Halkevleri 22. Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi

Cu, 22/06/2012 - 19:36
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

22. Kongremizi, ülkemizin emperyalist sömürgeciliğin taşeronu haline getirildiği; kadınların açıkça ikinci sınıf yurttaş olmayı kabullenmeye zorlandığı; eğitimdeki piyasacı ve gerici dönüşümlerin çocukların geleceğini karartacak pervasızlıkta uygulama sokulduğu; sanatın ve sanatçıların düşman olarak görüldüğü; doğanın, kentlerin ve emeğin talanıyla sermaye birikiminin azgın saldırısının dizginlerinden boşaldığı; Kürt sorununda demokratik çözümün tüm seçeneklerinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığı ve tüm unsurlarının baskı altına alındığı; tüm demokratik muhalefetin sindirilmesini hedefleyen faşizan bir otoriterliği bir rejim biçimi olarak benimsemiş bir iktidar döneminde gerçekleştirdik. Bu iktidar, neoliberal dönüşümün kurucu öznesi AKP iktidarıdır.  

Sömürge tipi demokrasi, neoliberal dönüşümün kurucu iktidarı AKP döneminde yeni bir karakter kazanmaktadır. TBMM’nin görüntü olarak varlığını sürdüren işlevleri dahi bypass edilmekte,  KHK’lar, tutuklu vekiller, tutuklu belediye başkanları ile temsili demokrasinin muhalefete sunduğu en küçük olanak dahi gasp edilmektedir. Kırdan kente canlanan sokak muhalefeti, aydın muhalefeti, üniversite muhalefeti, bilim, sanat ve toplumsal yaşamın bütün gözenekleri de AKP iktidarı tarafından baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Bunun operasyonel araçları TMY ve ÖYM’ler iken, toplumsal mühendislik projelerini de kışkırtılan gericilik-şovenizm ve muhafazakar sanat, bilim, kadın politikaları beslemektedir. Son dönemdeki bu uygulamalarla rejimin karakterinin faşizm olduğuna dair toplumun genişçe kesimlerinde ortak mutabakat oluşmuştur. Halkevleri faşizme karşı mücadeleyi hem ilkesel hem de örgütsel sorumluluk olarak kavramakta, “tek yol sokak” diyerek her cephede, direnen bütün kesimlerle omuz omuza mücadele vermeyi, gerici-faşist sindirme operasyonlarına meydan okumayı görev olarak kabul etmektedir.

Gerici karakterleri ile piyasacı karakterlerinin tipik bir sentezini sanata düşmanlıkta da görüyoruz. AKP muhafazakarlığının neoliberalizmin mütemmim cüzü olduğu, piyasa değeri olan sanatın kutsallaştırılması olmayanın ucube ilan edilmesinden ve devlet tiyatrolarına dair tutumundan bir kez daha ortaya çıkmıştır. Halkevleri, 80 yıllık deneyiminden süzülen yaklaşımının ışığında; sanatın ancak piyasadan ve gericilikten özgürleştiği koşullarda üretken olabileceği aksi takdirde piyasa ederine göre motive edilmiş üretimlerin eğlencelik sınırından öte geçemeyeceğini savunmaktadır.  

Kadınların ikinci sınıf insan olmayı kabullenmeye zorlandığı bu süreçte, kürtajın sınırlandırılması ve dolayısıyla yasaklanması tartışmalarının ve diğer kadın düşmanı uygulamaların bu zihniyetin bir ürünü olduğu ortadadır. Bu süreçte yürütülen tartışmalarda kadınların taleplerinin ve bilimsel yaklaşımların itibarsızlaştırıp, AKP güdümündeki din görevlilerinin yaklaşımlarına itibar edilmesi kabul edilemez bir durumdur. Kadınların bedeni ve emeği üzerinde tahakküm kurmak suretiyle yeni bir toplumsal cinsiyet rejiminin kurumsallaştırılmaya çalışılması, toplumun bu yolla yeniden yapılandırılması karşısında kadınların eşitlik, özgürlük mücadelesi kritik önem taşımaktadır. Halkevci Kadınlar başta olmak üzere Halkevleri örgütü kadınların kendi bedenleri ve yaşamları üzerinde tek karar sahibi olmaları gereğini ve kadınların eşitlik ve özgürlüğünü her koşulda savunmak içi tüm olanaklarını seferber etme iradesini ortaya koymaktadır.     

Kürt sorununda Kürt halkının meşru siyasi temsilcilerini tasfiyeyi hedef alan siyasi operasyonlar ve her gün yeni cenazelerin kalkmasına yol açan askeri operasyonlar sürmekte ve tasfiyeye dayalı bu politika, AKP’nin iktidarını çözümsüzlüğün üzerine kurduğunun itirafından başka bir anlama gelmemektedir. Sorun ancak tasfiye amaçlı saldırıların durduğu koşullarda ve meşru tarafların katılımıyla çözülebilir. Sindirme, asimilasyonun yeni yollarını üretme, oyalama, erteleme, dolayısıyla savaş siyaseti yerine onurlu ve adil bir barış koşullarında yeniden kardeşleşme siyaseti izlenmelidir. Halkevleri Türk ve Kürt halklarının yeniden kardeşleşmesi için halkların karşılıklı empati kurmasını sağlayacak ve kader ortaklığını açığa çıkartacak dayanışma ve ortak mücadele deneyimlerini çoğaltmaya devam edecek, Kürt halkına ve siyasi temsilcilerine yönelen baskı ve terör karşısında aktif tutum alacaktır. Roboski katliamının siyasi sorumlularının hesap vermesi talebini ısrarla savunacaktır.

Başta Aleviler olmak üzere Sünni olmayan ya da dini inanç taşımayan tüm yurttaşların dinsel ve mezhepsel baskı altına alınması; tüm düzenlemelerin bütün toplumu Sünnileştirme esasına göre yapılması laikliğe aykırıdır. Dinsel özgürlük demagojisiyle, devletin bir mezhebin örgütlenmesinin emrine verilmesi, diğer insanlar üzerinde baskı kurulması kabul edilemez. Halkevleri, dinsel ve mezhepsel baskılara uğrayanların haklarına kavuşması için yaptığı çalışmaları sürdürecektir.

Halkevleri, halkın hakları mücadelesinde emek mücadelesini özgürlük mücadelesinden, özgürlük mücadelesini bağımsızlık mücadelesinden, bağımsızlık mücadelesini ekmek mücadelesinden ayrı görmez. Bu mücadele doğası gereği hem anti-kapitalist, hem anti-emperyalist, hem anti-faşist bir mücadeledir. AKP ülkeyi kocaman bir hapishaneye çevrilmek istemektedir. Hakları için mücadele edenlerin susturulmasına ve sindirilmesine karşı demokrasi ve özgürlük talebi, Halkevleri’nin mücadelesinin temelini oluşturmaya devam edecektir. Halkevleri halkın hakları mücadelesini bir eşitlik ve özgürlük mücadelesi olarak kavradığını genel kurulu aracılığıyla bir kere daha ilan eder ve demokrasi mücadelesini tüm demokrasi güçleriyle birlikte yürütmeyi görev olarak belirler.

AKP iktidarı; 2006’daki askeri bozgunlar, 2008 finans krizi ve tüm dünyayı saran toplumsal hareketler ile derinleşen egemenlik krizini yeni bir askeri saldırganlık dalgası ile aşmaya çalışan ABD emperyalizminin aktif taşeronluğunu yürütmektedir. AKP dış politikası Türkiye’yi bütün komşuları karşısında bozguncu, müdahaleci, ABD işbirlikçisi bir ülke konumuna sürüklemiş bu da ikili ilişkilerde yansımasını bulduğu gibi uluslararası bir boyut kazanan etnik-mezhepsel gerilimlerin ve askeri çatışmaların ülke içine taşınmasını gündeme getirmiştir. AKP Suriye’de giderek şiddetlenen ve bölgeselleşmeye başlayan çatışmalarda doğrudan taraf olmuş, İran’ı ve Rusya’yı hedef alan füze kalkanı Malatya Kürecik’i ABD ve NATO’ya teslim etmiştir. Halkevleri AKP’nin Türkiye’yi ateşe atan işbirlikçi ve savaş çığırtkanı politikalarına karşı barış, kardeşlik ve bağımsızlık için mücadele edecektir. Emperyalizmin başta güncel olarak Suriye olmak üzere dünya halklarına yönelen savaş ve sömürü politikalarına karşı aktif bir mücadele süreci örgütleyecektir.

Neoliberal yağma siyaseti, faşizan baskılar eşliğinde halkın temel haklarını gasp etmeye devam etmektedir. Halkevleri, sermayenin, doğayı kar amacıyla yağmalama hedefiyle gerek HES, gerek termik ve nükleer santral projelerine, doğayı talan eden madencilik faaliyetlerine karşı halkın doğayı ve yaşamı savunma mücadelesini daha da yaygınlaştıracaktır.

Halkevleri “Kentsel dönüşüm” ve “afet riski altındaki alanların dönüştürülmesine dair kanun” adları altında halkın evlerinden mahallelerinden sürülmesine; kentlerin yağmalanmasına, bakanların ve belediye başkanlarının bu maskeler altında halkı aldatmasına izin vermeyecek bir mücadeleyi önüne koymaktadır.

Halkevleri, eğitim, sağlık, ulaşım, su gibi halkın haklarının piyasanın sömürüsünden kurtarılması ve yeniden kazanılması mücadelesini “kazanmayı” hedefleyerek büyütecek,  bilinçlendirme ve halkın örgütlendirilmesi için çalışmalarını sürdürecektir. Çalışma koşularının daha da ağırlaştırılarak, kar ve sömürü oranlarını arttırmak amacıyla taşeronlaştırma ve benzeri güvencesizleştirme politikalarına karşı güvenceli iş mücadelesini, iş cinayetlerine karşı mücadeleyi emek örgütleriyle dayanışma halinde sürdürecektir. 

Emperyalist kapitalist sistemin 2008’den bu yana derinleşen ve sistem içi bir çıkış üretilemeyen krizi “ya sosyalizm ya barbarlık” şiarını çoktan haklı çıkartmıştır. AKP karanlığı, barbarlığın ülkemizdeki adıdır. Halkevleri de halkın hakları için AKP karanlığına meydan okumanın adresidir.

Ekonomi, Kürt sorunu, dış politika odaklı krizlerle boğuşan AKP kendi çıkışını emek düşmanı, kadın düşmanı, doğa düşmanı, Alevi düşmanı, Kürt düşmanı politikalarda aramaktadır. AKP’nin çıkarları emeğin güvencesizleştirilmesinde, doğanın yağmalanmasında, toplumsal hakların gasp edilmesinde, kadın üzerindeki gerici-erkek egemen tahakkümün güçlendirilmesinde, özgürlüklerin ve demokratik hakların yok edilmesinde, etnik-mezhepsel ayrımların kışkırtılmasında, emperyalist saldırganlığa aktif taşeronluktadır. Halkın çıkarları ise AKP politikaları ile mutlak bir karşıtlık içindedir. Bunun mücadele alanındaki yansımaları halkın bugüne dek örgütlü mücadelenin dışında kalmış geniş kesimlerinde dahi direnme eğilimlerinin uç vermesiyle görülmektedir. AKP iktidarının gerici, piyasacı, erkek egemen, faşist, baskıcı politikalarına karşı öfke birikmekte ve bu öfke kimi zaman kendiliğinden ve parçalı, parlayıp sönen biçimlerle, kimi zaman örgütlü güçlerin öncülüğünde hedefini bilen biçimlerde yaşanmakta, ama sokak artık sürekli bir hareketliliğin merkezi olmaktadır.  Halkevleri mücadelesini sokağı büyütme ve sokakta kazanma hedefiyle kurgulayacaktır.  

Kısa vadeli program olarak

Genel Kurulumuz iradesiyle alınan kararlar şunlardır;

Eğitim hakkına dönük 4+4+4 eğitim modeli ile belirlenen gerici-piyasacı-cinsiyetçi saldırıyı eğitim hakkı meclislerini örgütleyerek, tüm toplumsal muhalefet bileşenleriyle birlikte püskürteceğiz. Parasız, bilimsel, anadilde eğitim hakkı bu mücadelede bayrağımızdır, çocuklarımızı ve geleceğimizi karanlığa teslim etmeyeceğiz.

Kentlerde emekçilere açılan bir savaş olarak ilerleyen kentsel dönüşüm projeleriyle birlikte, Afet yasasıyla başlatılan yeni saldırı süreci karşısında barınma hakkı mücadelelerini büyüteceğiz.

Doğamıza ve yaşamımıza dönük saldırılar karşısında, HES’lere, termik santrallere, nükleer santrallere maden şirketlerine karşı bugüne kadar verdiğimiz fiili ve hak alıcı mücadeleyi saldırıları geri püskürtecek biçimde büyüteceğiz. Bu mücadeleyi aynı zamanda başta Karadeniz olmak üzere küçük tarımsal üreticilerin emek mücadelesiyle birleştireceğiz.

Halkevci kadınlar, yeni dönem kadın militanlığının ve erkek egemen-gerici-piyasacı iktidarın kadın düşmanı politikalarını durduracak, geriletecek yeni bir kadın özgürlük mücadelesinin örgütlenmesi, yaygınlaştırılması konusunda kurucu bir inisiyatif alacaktır. Kadınların emeği, bedeni ve yaşamı üzerinde tahakküm kurulmasına izin vermeyeceğiz.

Halkevleri, engellilerin insanca, eşit ve özgür bir yaşamı kurma mücadelesini hak mücadelelerinin temel bir başlığı olarak ele alma, Halkevleri Engelli Hakları Atölyesi çalışmalarını ve engelli örgütlülüğünü büyütme noktasında bugüne kadar attığı adımları geliştirmeyi hedefleyecektir.

Demokrasi ve özgürlükler adına ne varsa ayaklar altına alan AKP iktidarı  ‘yeni’ demokratik bir Anayasaya yapamaz, yapma kabiliyeti ve niyeti yoktur. AKP iktidarının anayasa tercihi doğrultusunda ancak emperyalist kapitalist sistemin ihtiyaç duyduğu gerici faşist bir rejimin gereklerine uygun bir anayasa ortaya çıkacaktır. İşçilerin, emekçilerin, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların ve ezilen, sömürülen diğer tüm halk kesimlerinin özgür iradesiyle eylemiyle katılmadığı bir anayasa yapım süreci sermayenin, emperyalistlerin, tekellerin, tarikatların, gericilerin, rantçıların talancıların içeriğini belirlediği bir Anayasa olacaktır. Halkevleri bu süreci halkın hakları mücadelesini, halkın özne olduğu demokrasi ve özgürlükler mücadelesini yükselterek karşılayacaktır

Önümüzdeki dönem yaşanacak seçim süreçlerinde kılavuzumuz emekçilerin ortak çıkarları olacaktır. Birlik anlayışı Halkevleri açısından ancak programlı stratejik ortaklıklarla mümkündür, Halkevleri, baskının ve sömürünün iktidarını yıkacak adres olan sokakta, mücadelede tüm emek ve demokrasi güçleriyle omuz omuza bir kavgayı büyütecektir.

Halk seçeneksiz değildir, halkın siyaseti halkın hakları mücadelesidir. Bu mücadele “muhalefet etme”nin sınırlarını aşıyor, yaşamı yeniden örgütleme iddiasını büyütüyor. Halkevleri önümüzdeki dönem hak mücadelelerinde halk demokrasisi perspektifine uygun biçimde halkı özneleştirecek bir çizgi izleyecek, halkın öz örgütlerini yaratmak, hak mücadelelerinin meclislerini kurmak noktasında somut adımları atacaktır. Önümüzdeki iki yıllık süreçte Halkevleri başta eğitim, kadın mücadelesi, doğa, barınma ve sağlık alanında olmak üzere hak mücadelelerini ilerletme, örnek mücadeleleri çoğaltma, kurumsallaştırma ve politik içeriğine kavuşturma yolunda adımlarını sıklaştıracaktır. Ülkenin dört bir yanında büyüyen hak mücadelelerinin birbirleri ile ilişkisini, mücadele ortaklıklarını kurmayı hedefleyecektir.

Zaman mücadele çizgisini savunu üzerine kurma değil, meydan okuma zamanıdır. Tarihin yeniden hızlandığı ve siyaset sahnesini alt üst eden sürprizler hazırladığı bir zamanda, kapımızda bekleyen daha büyük görevlere de hazırız!

Emeğin, insanlığın ve doğanın kurtuluşu için hep birlikte mücadeleye!