Türkiye halkı, sermayenin sınırsız tahakkümünü hedefleyen saldırılar karşısında yürüttüğü öz savunma mücadelesi içinde, kendi geleceğini kendi elleriyle kuracağı gücü inşa etmektedir. Bu gelecek, ilhamını, halkın insanca bir yaşam uğruna verdiği günlük mücadelelerden ve bağımsızlık, özgürlük, eşitlik ve halk demokrasisi başta olmak üzere insanlık tarihine kazınmış olan evrensel değerlerden almaktadır.
Kapitalist sistem, çıplak özü olan kazanç hırsını denetim altına alan ve sınıf mücadelesinin ürünü olan denetim öğelerinin tasfiye edilmesiyle, insani değerleri tümüyle çiğnemektedir. Bugün piyasaya sürülen salt emek gücü değildir; emekçinin öz saygısı, kişiliği ve onuru da piyasa malı haline getirilmiştir. Kapitalist sistemin ahlaki çürümüşlüğünü, devlet aygıtının sınıfsal içeriğini ve egemen sınıfların ikiyüzlülüğünü ortaya çıkartan kriz, kapitalizmi çok ağır bir meşruiyet bunalımına sürüklemiştir. Söz konusu meşruiyet bunalımıyla birlikte egemen güçler, tahakküm ilişkilerini zedelemeyecek, hatta daha da güçlendirecek perdeleme ve yönetme çabalarının gündeme geldiği yeni kapsamlı dönüşüm süreçlerini başlatmaktadır.
İnsani değerleri çiğneyen neoliberal siyasetleri toplumsal yapının en derinlerine dek yayan AKP iktidarı da, dönüşüm sözcüğünün sihrine sığınmakta; “dönüşüm” ihtiyacını gerici sermaye sınıflarının ve emperyalizmin iktidarını güçlendirecek bir sürecin harcı haline getirmek istemektedir. Egemen sınıfların emperyalizmin bölgesel taşeronluğuna soyundukları böyle bir süreçte ülkemizin bütün emek gücü ve doğal kaynakları büyük bir talana ve yağmaya açılmaktadır.
Bu barbarlık karşısında halkın kendi özgücüyle kendi kurtuluşunu yaratmaktan başka şansı bulunmamaktadır.
Özgürleşme; özgüvenle ayağa kalkan kitlelerin şenliğidir. Bugün bu ayağa kalkışın adı, insanın ve doğanın kurtuluşu için tek gerçek dönüştürücü özneyi yaratan halkın hakları hareketidir. Halkın hakları hareketi, Halkevleri tarafından yürütülen mücadeleler de dahil olmak üzere, emekçi halk tarafından yürütülen bütün hak hareketlerini içerir.
Halkın hakları hareketi, sermayenin çok yönlü sınıf saldırılarına karşı yükselen çok yönlü bir sınıf mücadelesidir. Güvenceli iş ve insanca yaşam sloganı altında birleşmekte olan bu güncel ve çok yönlü sınıf mücadelesi, üretim ve yeniden üretim alanlarında emekçiyi, sermaye tarafından salt emek gücüne indirgemek üzere yürütülen saldırılar karşında, insanın varlık koşullarını savunmayı hedefler. İnsanlığından yoksun kılınan kitlelere sunulan sadaka kültürüne dayalı bir ülkeye karşı, emekçinin insanlığını geliştireceği yeni bir ülkenin kurucu inisiyatifidir.
Halkın hakları hareketi, politik alandan kapı dışarı ettiği emekçileri, liberal kimlik siyasetleriyle denetim altına alınmaya çalışan sermaye düzenine karşı, üretenlerin yöneten olduğu bir dünyayı savunan politik bir harekettir. Sözün yetkinin, kararın ve iktidarın halka ait olduğu, bir başka deyişle emekçilerin üretim ve tüketim üzerinde dolaysız söz sahibi olduğu halk demokrasisine dayalı bir geleceğin kurucu öznesidir.
Halkın hakları hareketi, Kürtler, kadınlar gibi ezilen toplumsal kesimler ve engelliler, emekliler gibi emek gücü piyasasının dışında kaldıkları için kapitalist toplumda değersiz sayılanlar için özgürleştirici bir dönüşüm hareketidir. Özgürlük ve eşitlik mücadelesinin iç içe geçtiği günümüzde, tüm ezilenlerin eşit yurttaşlık haklarını elde edecekleri yegane zemin olarak ezilenlerin özgürlük ve eşitlik mücadelesini yeni bir toplumun kurucu öğesi sayar.
Halkın hakları hareketi, sermayenin sadece insanın emek gücünü değil, doğayı da mülk edinerek yaşamı büyük bir yıkıma sürüklemesine karşı insanın ve doğanın yaşama hakkını birlikte savunan ekolojik bir harekettir. Su, enerji, ulaşım, beslenme, sağlık ve tarım gibi alanlarda yürütülen piyasalaştırma karşıtı mücadeleler insanın doğayla barışık yaşadığı, üretim ve tüketim kararlarının toplumsallaştırıldığı başka bir toplumu inşa etmektedir.
Halkın hakları hareketi gericilik, kapitalist tüketimcilik, şovenizm, cinsiyetçilik, ırkçılık gibi kapitalizmin ve binlerce yıllık egemenlik ilişkilerinin ürünü olan gerici kültürler ve ideolojiler karşısında aydınlanmacı, insanın kolektif ihtiyaçlarını temel alan, ezilen cinsin ve ulusların özgürleşmesini ve insanın bütün insani potansiyellerinin geliştirilebileceği bir dünyayı savunan ideolojik ve kültürel bir yenilenme hareketidir.
Emekle sermayenin, insanlıkla barbarlığın, yaşamla ölümün karşı karşıya geldiği bugün halkın en acil ihtiyacı öz güveninin geliştirilmesidir. Halkın hakları hareketi halkın özgüvenini geliştirecek. yeni mücadelelerin önünü açacak ve halkı kendi kaderi üzerinde söz sahibi kılacaktır.