4+4+4’ü durdurmak için 15 Eylül’de onbinlerle Ankara’dayız

Pt, 10/09/2012 - 15:07
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Biz karanlığa meydan okuyanlar umudumuzu hiç kaybetmedik, şimdi umudun sesi dalga dalga her yanda  yankılanıyor.

Susar dedikleri, siner dedikleri susmuyor.

"Senin kaderini ben yazacağım, ben 'Ucuz işçi ol' diyorsam olacaksın. 'Gir içeri, kapat başını' dediysem kapatacaksın" dedikleri söz dinlemiyor.

Bu bir gelecek kavgasıdır. Kendi yazgısını eline alma mücadelesidir. Karanlığın sahiplerine son sözümüzdür: Sabahın bir sahibi var ve o bizleriz.

AKP iktidarının bütün yalanları çöktü. Bugün 4+4+4’ün eğitim sistemine, çocuklarımıza yararlı bir sistem olduğunu Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan başka söyleyen yok.

Eğitimi tamamen piyasalaştırmayı; çocuk işçiliği, çocuk gelinleri hedefleyen; imam hatipleri yaygınlaştırırken aynı zamanda bütün okulları imam hatipleştirmeyi planlayan yasanın hiçbir meşruiyeti yoktur. Bu ucube sistem savunulamıyor, savunulamaz.

Tayyip Erdoğan ve Ömer Dinçer’in eli ayağına dolaşmış durumda. Hiçbir hedeflerini tutturamadılar. Bu kadar imam hatip kampanyasının sonucunda 100 bin kayıt bekledikleri imam hatiplere kayıt yaptıranların sayısı 60 binde kaldı. Nereden tutarlarsa ellerinde kalan bu yasanın iyi olduğuna AKP’lileri bile ikna edemiyorlar. Bir önceki Milli Eğitim Bakanı Nimet Baş bile yasayı savunmuyor. Eski MEB bakanları kavga ediyor birbirlerini suçluyorlar. Diğer yandan ülkemizin dörtbir yanında veliler, öğretmenler, eğitim hakkına sahip çıkan halkımız ayakta. Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı’nı korkuyorlar, korktukça daha da saldırganlaşıyorlar.

Korkularında haklılar. Çünkü eğitim sistemini enkaza çevirdiler. Bu enkazın altında kalan ise bizler değil kendileri olacak. Kendileri dışında herkes "olmaz" dedikçe 5 yaşında çocuklarımızı okula kapatmakta ısrar ettiler. Okulları böldüler, parçaladılar, öğretmenleri, öğrencileri sürgün ettiler; şimdi müdür odalarını bile sınıf yapmayı düşünüyorlar, 50–60 kişilik sınıflardan bahsediyorlar. Yetmiyor "Prefabrik sınıflar yapacağız", yani "Çocuklarınızı kümes gibi yerlerde okutacağız" diyorlar. Sabah 7.00’de başlayacak akşam 19.00’da bitecek eğitimle "Çocuklarınız ya gün doğmadan ya da gece karanlığında evde olsun" diyorlar. Din derslerinin yanına göstermelik seçmeli dersler koyup “Bazı derslere öğretmen bulunamazsa kusura bakmayın” diyerek, din içerikli dersler dışındakilere öğretmen bulunamayacağını şimdiden itiraf ediyorlar. Bu keşmekeşle öğretmenleri baş başa bırakıp çıkan sorunlarda öğretmenlerle velileri karşı karşıya bırakmak istiyorlar.

O kadar kolay değil. Bu ülkede hakkını bilen, hakkına sahip çıkan, çocuğunun ve geleceğinin kaderini AKP’ye bırakmayanlar var. Yaz aylarının başından beri sürdürülen mücadeleler büyüyerek sürüyor. Her gün hemen her yerde binlerce insan sokağa çıkıyor, 4+4+4’e "Dur!" diyor. Minareyi çalan kılıfını hazırlayamamıştır. Bu yasa şimdiden çökmüştür. Bu toplum belki de tarihinin en kitlesel itaatsizlik eylemini gerçekleştiriyor. Veliler eylemli direnme dışında ya rapor alarak ya sessizce ya da başka mazeretler bularak AKP’nin yasasına direnme yolları arıyorlar.

Şimdi bu çok çeşitli direnme çabalarını büyütme, örgütleme, mücadeleye çevirme, 4+4+4’e "Dur!" deme zamanıdır. 15 Eylül’de tüm velileri, öğretmenleri, emekçileri Ankara’ya çağırıyoruz. Eşit, parasız, anadilde, laik, demokratik bir eğitim için herkesi eşini, dostunu, hısım akrabasını, çoluğunu çocuğunu alıp Ankara’ya büyük mitinge katılmaya çağırıyoruz. Bahar aylarından beri bu ucube yasaya karşı imza kampanyaları, eylem ve etkinlikler örgütleyen Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisi halkımızı saflarına çağırıyor.

Oya Ersoy

Halkevleri Genel Başkanı