Merhaba
Ankara meydanlarına evi için, işi için, aşı için, insanca bir yaşam için mücadele ede ede, mücadelesini birleştirerek gelen tüm kadınlar, erkekler, gençler, engelliler hoş geldiniz,
Safalar getirdiniz.
Tarihsel derinlikte bir ekonomik krizin hüküm sürdüğü bugünlerde, Hükümetler, ordular kapitalistlerin dizginlenemeyen kar hırslarını tatmin etmek,
sömürü düzenlerini yeni duruma uygun hale getirmek için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.
Bu politikalarıyla Onlar dokuz köye ferman yazıyorlar.
Fermanlarında açlık var, yoksulluk var, kölece çalışma ve dilencileştirme var.
Fermanlarında NATO’ya asker, IMF’ye selam, sermayeye talan vaat ediyorlar.
İstanbul’da toplanan paranın efendileri, yani IMF’ciler, beyaz sayfalara yazdıkları raporlarda zaten ilan ettiler: Gelecek yıl milyonlarcu insan açlıkla karşı karşıya kalacak, 50 bin bebek ise ölecek.
Sadece rakamlardan ibaret bu raporlar ne iç sızlatıyor, ne de pişmanlık.
Oysa bilgisayar ekranlarında şekillenen bu raporların konusu insan.
Bedeniyle, emeğiyle, onuruyla insan.
Bu efendiler, “kapitalizm sizi aç bırakacak, bebekleriniz ise ölecek” diyor.
Bu efendiler “emperyalizm insan unsuruna değil, yayılmacı iktidarlarının gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine bakar, kapitalist sistemin devam etmesiyle uğraşır” diyorlar.
Bu efendiler “insan dediğiniz önemli değil, para ve kar önemlidir” diyorlar.
“Petrol kuyuları, enerji nakil hatları, su kaynakları, bankalar ve borsa kağıtları önemlidir” diyorlar.
Mesela “onur, özgürlük bize lazımdır yoksul halklara değil” diyorlar
Mesela önce yoksul ve aç bırakıp “sonra da ahlaklı olun” diyorlar.
Üstelik bunları Cuma hutbelerinde, cami vaazlarında da söylüyorlar.
Diyanetten “yoksulluğunuz kaderinizdir ama siz ahlaklı ve uysal olmak zorundasınız” diye fetvalar çıkarıyorlar.
Gazeteleri, televizyonları selden kalmış bir porselen tabağını alan genci “yağmacı” diye suçlarken,
Onlar ülkenin ortak değeri olan fabrikaları, tarlaları, köprüleri satışa çıkararak yağma düzenliyorlar.
Biz yoksullar yağmacı oluyoruz, onlar mülk sahibi efendiler
Biz işçiler, emekçiler, ezilenler ahlaksız oluyoruz onlar erdemli kişilikler.
Buna isyan edilmez de neye edilir.
İşte AKP, ülkede bu efendilerin iktidarıdır
Tarihsel acılar, eşitsizlikler için yıllardır artık yeter diyerek çözüm isteyenleri dinlemeyenler ABD emredince bölgenin yeniden düzenlenmesi için teyakkuza geçiyor. .
Açılım yapıyorlar, beklenti yükseltiyor umut tacirliği ile taşeronluklarının üstünü örtüyor yeni gerilimlere kapı açıyorlar.
Ancak bir gerçek her zaman ortadaydı. Yine söyleyelim.
30 yıldır kan ve gözyaşına boğulmuş bu topraklarda insanlar acılarının dinmesini, ölümlerin durmasını istiyor.
Rize’de de istiyor, Urfa’da da istiyor, Manisa’da da istiyor Diyarbakır’da da istiyor.
Ne çocukları ölsün, ne onurları zedelensin ne de kimlikleri inkar edilsin istiyorlar.
Açılım yapacaksanız kardeşliği büyütmek için açılım yapacaksınız. ABD ve büyük şirketler istiyor diye değil.
İçinde halkların olmadığı açılım çözüm olamaz.
İşte bu nedenle açılım olacaksa Türküyle Kürdüyle halkın özne olduğu bir kardeşleşme ile olmalı
Barış olacaksa barışın öznesi Türk’üyle Kürd’üyle halk olmalıdır.
Hiç kimsenin iç savaş tehdidiyle siyaset yapanların aklına ihtiyacı yok.
Buradan bir kez daha uyarıyoruz.
Hiçbir yurttaşın acısıyla, duygusuyla oynayarak siyasi rant elde etmeyin.
İç savaş kışkırtıcılığı yapmayın, kardeşi kardeşe düşman edecek politikalardan vazgeçin.
Biliyoruz ki, kardeş kardeşe el kaldırırsa kazanan egemenler olur.
Bu nedenle bu alandan bir kez daha diyoruz ki;
Biz kardeşlik isteyenleriz,
Azeri’si, Ermeni’si, Arap’ı, Kürt’ü, Türk’ü ile halkların kardeşliğini isteyenleriz.
Bu alan kardeşinin elini art niyetsiz tutan yoksul emekçilerin,
Savaş değil barış isteyenlerin,
Kendi için hangi hakkı istiyorsa kardeşi içinde bütün hakları isteyenlerin alanıdır.
İşiyle, aşıyla, diliyle, kültürüyle tam ve eksiksiz yurttaş olarak yaşadığı “kardeşliğin ülkesinde” birlikte gülmek, birlikte ağlamak isteyenlerin alanıdır.
Bu alan “kan-ölüm-gözyaşı-yoksulluk” yerine, “barış-kardeşlik-herkese eşit yurttaşlık” diyen, karşısındakini ezmeyi amaçlamayan, çıkar gütmeyen, samimi, yoksul emekçilerin alanıdır.
Onlar dokuz köyün yoksullarına, emekçilerine
“Kölece çalışın, sesinizi çıkarmayın, birbirinize düşman olun, konuşmayın, itiraz etmeyin, hele hakkınızı hiç istemeyin” diyorlar
Fermanlarını ABD’de koruma altında tutulan tarikat şeyhleriyle, işbirlikçi sermaye sahipleriyle, IMF komiserleriyle, banka rantiyecileri, borsa soyguncuları, askeri-sivil bürokratlarıyla işbirliği içinde yazıyorlar
Onların fermanları biz yoksul halkları yok sayıyor,
vatandaşlık dışına atıp sözde vatandaş yapıyor,
kentlerden kovuyor, insan yerine koymuyor.
Yasalar yapıyorlar kendilerini korumak için,
Silahlar alıyorlar savaşmak için.
Anlaşmalar yapıyorlar
petrol kuyularını, fabrikalarını yani karlarını güvenceye almak için,
Halkları birbirine düşman ediyorlar, oyunlarını iyi oynamak için.
Türkü Kürde, Arabı Farsa, Ermeniyi Azeriye düşürüyorlar.
Bi zaman zorbalık yapıyorlar,
Bi zaman güler yüzle karşımıza çıkıyor demokrasiden söz ediyorlar.
Hile hurda ile halkları kandırıyor, hiçbir soruna gerçek bir çözüm üretmiyorlar.
Adına demokrasi, hukuk diyorlar.
O yasalar ki, hak istediğinizde başınıza cop yağdırıyor,
Biber gazı, para cezası, cezaevi, tutuklama, ölüm kusuyor
O yasalar ki, sosyal olan ne varsa çöpe atıyor,
hakları bir bir ortadan kaldırıyor,
parası olanı yaşatıp, olmayanı ya mezara yolluyor ya da dilenciliğe mahkum ediyor.
Fermanı yazıyorlar, meclislerinde oyluyorlar, yasa diye önümüze koyuyorlar.
Dokuz köyün ferman yazıcıları, sermayenin, para babalarının, kapitalistlerin mutluluğu için yazıyor fermanı.
Bu fermanla istiyorlar ki, varlığımızı onların varlığına armağan edelim.
Sadece onlar için çalışıp, onların dediğini yapıp, insanlığımızdan, kardeşliğimizden, onurlu ve özgür yaşamaktan vazgeçelim
Bizi yok sayarak yazılan fermanlara
Bu toprakların tarihinden, emekçilerin kavgasından, insanlığın en erdemli, en onurlu haliyle cevabımızı vereceğiz.
FERMAN DEVLETİN İSE HAKLAR BİZİMDİR
VARLIĞIMIZI YOK SAYANLARIN,
VARLIKLARINI TANIMAYACAĞIZ
BİZİ İNSAN, YURTTAŞ SAYMAYAN, HAKLARIMIZI TANIMAYAN, ONURUMUZU, ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ YANİ İNSANLIĞIMIZI TALAN EDENLERE AKLIMIZ, BEDENİMİZ VE KARDEŞLİĞİMİZLE CEVAP VERECEĞİZ
SİZ YANLIŞLARI YAPTIKÇA
BİZ DOĞRULARI SÖYLEYECEK, MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ
DOĞRU SÖYLEYEN BİZLERİ DOKUZ KÖYDEN KOVSANIZ DA
ONUNCU KÖYÜ BU TOPRAKLARDA,
SİZİN YALANLA VE TALANLA İDARE ETTİĞİNİZ BU TOPRAKLARDA KURACAĞIZ.
BU TOPRAKLAR ONUNCU KÖYÜ BİZİM GERÇEK YURDUMUZ YAPACAK
BU YURTTA
DOĞUMUMUZDAN ÖLÜMÜMÜZE DEK KAYGI, KORKU DUYMADAN YAŞAYACAĞIZ
* EMPERYALİSTLERİN VE İŞBİRLİKÇİLERİNİN DEĞİL BU TOPRAKLARIN EMEKÇİLERİNİN YÖNETTİĞİ, KADERİNİ KENDİSİ BELİRLEYEN, BÜTÜN DÜNYA HALKLARIYLA BARIŞ VE KARDEŞLİK İÇİNDE YAŞAYAN, TAM BAĞIMSIZ BİR ÜLKE
* HİÇ KİMSENİN MİLLİYETİ, DİNİ, DİLİ VE CİNSİ NEDENİYLE AYRIMCILIĞA UĞRAMAYACAĞI ÖZGÜRLÜĞÜN, BARIŞIN, KARDEŞLİĞİN ÜLKESİ
*OKULUNUN, HASTANESİNİN, YOLLARININ, TARLALARININ, FABRİKALARININ, NEHİRLERİNİN VE OVALARININ TÜM TOPLUMUN ORTAK MALI OLDUĞU VE TOPLUMUN TÜMÜNÜN EŞİTÇE FAYDALANACAĞI EŞİT YURTTAŞLARIN ÜLKESİ
*SANDIĞA MAHKUM EDİLMİŞ DEMOKRASİLERDEN ÇIKMIŞ VEKALET DEMOKRASİSİ DEĞİL,
HER AŞAMADA SÖZ VE KARAR SAHİBİ OLAN YURTTAŞLARIN
DOĞRUDAN DEMOKRASİSİ, YANİ HALK DEMOKRASİSİ
Olacak.
Bugün evlerini, okullarını, suyunu, işini savunarak hak mücadelesi yürüten kardeşlerim,
Sizlerin karşılıksız bir özveri ile yürüdüğünüz bu yol yeniden kurulacak bir ülkenin temelleridir.
Bütün bunların karşısına dimdik dikilecek tek bayrak ise ekmek ve adalet kavgasının, bağımsızlık, özgürlük ve eşitlik kavgasının bayrağı olacaktır.
Bu kavganın yılmaz neferleri,
Yoldaşlarım,
Kardeşlerim,
Kadınlar, Gençler
Şimdi yürüdüğümüz bu zorlu yolun başında
daha büyük görevlere, sorumluluklara hazır olun.
Halkevleri halkın hak mücadelesi verenlerin ana kucağıdır.
Halkevleri evini, işini, aşını ve geleceğini kendi elleriyle yapanların,
Eskiyi yıkan, yeniyi kuranların evidir
İnsanca yaşam isteyen herkes
Sözde değil, gerçek yurttaşlık için yeniden inşa ettiğimiz bu geleceğin işçisi olun, harcımızı kararken alınterimiz ortak,
kavgamız ortak olsun.
Yürüdüğümüz bu yolun emekçileri
Yolumuz açık olsun!
Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol'un 25 Ekim konuşması
İlgili içerik
Halkevleri Genel Merkezi Konur Sokak No:8/9 Kızılay, Ankara
Telefon: 312-4192717 Faks: 312-4193207 Eposta: [email protected]
Bağışlarınız için; İş Bankası (Ankara) Meşrutiyet Şubesi 785989 nolu hesap