Halkevleri'nin "Kamu yararına dernek" statüsünün kaldırılması bugün Halkevleri Genel Merkezi'nde yapılan basın açıklaması ile kınandı. Halkevleri Genel Yönetim Kurulu üyelerinin hazır bulunduğu basın açıklamasında Genel Başkan İlknur Birol, yaşanan sürecin Halkevleri'ne özel bir durum olmadığını tüm dünyada ve paralelinde Türkiye yaşanan yeni bir değişim/dönüşüm süreci olduğunu söyledi. Kamu'nun yeniden piyasacı bir mantıkla işlevlendirildiğini vurgulayan Birol, yaşanan sürecin piyasa ile kamunun çarpışması olarak belirtti.
Yapılan basın açıklamasının ardından basın emekçileri ve GYK üyeleri Mamak bölgesinde bulunan Halkevleri'nde devam eden yaz okullarını gezdiler.
İlknur Birol'un okudu metnin tamamı şöyle;
Halkevleri’nin “kamu yararına dernek” statüsünün bir Bakanlar Kurulu kararı ile kaldırıldığı 4 Temmuz Pazartesi günü Halkevleri Genel Merkezine tebliğ edilmiştir. 4 Nisan 2011’de alınan bu kararın Halkevleri’ne bildirilmesi Temmuz ayına bırakılmıştır. Açıktır ki başta Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP iktidarı seçim öncesi bunu açıklamayı göze alamamıştır. Bu; seçim sürecinde Erdoğan’ın her konuşmasında hedef gösterdiği Halkevleri’ne yönelik siyasal iktidardan gelen ne ilk saldırıdır ne de son olacaktır. Halkevleri tarihi, halk düşmanı, emek düşmanı siyasal iktidarların ve darbelerin saldırıları ve bu saldırılara karşı direnişlerle doludur. İki kez kapatılıp, tüm mal varlıklarına el konulan; yöneticileri ve üyeleri türlü baskı ve şiddetle karşılaşan ama halkın içinden her seferinde yeniden doğan bir örgüttür Halkevleri. Gericiliğin, faşizmin, karanlığın temsilcileri daha önce iki kez Halkevlerine saldırmışlardı.
Karanlığın 1. Saldırısı 1950 yılında Demokrat Parti iktidarı tarafından yapıldı. Hatırlanacağı gibi Halkevleri kapatılmış tüm varlıkları talan edilmiş, böylece toplumsal dokunun gericileştirilmesinin önündeki engelin kaldırılacağı düşünülmüştü. Menderes’in, ‘Siz isterseniz hilafeti dahi geri getirirsiniz’ lafı bunun veciz ifadesiydi. Ardından da Türkiye emperyalizmle işbirliğine girişmiş; IMF ile havaalanlarında gizli görüşmeler o dönemde başlamış, Amerika’yla o dönemde içli dışlı olunmuş, Kore’ye asker gönderilmiş, İncirlik üssü kurulmuş, NATO’ya girilerek derin devlet, gladio, kontrgerilla dönemi başlatılmıştır.
Karanlığın 2. Saldırısı 12 Eylül 1980’de gerçekleşmişti. Akan kanı durdurmak iddiasıyla yönetime el koyan generaller, 50 kişiyi idam etmiş, yüzlerce insanı öldürmüş, tüm karakolları işkencehaneye çevirmiş, cezaevlerini zindan haline getirmiştir. Halkevleri 2. Kez kapatılıp birikimleri talan edilmiş, yönetici ve üyeleri işkenceli sorgulardan geçirilip, cezalandırılmışlardır. Fetullah’ın aranırken ziyaret ederek çay içtiği askeri karakollarda insanlarımız işkenceli sorgulardan geçirilmekteydi. Halkevleri 1987’de beraat ettiğinde ise 500 şubeden geriye bir kamyoneti doldurmayan mal varlığı kalmıştı.
Halkevleri Zümrüdü Anka Kuşu misali küllerinden yeniden doğdu. Hızla ülke sathına yayıldı. Ve o günden beri kontrgerilla başta olmak üzere devletin tüm kuvvetlerinin saldırısına uğradı. Şubeleri sürekli kapatıldı, gidip gelenler tehdit edildi, genel başkanları dahil üye ve yöneticileri hapse atıldı. 12 Eylül faşizminin solu yok etme planına inat güçlenen bu demokratik kitle örgütünün büyüyen engellenmeye çalışıldı. Tarikatların her türlüsünün ihya edildiği, ülkede cirit attığı bu dönemde; her gün kurslarımız basılmakta, okuma yazma öğrenmeye gelen kadınlar kimlik kontrolünden geçirilmekteydi. Halkevleri tüm bunları aşarak bugüne geldi ve yine Türkiye’nin en büyük sol demokratik kitle örgütü haline geldi. Bu süreçte ne devletten beslendik, ne gurbetçileri dolandırdık, ne acıları sömürdük, ne yoksulluğu istismar ettik, ne de bunlardan sermaye yaptık. Böyle de kalmaya devam edeceğiz ve biz böyle temiz durdukça kirliler karşı tarafta sırıtmaya devam edecek.
Bugün Halkevlerini “kamu yararına dernek statüsü”nden çıkartan, altında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan ve bakanlara ait imzaların bulunduğu karar; Halkevlerinin temsil ettiği tüm ilerici tarihsel değerlere, demokratik ve toplumsal haklar alanına, kamuya dönük bir saldırı kararıdır.
Bu imza sahipleri neyi amaçlamaktadır?
1- Daha önce Menderes ve Kenan Evren İktidarının yaptığı gibi sol bir kitle örgütünü yok etmeyi amaçlamaktadırlar. Hamuru, CIA’nın kurdurduğu kontrgerilla örgütü Komünizmle Mücadele Dernekleri’nde yoğrulmuş AKP’liler dinamik, halkın haklarını savunan sol bir derneğe tahammül edememektedir. Kurmak istedikleri toplumsal yapının önündeki engelleri kaldırmaya çalışıyorlar: emekçi yerine maraba, yurttaş yerine ümmet, özgürlük yerine itaat, demokratik toplum yerine cemaat sistemi kurmak istiyorlar.
2- Halkevlerinin temsil ettiği tarihi ortadan kaldırmak istemektedirler. Bu tarih ümmetten yurttaşa dönüşmenin tarihidir. Bu tarihte Halkevleri; biat etmeyen, hakkını bilen, hakkını arayan kuşaklar yetiştirmiştir. Siyasal iktidar intikam almaya çalışmaktadır. Komünizmle Mücadele Dernekleri’nde, Milli Türk Talebe Birlikleri’nde sola yönelik saldırılarda yetişen ve karşılarında o dönemde de Halkevleri’ni gören siyasal iktidar kadrolarının Halkevleri’ni özel olarak hedef seçmeleri tarihsel bir süreklilik taşımaktadır.
3- Halkevlerinin sahip olduğu gericilik karşıtı misyonu ortadan kaldırmak istemektedirler. Bulunduğu her yere bilimi, sanatı, sorgulamayı, özgürlüğü taşıyan Halkevleri gerici ideolojilerini ve uygulamalarını yaymaları önünde engeldir ve tehlikelidir.
4- Halkevlerinin, neo-liberalizm karşıtı hak mücadelesi eksenli mücadele programı AKP iktidarının tekerine çomak sokmuştur. AKP bu uygulamalar karşısındaki en direngen yapıyı yok etmeye çabalamaktadır.
5- AKP, yeni dönem çok daha azgınca saldırarak tüm demokratik, toplumsal muhalefeti yok etmeyi hedefleyen bir süreci başlatmıştır. En önde gördüğü Halkevlerine saldırarak diğer tüm demokrasi bileşenlerine “tehdit mesajı” vermektedir. Bu saldırı dalgası diğer tüm demokratik, toplumsal muhalefet bileşenlerine daha da azgınlaşarak yayılacaktır.
AKP kamu yararından ne anlamaktadır?
AKP iktidarı neoliberalizmin toplumsal alandaki kamusal hakları yani halkın ortak-toplumsal haklarını iç bütünlüklerini parçalayarak ortadan kaldırma; kamuyu neo-liberal ilkeler etrafında dönüştürme politikasının ülkemizdeki kurucu iktidarıdır. Halkın çalışma ve yaşam alanlarındaki; güvenceli çalışma; eğitim, sağlık, barınma, beslenme gibi tümü toplumsal ve evrensel hak kategorileri; sosyal kazanımlar ve doğa; güvencesizleştirme, piyasalaştırma ve metalaştırma ekseninde imha edilmektedir. Yurttaşların müşteriye, kamu hizmeti üretmekle yükümlü kurumların şirkete dönüştüğü Başbakan’ın deyişiyle “devletin özel sektör gibi yönetildiği” neoliberal saldırganlık politikaları AKP eliyle özel bir “terör-güvenlik” doktrini eşliğinde sürdürülmektedir.
AKP iktidarı, sürdürdüğü politikalarla “kamu yararı”nı temelinden dinamitlemektedir. AKP kadrolarının bal tutarken parmaklarını yaladıkları, birkaç yoksula sadaka dağıtırken bir kaç AKP’liyi zenginleştiren, çürümüşlüğünün sembolü Deniz Feneri”ni “kamu yararına dernek ilan edip üzerine bir de TBMM üstün hizmet ödülü verirken, Halkevlerine saldırması bizim için sürpriz değildir. Halkın toplumsal kolektif hakları için mücadele eden; parasız eğitim, sağlık; parasız ulaşım, barınma hakkı, su hakkı gibi mücadeleleri her alanda yükselten; aynı zamanda bu topraklarda görülmemiş bir tarihsel süreklilikte ve yaygınlıkta bir eğitim kültür ve sanat örgütü olarak çalışmalarını yürüten “Halkevleri’nin “kamu yararına dernek“ statüsünün kaldırılması AKP iktidarının zihniyetini de niyetini de açık etmektedir.
AKP iktidarı halkı yıkıma uğratan politikalarını; halkın siyasal iktidar mekanizmalarından tamamen dışlandığı; iktidar politikalarına muhalefet zeminlerinin ortadan kaldırıldığı kısaca önündeki tüm engellerin temizlendiği bir siyasal toplumsal atmosferde gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Bunu halk örgütlülüklerini hedefe koyarak; toplumsal hakları ve kamu yararını tarihsel olarak savunan ve AKP’nin neoliberal programını uygulaması önünde engel olarak gördüğü Halkevleri, TMMOB ve TTB gibi tüm kurumları hedefe oturtarak; yargı-medya-polis gücünü kullanarak türlü komplolar, terör konseptleri, itibarsızlaştırma gibi yöntemlerle tüm muhalefet güçlerine saldırarak; en temel demokratik hakları bile kullanılamaz hale getirerek yapmaya çalışmaktadır. Korktuğu sürdürdüğü yıkıcı saldırganlık karşısında siyasal alandan dışladığı halkın örgütlü politik bir güç olarak karşısına dikilmesidir.
Halkevleri 79 yıllık bir halk örgütüdür. Halktır. Hiçbir saldırı Halkevleri’nin; halkın, emekçilerin, ezilenlerin kolektif çıkarını toplumsal haklarını savunmasını engelleyemez. Bu topraklarda sanatı, bilimi, kültürü halkla birlikte üretmesini ve yaygınlaştırmasını engelleyemez. Halkın hakları için halkla birlikte mücadele etmesini ve bu hakları söke söke kazanmasını engelleyemez. Demokratik bir ülke kurma ve kamusal alanın demokratik yeniden inşası hedefini engelleyemez. Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül başta olmak üzere o bakanlar kurulu kararının altına imza atan ve Halkevleri’ne yönelik saldırıları planlayan AKP iktidarı bu kararlarının altında kalacaklarını bilmelidir.
AKP’nin aldığı karara karşı hukuk alanında gerekli adımları atacağız ancak her zaman söylediğimiz ve yaptığımız gibi kazanacağımız yer halkın haklı, meşru mücadelesidir. Tarihimize, bugünümüze, geleceğimize haklarımıza ve örgütlülüğümüze insanca yaşam ve demokratik bir ülke mücadelesini yükselterek sahip çıkacağız.
Halkevleri bir ülkenin kuruluş tarihiyle denk 79 yıllık tarihiyle; ülkenin dört bir yanında kurduğu kütüphanelerle, okuma yazma seferberlikleriyle; yetiştirdiği sanatçı ve aydınlarla yaşamını değiştirdiği on binlerce insanla; özgürlükleri için harekete geçen kadınlarla, Halkevleri’nde bilimi sanatı öğrenen binlerce çocukla, su haktır diyerek dere başında nöbet tutan nine ve dedelerle; eğitimden sağlığa, barınmadan ulaşıma Halkevleri’nde örgütlenerek haklarını arayan halkla, emek ve demokrasi güçleri ile birlikte bu saldırının karşısında duracak; AKP iktidarına halk, emek ve doğa düşmanı politikalarını sokakta geriletecektir.
Halkevleri kendisini halka yani kamuya yararlı çalışmalara adamıştır ve öyle çalışmaya devam edecektir. Halkevleri “Halkın Hakları”nı yani kamunun haklarını savunur. AKP ise kamuyu talan ediyor. Bu nedenle diyoruz ki AKP’nin Bakanlar Kurulu ne derse desin Halkevleri kamuya yararlıdır! AKP kamuya zararlıdır!
İlknur Birol
Halkevleri Genel Başkanı