Yüz binler ile #Taksimdeyiz: “Ne darbe ne diktatörlük”

Pt, 25/07/2016 - 14:03
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

15 Temmuz darbe girişimi ve karşısında Saray-AKP iktidarının geliştirdiği sivil darbe süreci, olağanüstü hal ve İslamcı-faşist kitle seferberliği yaratma çabasıyla sürerken; CHP’nin Taksim’e çağrıcılığını yaptığı “Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi”, solun ve toplumsal muhalefetin sözünü söylemesi için önemli bir fırsat sundu.

Mitinge katılan yüz bini aşkın kişi yürüyüşünden meydanına, alanın dört bir yanında askeri-sivil darbelere, diktatörlüğe ve OHAL’e karşı demokrasi, laiklik, eşitlik, özgürlük taleplerini dillendirdi. Türkiye, 15 Temmuz’dan sonra ilk kez bu kadar görkemli bir kalabalık gördü. “Darbeye de diktaya da hayır” mesajı güçlü bir biçimde verildi.


Haziran 2013’ten Temmuz 2016’ya

2013 Haziran İsyanı’ndan beri AKP’nin yasakladığı Taksim Meydanı; bu kez CHP’nin çağrısı ile, halkın Gezi’den getirdiği sloganları ile ve askeri ve sivil darbelerin gerici-faşist dayatmalarına karşı laiklik talebiyle ve kadınların coşkusu ile gerçek sahiplerine açıldı.

Mitingde, en çok atılan sloganlardan biri “Türkiye laiktir laik kalacak” olurken, Gezi direnişinin “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganı, 1 yıldır süren katliamların, darbe girişiminin ve AKP darbesinin ardından yeni bir anlam kazanıyordu.

Kitleyi en çok coşturan sloganlar yine Gezi atfının yer aldığı sloganlardı. Kortejlerde Gezi’de ölenlerin isimlerinin sayılmasının ardından ulaşılan meydanda Gezi aileleri en büyük alkışı aldı. “Burası bizim meydanımız, burası özgürlük meydanıdır” konuşmaları alanı dolduran yüz binler tarafından coşkuyla karşılandı.

Aleviler, kadınlar…

Alevi örgütleri anons edilirken alandan yükselen muazzam alkış, alanı dolduran kitlenin kimliği ve profili hakkında fikir veriyordu.

15 Temmuz’dan bu yana iktidarın çağrısıyla gerçekleşen erkek ağırlıklı eylemlerin aksine bu mitingde kadınların alandaki ağırlığı da bir diğer gözle görünür gerçekti. Aile boyu katılım gösterenler de azımsanamayacak kadar çoktu.

Ortalama CHP tabanı alana taşınmıştı.

Polissiz ve AKP’siz 

Polisin provoke etmediği, saldırmadığı bir Taksim Meydanı’nın güvenli bir miting alanı olduğu bir kez daha görüldü.

Alana koruma ordusu ile gelip kameralara poz veren birkaç yönetici dışında AKP’liler kayda değer bir katılım göstermedi. Miting öncesi katılım çağrıları ve egemen medyanın “AKP’lilerle CHP’liler buluştu” anonsuyla verdiği miting haberleri bir dezenformasyondan ve karapropagandadan ibaretti.

Üç koldan: Acil demokrasi

Yüz binleri bulan katılımcısı, hınca hınç dolu meydanı ile sürekli sirkülasyonun olduğu mitinge üç koldan kitleler aktı.

Şişhane kolunda, çevre illerden gelen CHP’lilerin “laiklik, demokrasi” talepleri ağır bastı. Marş ve şarkıların hızı ile yarışırcasına yürüyen hatta koşan kolun rakibi DİSK’in de olduğu Dolmabahçe kolu idi. Taksim’e çıkmakta sabırsız davranarak alana en önce ulaşan Dolmabahçe kolunda her türlü darbeye karşı itiraz ve “cumhuriyet” vurgusu hakimdi.

Şişli kolunda ise CHP örgütlerinin yanı sıra, TTB, KESK, İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu, Kuzey Ormanları Savunması, Politeknik, Halkevleri, TÖPG ve Birleşik Haziran Hareketi yer aldı. Bu kolda AKP karşıtı sloganlar daha baskın, daha militan bir ruh hakimdi.

Sosyalistler: Ne darbe ne dikta!

Mitinge kendi pankart, flama ve sloganlarıyla katılan sosyalistler görünür ancak çok da kuvvetli denemeyecek bir katılım sergiledi.

Halkevleri, Öğrenci Kolektifleri, Birleşik Haziran Hareketi ve TÖPG kendi kortejlerini oluştururken, EMEP, Kaldıraç, EHP ve Devrimci Duruş ise İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu pankartı arkasında yürüdü.

“Hırsız katil AKP!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Ne darbe ne dikta, iktidar halka” sloganları Şişli kolundan Taksim’e coşkuyla uzandı.

Alandaki kitlenin sloganlarına eşlik ettiği ve alkışlarla, zafer işaretleriyle destek verdiği sosyalistler, miting alanına asılan pankartlarda yer alan “Ne darbe ne dikta!” vurgusunu güçlendirdi.

“OHAL’e hayır” dövizlerini “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları tamamladı. Halkevleri’nin “Ne darbe ne diktatörlük, Laik ve demokratik bir ülke kuracağız” pankartının önünde İstanbul Tabip Odası’nın “Ne darbe ne OHAL, Acil barış, acil demokrasi” pankartı yürüdü.

Onların önünde de İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu’nun “Askeri ve sivil darbeye hayır” pankartı yer aldı. Birleşik Haziran Hareketi “Karanlığa karşı laikliği kazanacağız” dövizleri ile mitingdeydi.

Kılıçdaroğlu’nun manifestosuna her maddede farklı tepki

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kürsüden okuduğu 10 maddelik manifesto ilgiyle izlenip, bütün alanın el kaldırdığı bir oylamayla kabul edilse de alanın maddelerin içeriğine verdiği tepki farklı farklıydı.

Kitle en çok laiklik vurgusunun yapıldığı maddeye ve işkencelere karşı adil yargılanma ilkesinin hatırlatıldığı maddelere destek gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun başarısız darbe girişimi sonrası da telaffuz ettiği, sokaktaki linççi AKP taraftarlarını öven “Darbeyi demokrasi için direnen halk püskürttü” demagojisini yineleyen ikinci madde ise neredeyse hiç alkış almadı. Sokakta askerleri linç edenlerin ve işkence yapanların da yargılanması gerektiği sözleri ise aksine destek aldı.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında manifesto dışında 1 Mayıs 1977 ve Gezi Direnişi’ni andığı bölümlerde de alanın coşkuyla tepki verdiği görüldü.

Kılıçdaroğlu konuşmasında AKP ve Tayyip Erdoğan’ın adını anmazken, iktidarın icraatlarını sıralayıp bunları yapan “darbeci” ve “dikta”ya karlı da mücadele edeceklerini söyleyerek yarı-örtük bir AKP eleştirisi yaptı.

Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun “demokrasi” sözcüğünü tek başına kullanmak yerine “özgürlükçü demokrasi” ve “laiklikle güvenceye alınmış çağdaş demokrasi” kavramlarını kullanmaya özen gösterdiği; toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğü, ifade ve basın özgürlüğü konusundaki baskılara yönelik eleştirileri de özel olarak öne çıkardığı görüldü.

CHP’nin AKP’yi doğrudan karşısına almayan dengeci söyleminin sınırlarına ve sosyalistlerin sınırlı katılımına rağmen AKP’nin sokak tekelini kıran, Taksim’i yeniden sola açan miting, AKP karşıtı yüz binlerin “biz varız” diyerek kendini ortaya koyduğu bir gövde gösterisi olarak anlam kazandı.