Eğitim Hakkı Anasayfa

Eğitim hakkı mücadelesi: asıl şimdi başlıyor

Per, 27/09/2012 - 10:10
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Halkın hakları, mevcut iktidar sahiplerine arz edilen talepler listesi değildir; halkın şartıdır; hiçbir unsuru pazarlığa konu edilemez.

Mücadele etmeyen halkın hakkı da olmaz!

 

Neoliberal saldırı programına karşı Halkın Hakları Mücadelesi'ni yürütenler, AKP’nin 4+4+4 adını verdiği piyasacı-gerici-cinsiyetçi eğitim sistemine karşı mücadeleyi sürdürüyorlar.

AKP’nin on yıldır diğer bütün alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da hayata geçirdiği piyasacı-gerici politikaların sonuncusu ve en kapsamlısı bilindiği gibi 4+4+4 oldu. Bu saldırı aynı zamanda büyüyen yayılan bir eğitim hakkı mücadelesini de beraberinde getiriyor. 15 Eylül’de binlerce insanla katıldığımız Eğitim Hakkı Mitingi ve ardından okulların açılmasıyla yaşanan süreç eğitim hakkı mücadelesinde yeni bir döneme girdiğimizi gösteriyor.

 

AKP’nin 4+4+4 garabeti eğitimi içinden çıkılamaz sorunlar yumağına dönüştürdü. 4+4+4 ile eğitim hakkımızı sermayenin kar ve kendi gerici emellerine kurban etme çabaları tehlikeli bir hal aldı. Bu projenin işleyişi engellenemediğinde çocuk işçiliğine, çocuk gelinlere giden sürecin ve bir kuşağın ideolojik zehirlenmesinin önü açılmış olacaktır. Ciddi hazırlık sorunlarına karşın 4+4+4’ün başlatılması, AKP’nin amacının aciliyetini gösteriyor. O nedenle bugün eğitim hakkı talebi ve 4+4+4’e karşı mücadele emekten yana olan herkesin ve bütün örgütlerin omuz vermesi gereken bir mücadeledir. Bu mücadele parasız, bilimsel, anadilde eğitim talebinin her geçen gün büyümesini, yaygınlaşmasını sağlayacaktır. Bu mücadelede elde edilecek her kazanım neoliberalizme ve gericiliğe karşı mücadelenin ilerletilmesi anlamına gelmektedir.

 

Biliyoruz ki, 4+4+4 çocuklarımızın, ülkemizin geleceğini karartma projesidir. Ancak bu karanlık proje eğitim hakkı mücadelesinde yeni olanakları da beraberinde getirmektedir. Artık taşlar yerinden oynamıştır. Bugün halkın eğitim alanında haklarının neler olduğunun anlatılmasının olanakları çok daha fazladır. Eğitim sadece okulun değil evlerin içinin, kahvelerin, işyerlerinin kısacası bütün hayatımızın gündemi haline gelmiştir. Bu gün mücadele de kazanmak da günlük hayatın parçasıdır. Bu mücadele istikrarlı ve sürekli devam eden bir mücadele programıyla başarılı olacaktır.

 

Halkevciler olarak, 4+4+4’e karşı sürecin başından beri bulunduğumuz her yerde velilerin, öğretmenlerin bir araya geldiği birliktelikler oluşturmaya çalıştık. Yasanın ne anlama geldiğinin net bir biçimde ortaya çıkması için yüzlerce toplantı düzenledik. Gericiliğe karşı mücadelenin simge günlerinden birisi olan 2 Temmuz’da başlattığımız imza kampanyasıyla yüz binlerce insana ulaştık. Yüzlerce yeni insanımız imza kampanyamızın örgütleyeni oldu. Onlarca demokratik kitle örgütü, köy derneği, sendika gibi örgütlerle beraber çalışmalar, toplantılar, konserler düzenledik. Halkevleri'nin bulunmadığı birçok yere ulaştık. 15 Eylül mitingi yaklaşırken birçok yerde girilmedik sokak, afişlenmedik meydan bırakmadık. 15 Eylül’de eğitim hakkına sahip çıkan binlerce insanla yürüdük.

 

Şimdi 4+4+4’e karşı mücadele bizlere çok somut ve güncel görevler yüklüyor. Bu görevler aynı zamanda kesintili eğitim yasasının durdurulması için birçok olanağın açığa çıkmasını sağlıyor. Yeni eğitim sisteminin kısa özeti camı takılmayan okullar, prefabrik kümes gibi sınıflar, çocuklara uygun olamayan fiziki koşullar, imam hatibe dönüştürülen ve öğrencileri sokakta kalan okullar, zorla imam hatibe yazılan öğrenciler, norm fazlası öğretmenler, azaltılan ve tıkış tıkış hale gelen düz liselerdir. Bugün temel görev bunca rezaletin karşısına hak talebimizle dikilmektir. Halkevciler bulundukları her yerde eğitim hakkına, okullara sahip çıkmaya devam edecekler. Okullardaki sınıf yetersizliklerinden öğretmen yetersizliğine, temizlik sorunundan servis sorununa, para toplanmasından fiziki koşulların yetersizliğine kadar her sorun tespit edilmeli ve bunlara karşı mücadele örgütlenmelidir. Seçmeli-zorunlu din dersi baskısına engel olmak temel görevimiz olmalıdır. Bulunduğumuz her yerde okullar belirli periyotlarla kontrol edilmeli, okullarla ilgili bilgiler sürekli güncellenmelidir. Şubelerimiz okullarda yaşanan her türlü probleme, hak gaspına karşı başvuru adresleri haline gelmelidir.

 

4+4+4’ün nasıl uygulanacağı şimdiden ortaya çıkmaya başladı. Eğitimde bir ilerleme sayılan tamgün ve etütlü eğitimler bölündü yeniden yarım güne dönüyor. Yarım güne dönmesi küçük çocukların sabahın köründe okula gitmek zorunda kalması ve öğlencilerin karanlıkta evlerine dönmesi anlamına gelecek. 72 ayın altındaki çocukların sınıfta durmaları ciddi sıkıntı yaratacak, tuvalet ve benzeri ihtiyaçlarını karşılamaları ayrı bir sıkıntı yaratacak. Anasınıfında 15 en azla 20 çocuklu ve yedek bakıcılı sınıflara gidecek çocuklar şimdi ilkokula ve tek başına bir öğretmene ve kalabalık sınıflara doldurulacak. Anasınıfı çağındaki çocuklarını ilkokula gönderen velileri de ciddi sıkıntılar beklemekte olduğu unutulmamalıdır. Sınıf birleştirmeleri kalabalık sınıflara neden olurken, ek sınıflar öğretmensiz sınıfları beraberinde getirecektir. Seçmeli derslerin seçiminde “öğretmen yokluğu”, “talep yetersizliği” gibi bahanelerle öğrencilerin dini içerikli derslerin seçmeye zorlanılması hemen her yerde görülen bir uygulamaya dönüşmüştür. Hatta İstanbul Gaziosmanpaşa’da olduğu gibi doğrudan “okullar dolu sizi boş kontenjanı olan İmam Hatip’e kaydettik” türü uygulamalar daha da yaygın görülecektir. Çünkü mevcut din dersi öğretmenleri ve AKP kadroları dini içerikli dersleri ve İmam Hatipleri ‘teşvik etme’ işini kendileri için bir dava olarak seçmiş durumdalar. Bilindiği gibi ‘Din derslerini seçen, imam hatiplere gidenler makbul öğrenciler olurlar diğerleri tinerci, terörist olurlar’ çarpık zihniyeti doğrudan başbakan tarafından bunlara talimat olarak deklere edilmişti. Dini içerikli derslerden başlayarak kız ve erkek öğrencilerin ayrı sınıflarda ders alması uygulamaları veya ayrı sınıflarda ibadet dersi alması uygulamalarıyla sınıfların ayrıştırılması yaygınlaştırılacaktır. Büyük kentlerde kız ve erkek çocukları karma otururken taşrada kızlar hiç olmazsa ön sırlarda oturtulmaktaydı. Ayrı sınıflar için yeteri sınıflar oluşturulana kadar önümüzdeki günlerde karma oturmaları kaldırmaktan başlayıp, kızların arka sıralara oturtulması gibi “dindar” uygulamalarla karşılaşmak sürpriz olmayacaktır. İmam hatip ortaokullarının ilköğretim okullarıyla aynı bahçelerde hatta aynı binalarda ve yan yana sınıflarda açılmasının küçücük dimağlarda nasıl bir gelecek ufku yaratacağı, takkeli, zikirli ve diğer ritüellerin nasıl bir hayal dünyası yaratacağı önemli bir sorundur.

 

Ayrıca yaşı büyük bazı imam hatip orta ve lise öğrencilerinin diğer öğrenciler üzerinde baskı kurarak başbakanın ve öğretmenlerinin yönlendirmesiyle “Müslümanlığı yayma” çabaları önümüzdeki günlerde yaşanması muhtemel olaylardandır.

 

AKP’nin ve görevlendirdiği memurları Eğitim Hakkı Meclisleri'ne çeşitli politik saldırılarda bulunacakları, provokatif çabalara kalkışacakları, insanların siyasal eğilim farklarını kullanarak kışkırtıcılık yapacakları beklenmeli ve buna dönük tedbirler alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki hangi siyasal eğilimde olursa olsun her yurttaşın en büyük arzusu çocuğunun bilimsel bir eğitim alması ve doktor, mühendis, mimar gibi mesleklere sahip olmasıdır. Din eğitimi genelde ikincil bir unsur olarak görülür. Çocuğunun din eğitimi almasını isteyenler bu eğitimi veren bir dizi kursa gönderebilir. İnsanlar çocuklarını okula bilimsel eğitim amacıyla yollamaktadır. Çocuğunun bir meslek lisesine gidip kısadan meslek sahibi olmasın isteyen ailelerin oranı oldukça düşüktür. Her aile çocuğunun yüksek okul eğitimi almasını arzular. Dolayısıyla bu sistemin yoksul çocuklarını 9 yaşında meslek liselerine, aslında organize sanayi bölgelerine kurulmuş çocuk işçi pazarlaması yapacak meslek okullarına göndermek zorunda kalmaya aslında kimse razı olmayacaktır. Eğer ki içinde örgütlendikleri veya yakınlarında bulunan bir eğitim hakkı meclisleri varsa.

 

Bütün bu saydıklarımız ve daha da eklenebilecek sorunlar çocuklarımızın ve eğitimimizin geleceği açısından ne kadar ciddi sorunların ortaya çıkacağının göstergeleridir. Halkevcilere düşen bu “şeytani plana” karşı başta veliler olmak üzere tüm halkın eğitim alanında her konuda söz karar ve denetim sahibi olduğu Eğitim Hakkı Meclisleri'ni çoğaltmaktır. Okul aile birlikleri bu keşmekeşin çözümünün para kaynağı olarak kullanılmaktadır. Okul aile birliklerini de katabileceğimiz, mahalle muhtarlarını da ve diğer ilerici demokratik, laik kesim ve örgütlenmeleri de katabileceğimiz programlar oluşturup Eğitim Hakkı Meclisleri'ni ülkenin her tarafındaki mahallelerde, okullarda oluşturmalıyız. Bu meclisler somut sorunların üstüne giden, bu sorunları açığa çıkartan, hak talebini örgütleyen ve kazanımlar elde eden meclisler olduğunda gerçek anlamlarına kavuşacaklardır. Bu birliktelikler kurulduğu yerin güncel ve somut ihtiyacına göre şekil alacaklardır.

 

Diğer yandan eğitim hakkı mücadelesinin en önemli örgütlerinden biri eğitim emekçilerinin örgütü Eğitim-Sen’dir. Halkevleri eğitim hakkı mücadelesinde Eğitim-Sen’le birlikte mücadele etmeye devam edecektir. Bununla birlikte önümüzdeki dönemde eğitimciliğin gereğini yapan, eğitime, öğrencilerine sahip çıkan her onurlu öğretmenimiz bu mücadelede yol arkadaşı olarak görülmelidir. Geçtiğimiz günlerde birçok okulda velilerin verdiği mücadeleye omuz veren birçok öğretmenimizi gördük. Bu öğretmenlerimizin sayısının her geçen gün artacağına inanıyoruz. Halkevciler halkın öğretmenleriyle bir araya gelmeye hazırdır. Bir araya gelmenin koşulları, olanakları artırılmalıdır.

 

Bugün ülkemizin dört bir yanında 4+4+4 karanlığına karşı mücadeleler sürüyor. Okulların açıldığı ilk gün okulların önünden yükselen talep 4+4+4 kaldırılsın oldu. Okulun ilk haftası adeta eğitim hakkı haftası olarak yaşandı. Ankara Batıkent’te Kardelen İlk Öğretim Okulu’nun imam hatibe dönüştürülmesine karşı yürütülen mücadele kazanımla sonuçlandı. İzmir Konak’ta bulunan Mustafa Rahmi Balaban İlköğretim Okulu’nun imam hatipe dönüştürülmesi engellendi. İstanbul’da Fatih Atatürk İlköğretim Okulu velileri imam hatibe karşı direnişi sürdürüyorlar. Alevi örgütleri 4+4+4’e karşı geçtiğimiz hafta birçok ilde sokağa çıktılar. Eskişehir’de Yenikent Mahallesi’ndeki Mehmet Gedik İlköğretim Okulu’nun ortaokula çevrildiğini ve ilkokul bölümündeki çocukların sürgün edileceğini öğrenen veliler mücadele ederek okullarını kazandılar. Karşıyaka’daki İzmir İş Eğitim Merkezi’nde eğitim gören engelli öğrenciler, 4+4+4 yasasıyla okullarından uzaklaştırılarak kursa yönlendirmeyi kabul etmiyorlar, mücadele sürüyor. Ankara Dikmen’de Sokullu Lisesi öğrencileri 4+4+4’ten kaynaklı aşırı kalabalıklaşan okulda 80 dakikalık blok derslere, kalabalık sınıflara, seçmeli din derslerine karşı sokaktalar. Antalya’da çocuklarının uzak okula sürgün edilmesine karşı mücadele eden veliler kazandılar. Ankara Derbent'te okulların imam hatibe dönüştürülmesi nedeniyle okulsuz bırakılan veliler ve öğrenciler, okul bahçesinde kendi okullarını kurdu. Fiili mücadele bir günde kazanım getirdi. Dersim'in Hozat ve Ovacık ilçelerinde okulların dönüştürülmesine, öğrenci ve öğretmenlerin sürgün edilmesine karşı bir araya gelen veliler, sorunlar çözülene kadar çocuklarını okula göndermeme kararı aldı.

 

Bugünlerde 4+4+4’ün yarattığı yıkıma karşı mücadele edenler; veliler, öğretmenler, öğrenciler, geleceğine sahip çıkan herkes bir onurlu yolun taşlarını döşüyor. Bu yolun sonu aydınlıktır. Bu yolun sonu her insanının eğitim hakkından eşit şekilde yararlandığı güzel ve mutlu bir ülkedir. Parasız, bilimsel, anadilde eğitim aynı zamanda barıştır, kardeşliktir, özgürlüktür. İnsanca yaşadığımız bir ülkedir.

Yolumuz açık olsun.

 

Oya Ersoy

Halkevleri Genel Başkanı


Halkevleri Genel Merkezi
Konur Sokak No:8/9 Kızılay, Ankara
Telefon: 312-4192717 Faks: 312-4193207 Eposta: [email protected]
Bağışlarınız için; İş Bankası (Ankara) Meşrutiyet Şubesi 785989 nolu hesap