Çankaya, Batıkent ve Mamak’ta hekimler ve mesleği hekimlik olan milletvekilleri “halk sağlığı”nı konuşmak için mahallelilerle bir araya geldi.
Ankara Halkevleri 10 Şubat cumartesi günü Dikmen, Batıkent ve Mamak’ta olmak üzere üç bölgede “Halk Sağlığı” panelleri düzenledi. Panellere konuşmacı olarak Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Onur Naci Karahancı, Türk Tabipler Birliği (TTB) eski Başkanı Eriş Bilaloğlu, Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilen Sibel Perçinel ve Tuncer Baş ile aynı zamanda doktor olan CHP milletvekilleri Ali Şeker, Niyazi Nefi Kara, Murat Emir katıldı. Panellerde savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğu belirtilirken, şehir hastanelerinden OHAL’in ve savaşın halk sağlığına nasıl etki ettiğine dair birçok konuya değinildi.
Mamak’taki panelde Eriş Bilaloğlu, TTB’nin iktidarın şimşeklerini üstüne çeken barış açıklamasına değinerek hekimlerin görevinin çatışan taraflara “Bir kez daha düşünün” demek olduğunu belirtti. Bilaloğlu, bir meselenin halk sağlığı sorunu olması için önlenebilir olma, yaygın olma ve ölümcül olma gibi ölçütlere sahip olması gerektiğini ve savaşın bu ölçütlere sahip olduğunu belirtti. “20 günde meselenin TTB açıklamasıyla alakalı olmadığı belli oldu” diyen Bilaloğlu, Erdoğan’ın asıl derdinin, halkçı meslek örgütlerine yönelik saldırı olduğunu belirtti.
Ali Şeker ise cehaletin ve ölümün kutsandığından bahsederek, savaşın zorunlu durum olmadığını, AKP’nin dış politikalarının sonucu olduğunu belirtti. Afrin operasyonunda ölen askerlerin yoksul halk çocukları olduğunu belirten Şeker, asker cenazelerinin miting alanına çevrilerek iç politikada malzeme haline getirildiğinin altını çizdi.
TTB ile kurulan dayanışmanın AKP’nin planını çökerttiğini belirten Şeker, “Bize bedeller ödetmeye çalışanlara karşı laiklik, özgürlük, demokrasi, insan hakları temelinde bir araya gelmeliyiz” dedi.
Son olarak söz alan Halkevleri GYK Üyesi Candaş Türkyılmaz da, diktatörlüğü durdurmak için direnenlerin yan yana durması gerektiğini belirterek Mamaklıları direniş kurultayını örgütlemeye çağırdı. Konuşmalar sonrasında salondan söz alanlar, savaşa karşı net tavır alınması gerektiğini ve toplumsal muhalefetin gerçek birliktelikler geliştirerek diktatörlüğe karşı direnmesi gerektiğini vurguladı.
“Bu hakkı kimse bize vermeyecek, biz alacağız”
Dikmen’deki panelde ise açılış konuşmasını yapan Tuncer Baş, bu toplantıların birer çalıştay gibi düşünülmesi gerektiğini, yürütülecek mücadele için bir toplanma zemini olduğunu belirtti.
KHK ile ihraç edilen barış akademisyenlerinden Sibel Perçinel de OHAL’in, savaşın ve sıkıyönetimin bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtti. Savaş koşullarında insanların sakatlandığı ve bebek ölümlerinin arttığını belirten Perçinel, savaşın göç, salgın hastalıklar, yoksulluk, ucuz iş gücü, sağlık hizmetlerinde ulaşmada zorluk anlamına geldiğinin altını çizdi. Perçinel, OHAL ve savaş koşullarında insanların geleceğe dair umutlarını kaybettiğinin altını çizdi.
Perçinel’in ardından söz alan Niyazi Nefi Kara ise, AKP’nin başlatmış olduğu “sağlıkta dönüşüm” ile sağlık alanında emeğin sömürülmesi sürecine ilişkin deneyimlerini aktardı. AKP iktidarının, halkın sağlık hakkını elinden aldığını belirten Kara “Bu hakkı kimse bize vermeyecek, biz alacağız” dedi.