2015 baharını direnişlerle, mücadeleyle ve en önemlisi umutla karşıladık. Bir yanda 12 yıldır yürüttüğü yağma, talan, yolsuzluk politikasını baskıyla, faşizmle, gericilikle sürdürmek, kalıcı hale getirmek isteyen AKP iktidarı, diğer yanda direnenler. Bir yanda iflas eden Ortadoğu politikasını, Kürt halkını oyalama siyasetini sürdüremez hale gelen AKP, diğer yanda barışa, eşitliğe, kardeşliğe özlem duyan halklarımız. Bir yanda gözünü ormanlarımıza, akarsularımıza, kentlerimize dikmiş açgözlü sermaye ve onun temsilcisi AKP, diğer yanda zeytinine, ormanına, parkına ve  haklarına sahip çıkanlar, mücadele edenler. Bir yanda her konuştuğunda kadınlara dönük nefret kusan, şiddeti, kadın katliamlarını teşvik eden, eşitliğe düşman iktidar sahipleri, diğer yanda kadınların isyanını meydanlara taşıyan binlerce kadın. Ve halka karşı işlediği suçlardan, savaş suçlarından, hırsızlıkların hesabını vermekten kaçmak ve bu çürümüş düzeni sürdürmek için iktidarda kalmaya kendini mecbur hisseden, bunun için de diktatörlük hevesi kuranlar...

Milyonların hep bir ağızdan “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganını haykırdığı güzel Haziran  günlerinde “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyorduk. Hem AKP, hem de halk açısından artık hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. AKP iktidarda kalabilmek için kendisini şiddeti artan gericiliğe ve faşizme muhtaç hissediyor. Halk kendisine yönelen saldırıyı ancak sokakta mücadele ederek durdurabileceğini görüyor. İktidarın hemen her politikası artık irili ufaklı halk isyanlarıyla cevaplanıyor. Ülkemizin dört bir tarafında AKP’nin yağma ve talan politikasına karşı direnişler büyüyor. AKP’nin eğitimin her alanını gericileştirme hedefiyle yürüttüğü gerici-faşist politikaya karşı bilimsel, laik eğitim talebi yükseliyor, AKP’nin gerici politikalarıyla katlanarak artan şiddete, katliamlara, ayrımcılığa karşı binlerce kadın meydanları dolduruyor.

AKP iktidarı ise yönetme biçimi olarak benimsediği faşizmi İslamcılık temelinde restore etmeye çalışıyor. Recep Tayyip Erdoğan 2015 seçimlerinden siyasal rejim ve hükümet sistemini değiştirmek amacıyla kurucu iktidar yetkisi istediklerini açıkladı. Bizler seçim sonuçları ne olursa olsun AKP’nin “kurucu iradesini” tanımadığımızı ilan ettik.

Ülkemizde iktidarıyla, muhalefetiyle, bütün kesimleriyle hemen herkesin Haziran ayındaki seçimlere kilitlendiği bir süreci yaşıyoruz. Bizler geçtiğimiz 12 yılın da tecrübesiyle AKP iktidarının ancak halkın doğrudan katıldığı sokak inisiyatifiyle yıkılabileceğini görüyoruz. Bu yüzden bu dönemde de en temel sloganlarımız “Tek yol sokak, tek yol devrim”dir. Bizler AKP’nin krizinin sokağı büyütecek şekilde derinleştirilmesi açısından mecliste de geriletilmesi, milletvekili sayısının azaltılması HDP’nin %10 barajını aşması ile mümkün olduğu için ve Kürt halkının mecliste temsil edilmesi için seçimlerde HDP’ye oy vereceğiz. Bizler seçim dönemini ve sonrasını gericiliğin, mezhepçiliğin, faşizmin, diktatörlüğün, kadın düşmanlığının, emek düşmanlığının, yağmacılığın, hırsızlığın üzerine yürüdüğümüz bir süreç olarak örgütleyeceğiz. Aynı zamanda AKP’nin örtmeye, unutturmaya çalıştığı tüm suçlarını teşhir edeceğiz. Meşruiyetimizi haklılığımızdan, gücümüzü halkın hakları mücadelemizden alıyoruz.

Şimdi ülkemizin dört bir tarafında AKP’nin üstüne üstüne yürümeye kararlı binlerce insanımız bu kararlılıkla mücadeleyi yükseltiyor.  Ankara buluşmamız için çalışmalara başladık. Halkın bağımsız bir özne olarak mücadele ettiği alanları, sokakları birleştirmek ve iktidarın üzerine yürümek için kararlıyız. Bu süreçte bütün arkadaşlarımıza önemli görev ve sorumluluklar düşüyor. 12 Nisan’daki buluşmamız bütün seçim sürecinde ve sonrasında yürüteceğimiz mücadelenin önemli bir durağı olacak. İnatçıyız, kararlıyız, umutluyuz! Hepimize kolay gelsin.

Haydi, 12 Nisan’da Ankara’da buluşmaya!

Oya ERSOY

Halkevleri Genel Başkanı