; işgal ve direniş devam edip ülkenin orta bölgesindeki gelişmeler umutsuzluğu artırırken, Kuzey Irak’ta siyasi, ekonomik ve sosyal kurumların yapılandırılmasına devam ediliyor.