Türkiye halkları AKP-MHP ittifakına hayır dedi, adam kaybetti

Pt, 01/04/2019 - 11:24
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Türkiye halkları AKP-MHP ittifakına hayır dedi, adam kaybetti


24 Haziran baskın seçimleri ile tek adam rejimini hile ve zorla kurmaya girişen AKP-MHP ittifakı, bizzat Erdoğan’ın tüm sorunların çözümü ilan ettiği “başkanlık sistemine” geçişin üzerinden henüz 9 ay geçmişken 31 Mart yerel seçimlerinde yenilgiyi tatmıştır.

Erdoğan ve Bahçeli; 31 Mart seçimlerini “milletin beka sorunu” ilan etti. Bizzat Bahçeli; İzmir, Ankara ve İstanbul’un alınmaması durumunda ittifakları açısından “büyük risk ve tehlike” oluşacağını; yüzde 52’nin üzerine çıkılmaz ise rejimin meşruiyetin tartışılacağını söyledi.

Ortadaki “beka” sorunu iktidarın bekasına ilişkin bir sorundur!

AKP-MHP ittifakı yüzde 52’nin altındadır.

İzmir, Ankara ve İstanbul’u kaybetmiştir.

Yetmemiş; Adana’yı, Mersin’i, Antalya’yı, Artvin’i kaybetmiştir.

Faşizmin tüm baskısına, iktidarın askeri, polisi, mülki makamları, yargısı, bütçesi ile ulusal ölçekte ve her yerelde ellerindeki tüm devlet gücünü muhalefet karşısında seferber etmesine; neredeyse tüm ana akım medyanın ittifakın propaganda ve muhalefete yönelik “kara propaganda” aracı haline getirilmesine karşı;

Türkiye halkları bu eşitsiz, adil olmayan ve anti demokratik seçim koşullarında dahi kendisine dayatılan tek adam rejimine, AKP-MHP ittifakına “hayır” demiştir.  

Sandığı tek meşruiyet ölçüsü haline getiren AKP-MHP iktidarı yenilmiştir. 

Erdoğan, 31 Mart yerel seçimlerinde, kendisini ortaya koymuş; il il ilçe ilçe yerel yönetim adaylarını, belediyeciliği değil bizzat kendisini oylatmıştır, kaybetmiştir.

Seçimin ilk sonucu açıktır!

Kendini ülkenin bütününün tek ve tartışılmaz temsilcisi, sahibi ve hakimi gören Erdoğan da AKP-MHP ittifakıyla inşa edilmeye çalışılan “başkanlık rejimi” de gayrimeşrudur!

Ankara ve İstanbul’da 25 yıllık “iktidar” dönemi bitmiştir.

İstanbul’da yenilgiyi kabul etmemek için her tür hukuksuzluğa sarılmakta ve halkın iradesine ipotek koymaya çalışarak gayrimeşruluğunu büyütmektedir!

AKP-MHP ittifakının kaybettiği iller emeğin kentleridir. Ülkenin toplam zenginliğinin büyük bölümünü üreten, nüfus yoğunluğu en büyük olan kentlerdir.

Ülkeyi, tarihin en büyük ekonomik krizine sürükleyen 17 yıldır ülkeyi sermaye programı ile, rantla, talanla, yağmayla yöneten iktidarın seçim öncesi geçici indirimler, tanzim satış noktaları gibi illüzyonları tutmamıştır. Türkiye emekçileri tüm manüplasyon ve tehditlere rağmen kendisini yoksulluğa, işsizliğe, güvencesizliğe mahkum eden iktidara yenilgiyi tattırmıştır.

Sermayeye kul, Saray’a köle olmayacağız mesajı vermiştir!

Seçim süreci boyunca ülkenin yarısını “terörist” ilan eden; Kürt yurttaşların siyasal iradesini yok sayan iktidarın kayyum siyaseti de yenilmiştir. Van, Diyarbakır, Mardin, Cizre…halk iradesine sahip çıkmış, Batı’da da HDP’nin kaybettirme siyaseti karşılığını bulmuştur. Kürt yurttaşlar “biz varız” demiştir.

AKP-Erdoğan iktidarı zayıflamaktadır; cumhur ittifakına mecburiyet, meşruiyetini bu defa daha da zorunlu biçimde sermayeye dayandırma çabası sürecektir.

Ancak kriz artık iktidarın kendisidir!

Meşruiyet krizi; derinleşen ekonomik kriz koşullarında artacaktır.

Erdoğan’ın, seçim sonrası ısrarla “Önümüzde seçimsiz 4.5 yıl var” diyerek, “icraat zamanı” vurgu yapmıştır. Bir çıkar şebekesine dönüşmüş iktidarın/ittifakın bu çıkar ağının parçalarına, destekçilerine çözülmeyi engellemek üzere ve sermayeye iktidarı kaybetmediklerine yönelik “telkinde” bulunduğu görülmektedir.

Erdoğan’ın koltuğuna can havli ile sarılacağı açıktır.  Ancak halkımız bu devasa baskı cihazının,  kazanmak için her yola sarılan bu iktidarının karşısında kırılmayan bir azimle direnmekte, Erdoğan’a haddini bildirmekte, sola da görev çıkarmaktadır!

AKP-Erdoğan kaybediyor, karşısında emekçi halkın kazanması için var gücümüzle çalışalım!

Asıl olan halkı faşizme karşı örgütlü kılmak, neoliberalizme, sermaye saldırganlığına karşı emeğin ve halkın haklarını her koşulda savunmaktır!

İktidar politikalarını tekrar ederek değil, iktidarın karşısında halkın kolektif çıkarlarını açık bir biçimde savunarak; rejimle uzlaşarak değil meşruiyet krizi derinleşen iktidarın karşısında halkın itirazını örgütlü kılarak mücadele kazanılabilir.

Kazanımlar ancak bu koşulda korunabilir.

Emeğin, kadınların, gençlerin, Türkiye halklarının çıkarı sol bir programdadır, eşitlik, özgürlük, laiklik ve kadın özgürlüğündedir. İnsanca yaşam mücadelesindedir.

AKP-MHP ittifakına karşı büyük kentlerde emekçilerin tepkisini gösteren sonuçlar dışında; kayyumlardan geri alınan kentler, “sol ittifakla” ortak mücadelenin önemini gösteren ve devrimci geleneğini halkçı, demokratik bir yerel yönetim programını yaşama geçirmek için seferber eden Hopa; sol savunuyu somut bir programla hayata geçirmenin sonucunu alan Dersim…seçimin önemli sonuçlarıdır.

Zaman, faşizme karşı ortak mücadeleyi sol değerlerle büyütmenin zamanıdır.

Halkın iradesini yok sayan, ekmeğine göz dikenlerin karşısında Halkevciler; faşizme karşı özgürlük ve insanca yaşam mücadelesini büyütecektir.

Adam kaybetti, Türkiye halklarının kazanması için mücadele edelim.

 

Halkevleri