Soma’da yaşanan maden faciasının ardından Halkevci Kadınlar olarak Somalı kadınların acısını paylaşmak ve güçlü bir kadın dayanışması kurmak üzere İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya, Mersin ve İzmir’den bir heyet oluşturarak ziyarette bulunduk. Soma ve Kınık merkezleri ile Elmadere ve Köseler köylerine gruplar halinde dağılan kadınlar, hem yakınlarını kaybetmiş kadınları, aileleri hem de maden gerçeği ile yaşamaya devam eden evleri ziyaret etti.
Halkevci Kadınlar heyetinin 7 Haziran günü Soma izlenimleri:
“Keşke sakat kalsaydı, hasta olsaydı, ama başımda olsaydı”
Katliamda yakınlarını kaybeden kadınların büyük bir çoğunluğu çok genç. Birçoğunun kucağında yeni doğmuş bebekleri var ve çocuklarının çoğu okul çağında. Eşlerini kaybeden ve kendilerine büyük bir yoksulluk miras kalan kadınlar, gerici toplumsal yapının kuşatması altında yaşıyor. Bazı kadınların kendi ailesi yanına gelirken, bazıları kaynana-kayınpeder yanında yaşamaya devam ediyor. Ziyaret ettiğimiz kimi evlerde kayınpederin “olan oğlumuza oldu, annesine, babasına oldu, geride kalan karısına birşey olmaz, parasını alır, hayatına devam eder” demesi, kadınların üzerindeki baskıyı arttırıyor ve acısını haykırmasına dahi engel oluyor. Benzer görüşler aile yakınındaki komşu kadınlarda da görülüyor.
Bu durumda gördük ki kadınlara bağlanacak aylık ve verilecek tazminat, hayatını kaybeden madencinin ailesi ile kadınlar arasında sorun oluyor. Geçmişte yaşanan “dul kalan kadınların” aile içerisinden biriyle evlendirilmesi meselesi, Soma’da da gerçekleşmesi mümkün görünüyor.
Kadınlar, katliamın ardından daha büyük bir yoksulluk ve güvencesizlikle karşı karşıya
Maden havzalarında özelleştirme ve güvencesizleştirme politikaları ve tarımın da çökertilmesiyle işçiler güvencesiz, düşük ücretlerle madenlerde çalışmaya mecbur bırakılıyor. Kadınlar, hemen hemen her evde kredi borcununu olduğunu ve bu nedenle erkeklerin istemeyerek madende çalışmak zorunda kaldıklarını söylüyorlar.
Kadınların çalışabilecekleri iş alanlarının olmaması ve madencilerin aldıkları düşük ücretler ailelerin yoksulluğunu büyütüyor.
Görüştüğümüz kadınlar yaz aylarında “püskül sökmek” ve sonbaharda “zeytin toplama” işlerine çocuklarıyla birlikte gittiklerini söylüyor. Hatta madenci kocalarının izin günlerinde kendileriyle birlikte yevmiye usulü çalışmaya geldiğini belirten kadınlar var.
Tarlada 12 saati geçen çalışmanın karşılığı ise 25 TL. Bu ücret iki yıldır artmamış.
Kimi kadınlar çalışmak için kocalarından izin alamadığını söylerken, bir kısım kadında düzenli gelir getirmeyen tarım dışında bölgede bulunan tek fabrika olan gıda fabrikasında çalıştıklarını ifade ediyor. Katliamdan sonra kendilerine kısmi sigorta yapılmış. İşe girerken hiçbir hak talep etmeyeceklerine dair imzaladıkları kağıtlar nedeniyle hiçbir hakları olmadığını düşünüyorlar.
Bundan sonra ne yapacaklarını sorduğumuz kadınlar, düzenli bir gelir olmadığını, kredi borçlarının silinmesiyle ilgili belirsizlik olduğunu ifade ediyorlar ve özellikle çocuklarının geleceği ile ilgili yoğun bir kaygı içindeler.
Soma Merkez’de görüştüğümüz iki aile maden özelleştirmelerinin ardından Zonguldak’tan Söke’ye, Söke’den de Soma’ya “daha iyi ücretler, daha güvenceli iş” için göçmüş.
AKP dernekleri ve cemaat ağları ile tepkiyi bastırmak üzere görevde
Ziyarette bulunduğumuz evlerde kadınların büyük bir çoğunluğu AKP’ye ve şirket yetkililerine yoğun bir öfke duyuyor. Kınık’ta bulunanlar uzun sakallı insanların dolaştığını ancak tepki göstererek ilçeye almadıklarını söylediler. Elmadere köyünde ise ziyarette bulunduğumuz bir evde AKP Kadın Kolları ile karşılaştık. AKP’li kadınlar ısrarla yaşananların bir kader olduğunu ve isyan edilmemesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorlar, başbakanın maden faciası sonrasında yaptığı açıklamalar söylenince “Başbakanımız’a laf ettirmeyiz” diye çıkışıyorlardı. Karşılıklı tartışmalar sürerken madende yakınlarını kaybetmiş kadınlar “biz bunların kim olduğunu, ne yapmaya çalıştıklarını biliyoruz” diyorlardı.
Soma’da ise eşini kaybeden bir kadının babası madenden emekli olmuş. Kıdem tazminatına ilişkin açtığı davayı kazanmasına rağmen tazminatını alamamış. Kardeşini madendeki bir iş cinayetinde kaybetmiş. Annesi yanında. Anne sürekli ağlıyor. “Damadım iyiydi, birbirleriyle iyilerdi” diyerek sevgisini ve üzüntüsünü paylaşıyor.
O esnada eve “Ses ver” derneğinden olduğunu söyleyen biri hoca iki kadın geldi. Yardım yapmak üzere maddi koşullarına ilişkin bilgi aldı. “Evde beyaz eşyaların hangisi var”, “Tedaş borçlarını sildi mi?”, “Nerelere ne kadar borçları var?”, “Nasıl ev eşyalarına ihtiyaçları var?”. Soruların ardından belirtilen yerlerdeki borçlarının hemen silineceğini ifade ettiler. Kadın ev eşyası talebi olmadığını ifade etmeye çalıştı nazikçe. “Çocuk odası takımı” verelim dediler. Sonra “Ev alalım o zaman” diyerek notlarını bu şekilde alıp çıktılar.
Somalılar, bölgeye gelen AKP’lilerin çeşitli vaatlerde bulunduğunu ve seçimlere kadar madenci yakınlarını oyalamaya çalışacaklarını söylüyor.
Kadınlar biraraya geleceği bir merkez yok
Bölge halkının taleplerinin güçlü şekilde ifade edileceği bir merkezin olmaması kadınlar arasında da dayanışmanın büyütülmesini zorlaştırıyor. Soma’da yaptığımız ziyaretlerde eşini veya bir yankını kaybeden kadınların birbirleriyle ilişki içerisinde olmadıklarını gördük. Bölgede genel olarak erkekler maden vasıtasıyla bir sosyal ortamı paylaşırken kadınların biraraya geldiği herhangi bir sosyal ortam yok.
Madenler yeniden açılmaya hazırlanırken katliamın hesabının sorulması, güvenceli iş talebinin taşıyıcısı kadınlar
İşçiler henüz geçen ayki maaşlarını almamışlar. Ölüm aylıklarının Haziran ayı içerisinde bağlanacağı söyleniyor. Güvenlik gerekçesiyle kapatılan madenlerin kısa sürede açılacağı fikri yaygın. Zaten yolda karşılaştığımız madenden geldiğini söyleyen bir işçi madenleri temizlemeye başladıklarını söyledi. “İnmemek lazım” fikriyle “başka şansımız yok” görüşü yan yana.
Soma’da ve bölgede halkın devlete karşı katliamın sorumlularının yargılanması, madenlerin güvenliğinin sağlanarak insanca bir ücretle güvencesinin sağlanması talebi kadınların da öncelikli talepleri arasında.
Halkevci Kadınlar