Türkiye’de yerel seçimler dünyanın ekonomik krizin sarsıcı etkileriyle yankılandığı bir dönemde gerçekleşti ve AKP’nin teğet geçecek dediği kriz aslında tüm yerel seçim sürecini etkiledi. Seçim kampanyaları süresince devletin tüm olanaklarını kriz koşullarında seçimi kazasız atlatmak üzere kullanan AKP’nin sadakacı, kayırmacı ve yalancı yüzü daha da net bir biçimde görüldü.
Hükümet seçtiği kimi bölgelerde halka sadaka paketleriyle giderek krizin yıkımının yol açabileceği tepkileri yatıştırmaya çalışırken, sermaye için kıyak teşvik paketleri hazırladı ve hazırlamaya devam ediyor. IMF ve İsrail’e karşı yaptığı yalancı kabadayılıklarla, sadaka gibi seçmeci ve geleceği hükümetin inisiyatifinde olan açılımlarla seçim öncesi direksiyonu toplamaya çalışan AKP’nin ikiyüzlülükleri halk tarafından sandıkta aklanmadı. Yani, sermaye egemenliğinin temsil düzeninde önemli bir sarsıntı yaşandı. Taşlar yerinden oynadı.
Şimdi Halkın Şartları için 1 Mayıs’a !
Şimdi sermayenin karlılık krizinin faturasını biz emekçilerin, yoksulların ödemeyeceğini yüksek sesle söylemek, krize karşı kendi şartlarımızı;”halkın şartlarını” haykırmak, işsizlik ve zamlarla bizleri daha da yoksullaştıracak olan kriz siyasetini yönetenlerin krizi haline getirmek için 1 Mayıs’a gidiyoruz.
1 Mayıs, baskı ve zor rejiminden hiç vazgeçmeyen AKP’ye ve temsilcisi olduğu sermayeye karşı tüm emekçi güçlerin mücadelelerini büyütecekleri gündür.
Taksim simgedir.
Hiçbir muhalefet gücünün emekçilerin tarihinde derin anlam taşıyan simgelere “basit” ve “önemsiz” bir ayrıntıymış gibi yaklaşmaması gerekir. Bugün 1 Mayıs’ı işçi sınıfının mücadele günü olarak kavramak Türkiye işçi sınıfı tarihini “başlangıçsız” ve “hafızasız” bırakmaya çalışanlara karşı mücadele etmek demektir. Kısa vadeli bir hafıza yenilenmesi bile mücadelenin tek tek kazandırdıklarını görmek için yeterlidir; 1988-1992 arasındaki dört yıl boyunca Taksim zorlanarak, kutlanması yasak olan 1 Mayıs’ın yasal mitinglerle kutlanma hakkı elde edilmiştir. 2004 yılında Taksim ısrarıyla başlayan fiili Saraçhane 1 Mayıs’ı 8 yıl boyunca mitinglere yasaklı Kadıköy meydanını tekrar miting alanı haline getirilmiştir. 2007 ve 2008 yıllarında Taksim tüm teröre rağmen zorlanarak bugün 1 Mayıs’ta tatil hakkı kazanılmıştır. Tüm bunlar, 1 Mayıs’ın “iktidarın demokratik bağışı” olmadığını kavramaya yeterlidir. Elde ettiğimiz her hak bahşedilmiş değil bedeli ödenerek kazanılmıştır. Ve bu mücadele ancak bu fiili militan meşru hatta ilerlendiği sürece halkın haklarının elde edebileceğinin de sembolüdür.
Yani sadece geçmişe dair değil, bugüne ve geleceğe dair bir semboldür. Bu nedenledir ki; ilerici emek ve halk örgütlerinin, sosyalistlerin, devrimcilerin kazandığı 1 Mayıs, 2009 yılında da sözlerimizi mücadele kararlılığıyla haykırdığımız, yasaklı tüm alanları özgürleştirmek için yollara çıktığımız ve emekçi yoksul halkın taleplerini haykırdığımız bir gün olmalıdır.
Emekçilerin ve yoksul halkın hayatını zindan eden neo-liberalizmle ve gericilikle hesaplaşacak bir güçte ve tarihin bedellerle bize bıraktıklarına sahip çıkarak 1 Mayıs alanına çıkılmalıdır.
Tüm dünyada 1 Mayıs ülkenin kentlerin en büyük meydanlarında kutlanır.
Çünkü emeğin bayramına bir avuç sermayedar dışında bu ülkenin tüm değerlerini üreten emekçilerin haklarını savundukları ve taleplerini ifade ettikleri mücadeleyle ulaşılabilir. Bu nedenle 1 Mayıs işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Yoksul halkın, emekçilerin haklarını ve mücadele kararlılıklarını ilan ettikleri ve bunu kentlerin “kalbi” olan meydanlarda kitlesel olarak gerçekleştirdikleri bir gündür.
O nedenle kent meydanlarına konulan yasaklar, emekçi sınıfların mücadele tarihlerinde iktidarların yasal mevzuat konusuna sıkıştırmak istedikleri, sıradan ve basit bir yasak sorunu değildir. İktidarın hegemonya sınavını, emekçi sınıflar karşısında verdiği temel konulardan biridir.
Bedel ödeyerek kazandıklarımızı AKP’nin demokrasicilik oyununa kurban vermeyeceğiz. İşçi sınıfının mücadele tercihinin gösterdiği yolda ilerleyecek, ezilen halkların insanca yaşam mücadelesini yükselteceğiz. Bu 1 Mayıs’ta Taksim’de olacağız.
Bizler bu ülkenin işçileri, emekçileri, kadınları, gençleri yani gerçek sahipleri olarak; Kapitalizmi sonsuz bir tatile çıkarmak için,
Neo-liberal politikalara karşı emekçilerin şartlarını haykırmak için,
Gericiliğin sadaka ile yaratmaya çalıştığı sadakati yıkmak için,
Düşmanlık değil eşitlik ve özgürlük içinde yaşayacağımız kardeşçe bir ülke için,
Emperyalizmden bağımsız, söz, yetki, karar hakkına sahip olduğumuz,
Tam Bağımsız Bir ülke için, 1 MAYIS’a gidiyoruz.
Krize karşı şartlarımızı hep birlikte haykırıyoruz;
1. İşten çıkartmalar yasaklansın, herkese iş güvencesi sağlansın,
2. Zamlar geri alınsın,
3. Halkın eğitim, sağlık, su, ulaşım, konut, ısınma gibi temel hakları yaşamsal ihtiyaçlar ölçüsünde ücretsiz hale getirilsin,
- Her haneye 18 m3 su, 140 m3 doğalgaz, - 230 kw saat elektrik ücretsiz verilsin
- Saat 06-09 ve 17-21 arasında ulaşım ücretsiz olsun,
- Okullarda para toplanmasına son verilsin, eğitim parasız hale getirilsin,
- Hastanelerde tüm sağlık birimlerinde sağlık hizmetlerinden para alınmasın,
- Hiç kimse "kentsel dönüşüm" adı altında evinden atılmasın,
4. Kredi kartı, esnaf ve çiftçilerin kredi borç faizleri silinsin
1 Mayıs’ta tüm ilerici emek güçlerini, sendikalı, sendikasız tüm işçileri, işsizleri, emeklileri, ev kadınlarını, gençleri, iktidarın gerici, faşist, baskıcı politikalarından rahatsız tüm kesimleri AKP’den hesap sormaya, kapitalizmin krizine karşı halkın şartlarını haykırmaya ve haklarını almak üzere isyanı sokağa taşımaya çağırıyoruz.
İLKNUR BİROL
HALKEVLERİ GENEL. BAŞKANI