İstanbul üniversitelerinden üniversiteliler yaklaşık bir aydır üniversitede ve kentte kendilerine yakıştırılan müşteri kimliğini reddederek üniversitelerdeki piyasalaştırma saldırısına karşı örgütledikleri eylemlik sürecine yeni bir eylemle devam ettiler.
Daha önce ulaşım hakkı için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne, barınma hakkı için Yurt-Kur Müdürlüğü'ne yüyürüş düzenleyen üniversiteliler 28 Aralık Çarşamba günü de saat 14.30'da Taksim AKM önünde buluştular. Üzerinde "MÜŞTERİ DEĞİL ÜNİVERSİTELİYİZ - Ulaşım ücretleri düşürülsün-Herkese ücretsiz barınma hakkı-Kayıt parası toplanmasın-Kantinlerden kar elde edilmesin- AKP üniversite programını geri çeksin" yazan bir pankart açan üniversiteliler, AKM önünden tek sıra halinde ve sloganlarla Gümüşsuyu İTÜ Makine Fakültesi önündeki postaneye yürüdüler.
Yürüyüş sırasında üzerlerine "Şirket değil üniversite istiyoruz, ulaşım ücretleri düşürülsün, müşteri değil üniversiteliyiz, ticari değil nitelikli eğitim, restorant değil yemekhane istiyoruz" yazılı beyaz önlükler giyen üniversiteliler, otobüs maketi ve Tayyip Erdoğan ve cepleri boş öğrenci karikatürleri taşıdılar.
Eylemde "Ücretsiz Ulaşım Ücretsiz Barınma","Müşteri Değil Üniversiteliyiz", "500 Milyon Kira Her Akşam Makarna", "Parasız Eğitim istiyoruz" ," Tayyip Şaşırma Paramızı Aşırma", "Üniversitede Tüccar İstemiyoruz", "AKP Programını Geri Çek" sloganları atan öğrenciler postane önüne çadır kurdular.
Postane önünde üniversitelerin finansmanına öğrencilerin katılımını arttırmayı ve üniversite hizmetlerini paralılaştırmayı öngören AKP 2006 programına karşı hazırladıkları ve Tayyip Erdoğan'a gönderecekleri; üniversitelilerin mevcut sorunlarını anlatan, öğrencilerin üniversitelerin piyasalaştırılmasına izin vermeyeceklerini bildiren mektubu basına okuyan öğrenciler daha sonra bir makarna poşetini de zarfa ekleyerek mektubu postaladılar.
Eylemde ayrıca İTÜ Hazırlık Fakültesi'nden ve İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampusu'nden birer öğrenci yaptıkları konuşmalarla üniversitelerde ve kentte öğrencilerin yaşadıkları sorunlara değindiler. Konuşmalarda üniversitelerde paralılaştırma uygulamalarının öğrencileri eğitimlerine devam edemez hale getirdiği vurgulandı. Bununla birlikte üniversitelerde paralılaştırma uygulamalarının baskı yöntemleri ile yaşama geçirildiği, üniversitelerde muhalif, parasız eğitim, demokratik üniversite için mücadele eden öğrencilerin yönetim ve polis baskısına uğradığına değinilerek üniversitelerde son dönem yaşanan faşist saldırıların ardından ise saldırıya uğrayan öğrencilerin cezalandırıldığı dile getirildi. En son İstanbul Üniversitesi Merkez Kampus'te faşistlerin saldırısı sonrası saldırıya uğrayan öğrencilerin ihtiyadi tedbirle üniversiteden uzaklaştırıldığını söyleyen öğrenciler, İ.Ü Avcılar Kampusu'ndan öğrencilerinde eyleme üniversitelerini faşist saldırılara karşı terk etmedikleri için bugün katılamadıklarını belirttiler.
Son zamanlarda faşist saldırılarla gündeme gelen Avcılar Kampusu'nden, olası bir faşist saldırıya karşı üniversitelerini korumak için üniversite dışına çıkamayan Avcılar öğrencilerinin katılamadığı eyleme toplam 50 öğrenci katıldı.
Eylem konuşmaların ardından okunan basın açıklaması sonrasında bitirildi.
Üniversitelilerin Tayyip Erdoğan'a gönderdikleri mektubun metni:
Sayın Recep Tayip Erdoğan,
Biz İstanbul’un çeşitli üniversitelerinden öğrencileriz. Siz şu sıralar yurt dışında onlarca ülkeyi gezedururken kendi ülkenizin durumundan bihaber kalmışsınızdır diye düşünerek eksiğinizi kapatmak için bu mektubu yazmaya karar verdik. Üniversitelilerin durumundan hiçbir haberiniz olmadığı sonucuna da hükümetinizin 2006–2008 dönemine ait programından çıkardık aslında. Hani şu, 2006’dan itibaren üniversitelilerin üniversite finansmanına katkısı arttırılacaktır, harçlar arttırılacaktır, finans kuruluşlarıyla işbirliği artacaktır diyen programınız! Sanırız bu programı hazırlarken yanlışlıkla burayı o gezdiğiniz ülkelerden birisi zannettiniz. Yoksa normalde böyle bir plan bizim üniversitelerimize yönelik olamaz! Neyse siz yorulmayın biz kendi sorunlarımızı size yerimiz yettiğince bu mektupta anlatacağız. Hangisinden başlayalım ki? Bir kısmımız adeta salt gece yatma ihtiyacını karşılamaya yönelik hizmet veren yurtlarda barınıyoruz. Bu yurtlarda öğrencilerin kendilerini geliştirebilecekleri sosyal-kültürel bir ortam bulunmuyor. Şehir dışından gelen üniversitelilere oranla kapasitesi ihtiyacın çok altında olan yurtlarda yer bulamayanlar ise çoğunluğu oluşturuyor. Çünkü şehir dışından gelen 170 bin öğrenciye Yurt-Kur’un ayırdığı kapasite 10 bin. Bunlara üniversitelerin yurt kapasitesini de ekleyince sayı toplam 20 bini buluyor. Geri kalan öğrenciler ya az sayıda kişiyle bırakın eğitimlerini, sağlıklı bir yaşamı dahi sürdürmekte zorluk çekecekleri evlerde ya da çok sayıda kişiyle büyük ama kirası oldukça fazla evlerde kalıyorlar. Bu kiralar üniversitelerin bulunduğu yerlerde aşırı derecede artıyor. Bundan kurtulmak için okullarımızdan uzak yerlerde kalırsak, herkesin hissettiği bir sorun olan, ulaşım sorunuyla karşılaşıyoruz. Burada da iki tercih hakkımız doğuyor. Ya saatlerce süren yolculuğu göze alıp otobüsle, tramvayla ulaşımını sağlayacağız ya da -imkân varsa tabi- deniz otobüsü, vapur, tren gibi ulaşım araçlarını kullanacağız. Tabi o zaman da bir başka sorun karşımıza çıkıyor. Çünkü siz bilmezsiniz belki ama öğrencilerin genelinin kullandığı aylık akbil bu ulaşım araçlarında geçmiyor. Aylık akbil ücreti bir öğrenci için çok fazlayken bir de bu tür ek ulaşım masrafları çıkınca, öğrencinin ulaşım masrafını karşılaması imkânsız hale geliyor. Buradan da sonuç olarak “500 lira kira her akşam makarna!” durumumuz ortaya çıkıyor! Bizlerin eğitim hayatımız boyunca sorunlarıyla muhatap olduğumuz bir diğer ortam ise üniversite içi hizmetler. Sanki kampus dışında bu kadar masrafla uğraştığımız yetmiyormuş gibi bir de üniversitelerimizdeki yüksek miktarlardaki ücretlerle boğuşuyoruz. Bunlar ne mi? Mesela yiyeceklerimizi pahalı aldığımız kantinler, sürekli zamlarla renklenen! yemekhaneler, oldukça yüksek ücretlerdeki ders kitapları… Hal böyleyken bir de üniversitelerdeki akademik duruma baktığımızda buradaki ileriye doğru artış hiç de üniversitelerdeki paralılaştırmaların artış hızına yetişmiş gibi gözükmüyor! Bazı üniversitelerde bir öğretim görevlisine düşen öğrenci sayısını hesapladığımızda bu oran 1’e birkaç yüz şeklini almakta. Ne kadar da içler açıcı değil mi?
İşte üniversitelerin ve üniversitelilerin durumu özetle böyle. Aslında bu özetten de yıllardır sömürdüğünüz üniversitelilerin artık size vereceği 1 kuruşlarının kalmadığı anlaşılabilir. Tabi karşıda anlamaya çalışan biri varsa!
Üniversitelerde ticarileştirme zaten bu kadar almış başını gitmişken bir de bunu daha da abartacağınızı söyleyen planlar açıkladınız. Tabi ülkesini pazarlamakla mükellef olduğunu söyleyen bir başbakan üniversiteleri, üniversitelileri neden pazarlamasın ki. Üniversiteler sizin düşüncenize göre bu kadar ‘müşteri’ ile doluyken üniversiteleri de kar amacınızı yayacak bir alan olarak görmeniz o kadar da şaşılacak bir şey değil. Siz halkın değil sermaye kuruluşlarının memnuniyetini düşünüyorsunuz. Ancak bir şeyi es geçiyorsunuz ki ‘üniversitelilerin artık size vereceği 1 kuruşları bile kalmadı’. Artık elinizi cebimizden çekin. Çünkü o gelir kaynağınız artık boş! Sanırım siz çocuklarınıza Amerika’da okuyabilmeleri için burs ayarlarken buradaki üniversitelilerin durumunu gözden geçirmeyi unuttunuz. Siz çocuklarınızı Amerika’da okutuyorsunuz ama biz bırakın Amerika’da, burada dahi eğitimimizi sürdürmekte zorluk çekiyoruz. Mevcut durumdan üniversite öğrencileri olarak rahatsız oluyoruz ve eğer bu planı iptal etmez ve sorunlarımıza çözüm üretmezseniz kendi çözümlerimizi kendimiz üreteceğiz, kampuslarımızda yaptığımız kampanyaları yoğunlaştıracağız ve gerekirse derdimizi anlatmak için yeniden meclise geleceğiz!
Bir ara size gelen mektupları okuyup dikkate aldığınızı söylemiştiniz biz de bunun üzerine bu mektubu size iletiyoruz. Bakalım dikkate almak dediğiniz şey ne kadar geçerli.
İMZA
İstanbul’un çeşitli Üniversiteleri’nden öğrenciler