Savaşa hayır!

Geleceğimizi ABD emperyalizmine ve gerici savaşlara teslim etmeyeceğiz!

Savaşın, işgalin, ölümün bitmediği Ortadoğu bu defa da yükselen İran-ABD gerilimiyle tehlikeli bir süreci yaşıyor. Bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde İran Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Haşd el-Şaabi (Gönüllü Halk Güçleri) Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis ABD tarafından düzenlenen bir suikastla Irak topraklarında öldürüldü. Ardından bugün (8 Ocak) İran Devrim Muhafızları, ABD askerlerinin bulunduğu Irak’ın Anbar vilayetindeki Ayn el-Esad Hava Üssü ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin başkenti Erbil’deki havalimanına balistik füzelerle saldırı düzenledi.

Birkaç gün içinde yaşanan bu gelişmeler Ortadoğu’da daha da tehlikeli bir sürece girildiğini gösteriyor. Şimdiye kadar yaşanan savaşların, işgallerin, acıların sorumlusu başta ABD emperyalizmi olmak üzere, tüm emperyalist güçler ve bölge ülkelerinin emperyalizm işbirlikçisi iktidarlarıdır. Ortadoğu’da siyasal gericiliğin ve halkların yaşadığı acıların bir başka kaynağını ise savaş ve işgal ortamını bölgesel nüfuz mücadelesi için değerlendiren, mezhepçi çatışmaları körükleyen bölge devletleridir.

Irak’ta 2003 yılında başlayan ve daha sonra ABD işgali ile süren savaş milyonlarca insanın hayatına mal olmuş, ülke yıkıma uğratılmıştır. Suriye, ABD ve işbirlikçileri tarafından bugünkü durumuna gelmiştir. Libya’da yaşananların baş sorumlusu ABD liderliğindeki NATO ittifakıdır. Kısacası dünya halklarının başına açılan hemen hemen bütün felaketlerde ABD emperyalizminin parmağı vardır. ABD haydut bir devlet olduğunu bir başka ülkenin üst düzey ordu mensubunu bile suikastla öldürerek bir kez daha göstermiştir.

Öte yandan ABD'nin hedef aldığı İran devleti de ABD-İsrail saldırganlığı karşısında bir direniş sergilemekle birlikte bu çatışmayı, demokratik ve özgür bir Ortadoğu umudunu boğan bir başka gerici-yayılmacı siyasetin tarafı olarak örgütlemektedir. ABD saldırganlığı karşısında dayanışmamız eşit, özgür ve demokratik bir Ortadoğu özlemini taşıyan İran ve bölge halklarıyladır.

Yaşanan tüm bu gelişmeler doğal olarak ülkemizi doğrudan ilgilendirmektedir. Bilinmektedir ki başta Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP iktidarı savaş yanlısı, yayılmacı, müdahaleci bir dış politika sürdürmektedir. Suriye ve ardından Libya bunun örnekleridir. Bu politikanın gerek Türkiye halklarına gerekse de bölge halklarına insani bir gelecek vaat etmediği sonuçlarıyla ortadadır. Bu politikaya derhal son verilmelidir. İhtiyaç olan barıştır, halkların kardeşliğidir, karşılıklı anlayışın hakim olduğu yeni bir politik düzlemin yaratılmasıdır. Bu yapılmadığında kaybeden egemenler değil, bizler yani Türkiye halkları olacak. Savaş, binlerce kilometre uzakta değil, kendi sokağımızda kapımızda yaşanacak ve bizleri de on yıllar sürecek bir kaosa sürükleyecek.

Emperyalizm işbirlikçisi politikalar terk edilmeli, ülkemiz topraklarındaki ABD üsleri derhal kapatılmalıdır.

Derhal ülke dışında bulunan tüm askeri güçler geri getirilmeli, Türkiye bölge halklarının barış ve kardeşliğini savunan yeni bir politik misyon edinmelidir. AKP-Saray iktidarı askeri gücü, ülkenin kaynakların kendi ikbali için kullanmaktadır, buna Türkiye halklarının onayı yoktur.

Ülkemizin iktidar eliyle tırmanması muhtemel gerilime, çatışma ve savaş siyasetine bir biçimiyle ortak edilmesi geri dönülemez sonuçlara neden olacaktır.

Bizler emperyalizmin savaş ve işgal siyasetinin ve işbirlikçilerinin karşısında mücadele etmeye devam edeceğiz! Emperyalizm ve bölgedeki gerici rejimler barışın, kardeşliğin, eşitliğin ve özgürlüğün düşmanıdır. Halklarımızın çıkarı barış içinde eşit, özgür, demokratik bir Ortadoğu’dadır.

Kahrolsun ABD emperyalizmi

Yaşasın Halkların Kardeşliği

Halkevleri Eş Genel Başkanları Dilşat Aktaş ve Nuri Günay