Geçen her gün sınırlarını biraz daha genişlettiğimiz yoksullukta, akşamları soba başında hep birlikte yüzümüze çöreklenen acıdan bi nebze olsun kurtulabilmek için tombala oynarken,çayımızı yudumlayıp,doslarımızla birlikte biraz daha geç yatarak, hiç değilse bir geceyi gülümseyerek geçirmek isteriz yılbaşında.Zarzor da olsa alınan ufacık hediyelerle masum çocukların gözlerindeki ışıltı, adeta yüreğimizi güldüren bir sevda gibi bizimde gözlerimizde bir ışıltıya dönüşür.
Yaşam kimi zaman karşısındaki insanın yaşına,ırkına,diline, dinine, cinsiyetine bakmadan zorlukları koyuverir karşısına. O masum, umut dolu hayalleri ve küçücük istekleri ile yaşayan çocukların, hiç biri istememiştir yoksul olmayı. Peki ya aileleri, onlar istemez miydi çocuklarına daha iyi bir eğtim, daha iyi bir gelecek sağlamayı, üniversite harçlarını yatırmayı, yedirmeyi, giydirmeyi en önemlisi onlara çocuk olduklarını unutturmamayı. Büyük şirketlerin tır şoförlüğünü yapıp, ölüme araba kulanmak yerine, büyük şirketlerin yöneticilik görevlerinden birine sahip olmayı onlar istemezmiydi. Taşeron ve emperyalist ülkemizde yoksul ve masum çocukları babasız, çaresiz eşleri yoldaşsız, gözü yaşlı anaları umutsuz bıraktılar. Bunlarıda istemezdi bu masum çocuklar.
“ Nasırlı ve titrek ellerimizle gökyüzünün bütün parlaklıgını cömertce önüne sunduğumuz efendilerin, hayatın gölgesinde kalmamıza neden olmaları öteden beri canımızı çok sıkıyor ve bu yüzden içimize ölü toprağı seren, bu yılbaşı arifesinde çocuklarımızın dahi gözlerine bakamaz hale getirenlere karşı çıkıyoruz artık … DEFOLUN HAYATIMIZDAN ”
Aynı mahallede yaşıyor olmamıza rağmen birbirimizi tanımamak , kenetlendigimiz ve saatlerce izledigimiz televizyon programlarından , sahte Avrupa istegimizin yozlaşmaya hazır beyinlerimizi tamamen yok etmesinden başka birşey değildir.Aynı okulda, aynı binada ve belkide aynı katta aynı mücadeleyi veriyoruz ama birbirimizin varlığından dahi haberimiz yok.Çünkü çeterden,disiplin suçlarından, uyuşturucudan, fuhuştan korktuğumuz için dışarıya çıkamıyoruz.Oysa çocuklar bizim gibi değil.Kimseyi ayırt etmeden sokakta saatlerce oynuyorlar.Hepsinin isimlerini evlerini bilerek.
Bu yılbaşı arifesinde İster; Felluce’de , Filistinde İster ; Berlinde , Paris’te İster ; Newyork’da , Washington’da İster; Ankara’da , İstanbul’da olun siz çocuksunuz ve gülemeye ,şikayet etmeye , konuşmaya ,oynamaya hepimizden çok sizin hakkınız ve ihtiyacınız var.İnanın umudunuzu umudumuz yaptık, inanın sıkıntımızı sıkıntımız yaptık ve inanın gözlerinizdeki ışıltıyı yüregimizde sevda yaptık; İSYAN ATEŞİ’nizin en büyük koru oluverdik. Ve gerçekten; ” çocuklar inanın, inanın çocuklar , güzel günler görecegiz güneşli günler, motorları maviliklere süreceğiz ışıklı maviliklere , güzel günler göreceğiz güneşli günler…”
DİKMEN –İLKER HALKEVİ