Yaşam alanlarını savunanlar İstanbul'da buluştu

Pt, 09/01/2012 - 22:08
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Türkiye’nin birçok yerinde derelerine, suyuna, doğasına ve yaşamına sahip çıkanlar İstanbul’da buluştu. Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu'nun çağrısı ile düzenlenen forumda, şirketlerin saldırılarının ve bu saldırılar karşısında gerçekleştirilen direnişlerin benzer özellikler taşıdığı vurgulandı. Mücadelelerin birleşmeleri gerektiği sonucu çıktı

İlk günkü oturumlarda Trakya’dan, Peri Suyu’ndan, Trabzon Solaklı ve Çaykara’dan, Sinop Gerze’den, Erzurum Tortum Bağbaşı Köyü’nden, Rize Fındıklı ve Senoz Vadisi’nden, Artvin Hopa’dan, İzmir’den, Manisa Turgutlu’dan, Çanakkale’den, Mersin Akkuyu’dan, Kocaeli Kandıra’dan gelenler mücadele deneyimlerini paylaştı.

Kentsel kırsal dönüşümlere, havanın toprağın ve suyun kirletilmesine, siyanürlü madenciliğe, genetiği değiştirilmiş organizmalara, termik santrallere, hidroelektrik santrallere, nükleer santrallere, rüzgar enerji santrallerine, güneş enerjisi santrallerine, güneş enerji tarlalarına, bitkisel yakıtlara, enerji iletim hatlarına, barajlara, suyun ticarileştirilmesine, su hizmetinin ticarileştirilmesine, kentte ve tarımdaki kontörlü sayaçlara, yer altı sularının kirletilmesine karşı ülkede gelişen mücadelelerin aktarımları oldu.

Forumun ikinci gününde ilk gün paylaşılan mücadele deneyimleri doğrultusunda mücadelenin bugünü ve yarını konuşuldu. Yaşam alanlarına ve yaşama sahip çıkma mücadelesi önündeki engeller tartışıldı ve mücadelenin yarını için mücadelelerin kordinasyonu ve dayanışma ağlarını hızlandırmaktan ortak yayınlar çıkarılmasına kadar çeşitli önerileler sunuldu.  Son olarak, forum boyunca tartışılan konular ve getirilen öneriler çerçevesinde hazırlanan sonuç metni STHP adına Özge Ozan tarafından okundu.
Not:Deklerasyon metni en kısa sürede eklencektir.

Forumdan

Açılış konuşmasıyla başlayan forumunda ilk olarak Fındıklı ve Peri Vadisi’nde süren direnişlerden gelen mesajlar okundu. Fındıklı’dan Avni Ertaş ile telefon bağlantısının da yapıldığı forumda mücadelelerden gelenler söz aldı.

Derelerin Kardeşliği Platformu adına Taylan Kaya 

Derelerin Kardeşliği Platformu adına Yürütme Kurulu üyesi Taylan Kaya'nın konuştuğu forumda Kaya, Karadenizde yapılmak istenen Hes Projelerinden ve karşında örülen mücadelelerden örnekler verdi. Suyuna ve yaşam alanlarına sahip çıkanların karşısında azgınca saldıran bir iktidar bulunduğunu ve bunu en net örneğinin Hopa'da yaşandığını anlattı. Metin Lokumcu'yu kaybetmemize neden olan saldırının sermayenin çıkarlarını korumak konusunda ne kadar ileri gidebilecelerini gösteriyor dedi. son olararak Fındıklı'da derelerin ıslah edildiği bahanesi ile yaplmak istenen ve Fındıklı Halkının dere başında nöbet tutarak direndiği Fındıklı'dan bilgiler verdi.

Kocaeli İnsanca Yaşam Meclisi adına Kuzey Boy, Kocaeli’nin Sakarya Ovası kısmında yer alan verimli tarım alanlarının sanayi projeleri ile yok edilmeye çalışıldığını, 3 köprü projesine bağlanacak yolların da bölgeyi olumsuz etkilediğini söyledi. Boy, ayrıca Kandıralı köylülerin organize sanayi bölgesine karşı yaptığı eylemlerin sonuç aldığına da belirtti.

‘10 Ocak’ta Ankara’ya’
3. Köprü Yerine Yaşam Platformu adına konuşan Kader Cihan, herkesi 10 Ocak günü Ankara’daki Karayolları Genel Müdürlüğü’nde gerçekleştirilecek olan 3. köprü ihalesini protestoya çağırdı. Cihan, ayrıca kentsel dönüşüm projeleri adı altındaki rant projeleri hakkında da kısa bilgiler verdi.

Kapitalizm Ergene’de cinayet işliyor
Ergene İnisiyatifi’nden Necla Demirci, Kapitalizmi Ergene Nehri’ne bakarak anlamanın mümkün olduğunu söyledi. Çerkezköy ve Çorlu’da kurulan sanayi tesislerinin Ergene havzasını öldürdüğünü, havayı kirlettiğini insan sağlığını tehdit ettiğini belirten Demirci, kapitalizmin Ergene’de cinayet işlediğini söyledi. 30 yıldır bölgenin bu sorunla karşı karşıya olduğunu belirten Demirci, 2 yıldır istikrarlı bir şekilde mücadele ettiklerini ifade etti. Bölgedeki barajlardan zaman zaman su salındığını ifade eden Demirci, “Su salınmazsa nehir duruyor balçık oluyor” dedi. Demirci ayrıca nehirdeki kirliliği ölçmesi için başvurdukları akademisyenlerin de baskı altında olduğunu söyledi.

‘Devlet kötü bir şey yapmaz’
Tekirdağ’ın Muratlı İlçesi’nden foruma katılan Nurcan Özden de bölgelerinde “Devlet kötü bir şey yapmaz” fikrinin yaygın olduğunu söyledi.

Bağbaşı Köyü’nden Ali Dursun
Erzurum’un Tortum İlçesi Bağbaşı Köyü’nden katılan Ali Dursun, HES’e karşı çıktıkları için jandarmanın, çevik kuvvetin saldırılarına maruz kaldıklarını belirtti. Köyde imece usulüyle 13 bin lira toplayıp dava açtıklarını belirten Dursun şunları söyledi: “Dava Danıştay’a gitti, oradan çıkacak sonucu bekliyoruz. HES kurulursa tarım ve hayvancılık bitecek, 2.400 nüfuslu köy göç etmek zorunda kalacak.” Yılda 3 mahsul aldıklarını ifade eden Dursun, Avrupa’ya yılda 500 ton elma ihraç edildiğini söyledi. Proje kapsamında bölgede ardıç, karaağaç, söğüt ve kavak ağaçlarının gözüktüğünü ancak meyve ağaçlarının gözükmediğini dile getiren Dursun, 7.500 dekar ekili alan bulunan köyde aynı projeye göre 150 dekar ekili alanın gözüktüğünün altını çizdi.

AKP’nin Tortum İlçe Belediyesi Encümeni üyesi olan Dursun, 3 yıl boyunca hiçbir AKP’linin gelmediğini ve görüşme taleplerinin reddedildiğini anlattı ve AKP’den istifa ettiğini söyledi.

Peri Vadisi'nde direniş
Peri vadisi'nden Özkan Arslan, Peri Suyu üzerinde 6 baraj yapıldığını bunlardan sadece Pembelik Barajı’nın, Dersim Nazımiye’nin 4,Elazığ Karakoçan’ın 4 ve Bingöl’ün 6 köyünü doğrudan etkilediğini söyledi. HES’e karşı çadır kurarak direnişe geçtiklerini söyleyen Arslan, çadırın mücadelenin süremsinde önemli bir yeri olduğunu belirtti. Askerler tarafından çadıra ateş açıldığını, ormanın bombalandığını söyleyen Arslan, bölgenin insansızlaştırılmaya çalışıldığını söyledi. HES projesinde askerle şirketlerin işbirliği içinde olduğunu belirten Arslan, “Asker, HES toplantısını yönlendiriyor. Çadıra müdahale etmeye gelen askerler şirketin araçlarıyla geliyor” dedi. Son olarak köyler arasına dikenli tel çekildiğini belirten Arslan, böylece insanların görüşmesinin engellendiğini ifade etti.

Peri Suyu’ndan Mehmet Soylu, bölgelerinde defalarca “Ormanlar yakılıyor” dediklerini ancak TEMA Vakfı’nın “Orada terörist var” dediğini söyledi.

Madenler Kütahya’da zehir saçmaya devam ediyor
Kütahya Tarım Orkam Sen Temsilcisi Ünal Kaynak, siyanür havuzunun çöktüğü Gümüşköy’de önceden 4 havuz varken şimdi 5 havuz olduğunu bu havuzlara en yakın köy olan Dulkadir Köyü’nde kanser vakalarının görüldüğünü ayrıca gümüş madeninde çalışan 50 madencide arsenik oranı fazla çıktığı için Ankara’da tedavi gördüklerini anlattı.

Kaz Dağı’nı siyanür dağına çevirecekler
Çanakkale Halkevi Başkanı Mehmet Öztürk, bölgelerinde yaşam alanlarını savunmak için verilen mücadeleleri anlattı. Kaz Dağı’nın bir dünya mirası olduğuna değinen Öztürk, oksijen deposu olan bölgenin siyanür dağına döneceğini şu şekilde anlattı: “Kaz Dağı’nda 34 ayrı yerde 866 işletmenin altın var. Buralara 400 metre derinlikte 200 metre çapında çukurlar açacaklar.” Elmalı Köyü’nde altıncı şirkete karşı mücadele eden köylülerin bir komite kurduğunu ve uzun süredir köyü bu komitenin yönettiğini söyledi. Bölgede termik santrallere karşı da önemli direnişlerin olduğunun altını çizen Öztürk, Şahinlik ve Kuşçayır köylerinde ÇED toplantılarının yaptırılmadığını söyledi. Şirketlerin köylüleri genelde iş vaadiyle kandırmaya çalıştığını ifade eden Öztürk, jandarma zoruna köylülerin yaşam haklarına sahip çıktığını söyledi.

Sömürge tipi madencilik var
EGEÇEP Dönem Sözcüsü Ertuğrul Barka, “Siyanürlü altın arama” diye bir şeyin olmadığını belirtti. Siyanürün altının zenginleştirilmesi aşamasında devreye girdiğini ve oluşan ağır metallerin çevreye ölüm saçtığını belirtti. Barka, bu süreçte şirketlerin “siyanür” meselesine kilitlenmenin, altın madenlerinin bölgede yarattığı sosyoekonomik yıkımı görünmezleştirdiğini söyledi. Türkiye’de sömürge tipi madencilik yapıldığını belirten Barka, ülkedeki projelerin yabancı şirketlere ait olduğunu ancak uygulayanın yerli ortaklar olduğunu söyledi.

Aliağa Ege’nin Dilovası
EGEÇEP üyesi Erhan İçöz de Aliağa’da kurulacak olan ENKA termik santrali hakkında bilgi verdi. İzmir’e harcanan suyun saniyede 7 litre olduğunu ancak termik santrale harcanacak suyun saniyede 25 litre olduğunu söyleyen İçöz Aliağa’nın Ege’nin Dilovası olduğunu belirtti. Ayrıca fabrikayı soğutan suyun denize boşaltılacağını ve su sıcaklığının 8 derece yükseleceğini ifade eden İçöz, bölgede akıntı olmadığını da sözlerine ekledi.

RES’lere karşı mücadele
Arkadaş Karataş, Hatay Samandağ’da RES’lere karşı verilen ve kazanıma ulaşan mücadeleyi anlattı. Samandağ kumsalının devlet tarafından şirketlere RES yapılması için verildiğini fiili direniş sonucunda RES’lerin yaptırılmadığını belirten Karataş, direnişlerinde ÖDP’li Belediye Başkanının da katkısının önemli olduğunu söyledi.
Karataş’ın hemen ardından söz alan Çiftçi Sen Genel Başkanı Abdullah Aysu, RES konusunda bir örnek verdi ve RES’lerin dağ başına kurulmasının da kimi zaman tehlikeli olduğunu belirtti. Türkiye’deki RES’lerin çoğunun kuşların göç yolları üzerinde olduğunu ve göçü etkilediğini ifade eden Aysu şöyle bir örnek verdi: “Biçerdöverin ardından çıkan böcekler leylekler tarafından yenmezse orada bir dahaki sene buğday yetişmez.”

EGEÇEP’den Özer Aktepe, Çine’de rüzgar enerji santraline (RES) karşı verilen mücadelede köylülerin kurduğu dernek binasının CHP’li belediye başkanının şoförü ve belediye çalışanları tarafından tahrip edildiğini söyledi. Aktepe ayrıca bölgede altın madenlerine karşı verilen mücadelelerden de bilgiler verdi.

Saldıran, Anadolu Grubu, direnen Gerze halkı
Yeşil Gerze Platformu’ndan (YEGEP) Şengül Şahin 5 Eylül günü Termik santrale karşı başlattıkları direnişi anlattı. Halen Gerze halkının çadırda direnişi sürdürdüğünü belirten Şahin, direnişi şu sözlerle özetledi: “Saldırının biçimi; termik santral, saldıran; Anadolu Grubu, direnen; Gerze halkı.”

‘Şahitlerim kuvvetli olun’
Forumda Rize’deki Senoz Vadisi’nden gelen Gürgenli Nene de söz aldı. Nene, Senoz Vadisi’nde yapılan yüksek gerilim hatlarının hayvanları sütten kestiğini insanları hasta ettiğini söyledi. Gerilim hattını dikenleri uyardıklarını belirten nene şunları söyledi: “Onları Allah’a havale ediyorum, çünkü onların terbiyesini biz veremiyoruz. Allah’ı vekil gösterdim, onlara karşı direnelim. Sizler de şahidim olun ama şahitlerim, kuvvetli olun!”

18 Şubat’ta Akkuyu’ya
Mersin Nükleer Karşıtı Birlik adına konuşan Saadet Aslan, nükleer santral kurulduğunda Türkiye’nin elektriği 12,25 Cent’ten alacağını böylece santrali yapan Rusya’ya yok yere 70 milyar dolar ödeneceğini belirtti. Santrali soğutmak için de milyarlarca metreküp su harcanması gerektiğini sölerine ekleyen Aslan, Mersin’de de bir forum yapılması gerektiğine işaret etti. Nükleer santrale karşı bugüne kadar yapılan eylemler hakkında bilgiler veren Aslan, santral ihalesinin 18 Şubat’ta Akkuyu’da gerçekleşeceğini söyledi ve herkesi 18 Şubat’ta Akkuyu’ya çağırdı.