Aşık Veysel’i Saygıyla Anıyoruz

Pa, 22/03/2009 - 02:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Veysel Şatıroğlu, 1894'te Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi. 7 yaşında yakalandığı çiçek hastalığından dolayı bir gözünü, daha sonra bir kazasonucu, az gören öteki gözünü yitirdi.

Babası "Karaca" lakaplı, Ahmet adında bir çiftçidir. Emlek yöresi olarak adlandırılan Sivas'ın âşığı ve ozanı bol diyarında, Veysel'in babasının şiire olan merakı evlerine sürekli aşıkların girmesine neden oluyordu.  Veysel’in bağlamaya ve türkülere olan ilgisini gören babası ona bağlama aldı. Bu bağlama hayatı boyunca Veysel’e eşlik edecekti. İlk bağlama derslerini de babasının arkadaşı Çamşıhılı Ali’den aldı. Yunus, Karacoğlan, Dertli, Erzurumlu Emrah gibi âşıklardan etkilendi ve türkülerinde onlarla olan duygu yakınlığını yansıttı.

Önceleri usta malı türküler söyleyen Âşık Veysel, 40 yaşlarına doğru kendi şiirlerine ağırlık vermeye ve türküleştirmeye başladı. 1931 yılında gerçekleştirilen Âşıklar Bayramında adı duyulan ve 1933 yılında Atatürk için söylediği bir türküden sonra özellikle Ahmet Kutsi Tecer’in de yardımıyla tüm Türkiye’de tanınmaya başladı. Bu yıllar aynı zamanda Veysel’in kendi türkülerini söylemeye yönelmesi anlamında bir geçiş dönemi olarak sayılabilir. Bu döneme dek köyünden hiç çıkmayan Âşık Veysel bunu izleyen yıllarda Türkiye’nin birçok yöresini dolaşarak kendi yöresi dışında da insanlara türkülerini aktarma fırsatı buldu.

Türkülerinde kendi özgü bir içtenlikle doğadan insan sevgisine hemen her konuyu işleyen Âşık Veysel, İstanbul Radyosunun ilk yayınlarında da türkü söyledi. 1941-46 arasında, Âşık Ali İzzet’le birlikte Köy Enstitülerinde halk türküleri ve bağlama dersleri verdi. Zamanla Veysel ve Ali İzzet’in temsil ettiği bağlama çalma ve türkü söyleme biçimi başlı başına bir tavır olarak yerleşti.

Önceleri yöresindekiler sonra Türkiye’nin her yerinden âşıklarla karşılaştı, tanıştı. Ölümüne dek de sürekli olarak, yaşlı genç âşıklar tarafından ziyaret edildi.

Âşık Veysel’in önemli sayılan ancak pek bilinmeyen bir özelliği de köyünde ilk kez meyve bahçesi kuran ve meyve yetiştiren kişi olmasıdır.

Araştırmacılara göre bağlamanın ilk düzeni olarak kabul edilen ve aslında Âşık Süleyman tarafından kullanılan ancak Âşık Veysel aracılığıyla yayıldığından dolayı aşıklama düzeni (la-re-mi), “Veysel Düzeni” olarak da bilinir.

Âşık Veysel'in şiirlerinin toplandığı Deyişler (1944), Sazımdan Sesler (1950) ve Dostlar Beni Hatırlasın (1970) adlı kitaplar yayımlandı.

21 Mart 1973 günü, doğduğu köy olan Sivrialan'da, şimdi adına müze olarak düzenlenen evde yaşama gözlerini kapattı.

 

GÜZELLİĞİN

Güzelliğin on para etmez

Bu bendeki aşk olmasa

Eğlenecek yer bulaman

Gönlümdeki köşk olmasa.

 

Kim okurdu kim yazardı

Bu düğümü kim çözerdi

Koyun kurt ile gezerdi

Fikir başka başk'olmasa.

 

Güzel yüzün görülmezdi

Bu aşk bende dirilmezdi

Güle kıymet verilmezdi

Aşık ve maşuk olmasa.

 

Senden aldım bu feryadı

Bu imiş dünyanın tadı

Anılmazdı Veysel adı

O sana aşık olmasa.

 

BENİ HOR GÖRME GARDAŞIM

Beni Hor Görme Kardeşim

Sen Altındın Ben Tunç Muyum

Aynı Vardan Var Olmuşuz

Sen Gümüşsün Ben Saç Mıyım

 

Ne Var İse Sende Bende

Aynı Varlık Her Bedende

Yarin Mezara Girende

Sen Toksun Da Be Aç Miyim

 

Kimi Molla Kimi Derviş

Allah Bize Neler Vermiş

Kimi Arı Çiçek Dermiş

Sen Balsın Da Ben Cec Miyim

 

Topraktandır Cümle Beden

Nefsini Öldür Ölmeden

Böyle Emretmiş Yaradan

Sen Kalemsin Ben Uç Muyum

 

Tabiata Veysel Aşık

Topraktan Olduk Kardaşık

Aynı Yolcuyuz Yoldaşık

Sen Yolcusun Ben Bacmiyim