Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü.
Ama biz Ortadoğu halkları, bugün barışa hasret yaşıyoruz.
30 yıldır ülkemiz topraklarında kan, gözyaşı, katliamlar eksik olmadı.
30 yıldır bu ülkede “kökünü kazıyacağız” sözleriyle atılan her adım sadece ve sadece ırkçılığın, halklar arasında düşmanlığın, savaşın, ölümün ve acıların bu topraklarda kök salmasına neden oldu.
Bugün AKP iktidarı, emperyalist merkezlere güvenerek girdiği macerada Türk halkını da Kürt halkını da Arap halklarını da, diğer Ortadoğu halklarını da gün geçtikçe daha fazla savaşın içine yuvarlıyor. AKP, emperyalizme taşeronluk yaparak, iktidarını, kendi geleceğini sağlama alırken halkların geleceğini karartıyor.
Kürt halkının insanca taleplerini baskı ve savaşla bastırmaya çalışan AKP, sınır ötesine de uzandı. Türkiye sınırları dışındaki Kürtlerin de insani taleplerini engellemeye çabalıyor.
Komşularla sıfır sorun diye yola çıkan AKP gelinen noktada; Suriye, Irak, İran, Ermenistan hatta Rusya da içinde olmak üzere tüm komşularıyla Türkiye’yi bir savaşın eşiğine getirmiştir. Suriye’deki iç savaşın körükleyicisi, levazımatçısı AKP iktidarıdır. İran’a emperyalist müdahaleye yardım yataklık yapan AKP’dir.
Dış politikada sıkışan AKP iç politikada giderek faşizme daha çok sarılıyor. Emperyalizmin taşeronluğuyla girdiği açmazı çözmek için de içerde, ırkçılığa ve mezhepçiliğe sarılıyor. Kürtlere ve Alevilere saldırıyor.
Malatya Doğanşehir Sürgü’de Alevi bir aileye yapılan saldırı, Sakarya’da, İstanbul Ayazağa’da Kürt işçilere yönelik linç girişimi, Muğla Dalyan’da Kürtlere ait işletmenin yüzlerce kişi tarafından basılması ve sonrasında BDP’ye yönelen kitlesel saldırılar…
Bütün bunlar AKP’nin gerici birlik siyasetinin, ırkçı-mezhepçi söylemlerinin ülkeyi tehlikeli bir çatışmaya sürüklediğini gösteriyor.
AKP’nin bugünkü saldırganlığı ve pervasızlığı aynı zamanda zayıflığının-haksızlığının ve hesapsızlığının bir işaretidir.
Biliyoruz ki bugün AKP’nin sözü tükendi. AKP’nin elinde kalan tek barut; mezhepçilik, ırkçılık, kadın düşmanlığı, bilim düşmanlığı, özgürlük düşmanlığıdır.
Artık yeter! Diyoruz.
“Ülkemizde BARIŞ / Ortadoğu’da BARIŞ” istiyoruz.
Başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’ya dönük emperyalist müdahalelere ve taşeronluğa son verilmelidir.
Bu ülke toprakları Suriye’de iç savaşı kışkırtan bir operasyon üssü olmaktan çıkartılmalıdır.
Alevi-Kürt düşmanı politikalara son verilmelidir.
Bunların tezahürü olan eğitimde gericileştirme başta olmak üzere tüm gerici, faşist, ırkçı, asimilasyoncu, mezhepçi halk düşmanı politikalardan vazgeçilmelidir.
Acilen atılması gereken adımlar bellidir.
KCK ve diğer operasyonlarla hapsedilen Kürt Halkının meşru temsilcileri serbest bırakılmalı, bir genel af ilan edilmelidir.
Kürt Sorunun çözümü için demokratik kanallar sonuna kadar açılmalıdır.
Biz, Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Ermenisiyle, Alevisiyle, Sünnisiyle, inananıyla - inanmayanıyla "Yaşasın halkların kardeşliği" diyeceğiz. Barışın ve kardeşliğin ülkesini kurmak için mücadele edeceğiz. Halklarımızın, refahı, huzuru, özgürlüğü, bağımsızlığı ve mutluluğu için emperyalist sömürgeci savaşları durdurmaktan başka seçenek yok.
Bunca sermaye saldırısına karşın, kam emici emperyalist işgalcilere karşın, faşist baskılara karşın Kardeşliğin, barışın, demokrasinin ülkesini kurmaya bugün daha da yakınız. Kardeşliğin dünyasını biz kuracağız.
Oya Ersoy
Halkevleri Genel Başkanı