Bundan 17 yıl önce 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta 35 insanımız gerici-faşistler tarafından yakılarak katledildi. Sivas’ta yüzlerce insan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin dördüncüsünü düzenlediği Pir Sultan Abdal Şenlikleri için bir araya gelmişti. Pir Sultan’ı yıllar sonra anmak için toplananlar aydındılar, sanatçıydılar, ilericiydiler. Ve her zamanki gibi katledenler gericiydiler, faşisttiler.
Her türlü muhalif eyleme, öğrencilere, işçilere saldırmayı iyi beceren, kitle dağıtmakta uzmanlaşmış, devletin binlerce kolluk gücü olayları sadece izledi. Kitleyi sözde yatıştırmak için konuşma yapan dönemin Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu “Bir defa şöyle bir fatiha okuyalım, sonra şunların ruhuna el fatiha diyelim” sözleriyle kitleyi kışkırttı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olayı “münferit” olarak değerlendirdi. Başbakan Tansu Çiller saldırganlardan kimsenin burnunun bile kanamadığını söyledi. Hükümetin sosyal demokrat kanadı ise ne katliamı engellemek adına, ne katillerin cezalandırılması, sorumluların ortaya çıkartılması adına hiçbir somut adım atmadı.
Ülkemiz Sivas’taki yangının benzerlerini defalarca yaşadı. Faili meçhuller, hapishane katliamları, gözaltında kayıplar, köy boşaltmalar, baskı şiddet…
Ülkemize Sivas karanlığını yaşatanlar bugün de aynı karanlığa bizi mahkum etmeye devam etmektedir. Sahtekarca yapılan politikaların sonucu her gün gelen ölüm haberleri olmaktadır. 8 yıllık iktidarı süresinde gerici, faşist yüzünü demokrasi maskesiyle kapatmaya çalışan AKP sahte açılım politikalarıyla Kürtleri, Alevileri bütün ezilen kesimleri kendisine yedeklemeye çalıştı. “Kürt açılımı” dedi, baskılar, tutuklamalar, operasyonlar, kan ve gözyaşı dinmedi. “Ermeni açılımı” dedi, “soykırım yasası”nın çıkmasına karşı ABD’deki silah tekellerinden medet umdu. “Alevi açılımı” dedi, zorunlu din dersleri sürdü, ayrımcılık hiç eksilmedi.
En son Madımak Oteli’nin kamulaştırılması için para ayrıldığı duyuruldu. Ama iktidar Aleviler’in Madımak’ın müze olması talebine dair de olumsuz yaklaşımlarını sürdürdü.
Sivas Katliamı’nın sanıklarının avukatı olan Hayati Yazıcı’yı içinde barındıran bir hükümetten ne beklenebilir ki? Diyanet işlerinin kaldırılması, zorunlu din derslerinin kaldırılması ya da Alevilerin haklarına dönük en küçük bir ilerleme AKP tarafından yapılmamıştır.
Bugün Sivas katliamında yitirdiklerimizi anıyoruz. Acıları hala yüreğimizde. Asla unutmayacağız, unutturmayacağız. Ancak yakanları da, yaktıranları da, seyredenleri de unutmayacağız.
Bizler gerici, faşist katliamların ancak halkın örgütlü gücüyle aydınlatılabileceğini, engellenebileceğini biliyoruz. Bu topraklarda bütün halkların, bütün inançların eşit haklara sahip olduğu kardeşçe, insanca yaşadığımız yarınları hep birlikte kuracağız.
İstanbul Halkevi Başkanı
Nuri Günay