19 Aralık’ta ismine “Hayata Dönüş” adı verilen ama tarihe kanlı bir katliam olarak geçen operasyonun üzerinden 11 yıl geçti. Devrimcileri F tiplerinde tecrit ederek aslında tüm toplumu denetim ve baskı altına alma planı yapan egemenlerin düzenlediği bu kanlı katliamda 20 cezaevine düzenlenen operasyon sonucu 30 tutsak yaşamını yitirdi.

Operasyona giden süreçte cezaevlerinde direnişlerini sürdüren devrimciler, dışarıda tecrite karşı özgürlük mücadelesini yükselten toplumsal muhalefet güçleri karşısında egemenler tüm ülkeyi adeta F tipi bir hapishaneye çevirerek, direnen güçlere saldırıyı yükselttiler.

O gün F tiplerine karşı direnirken bu ülkenin geleceğinin karanlığa gömülmesine karşı mücadele ettiklerini söyleyen devrimciler elbette haklıydı. Bugün aydınından gazetecisine, sendikacısından belediye başkanına, demokratik kitle örgütü üyesinden termiğe karşı direnen köylüye, öğrenciye kadar egemen politikalara karşı direnen herkes cezaevlerine doldurulmaya çalışılıyor. Ülke adeta bir cezaevine dönüştürülüyor. 2000’li yıllarda atılan adımlar bugünün egemenleri tarafından tüm topluma yayılıyor.

F tiplerinde başta F tipinin yapısal sorunu tecrit olmak üzere insan hakları ihlalleri kesintisiz devam ediyor. Hasta tutsaklar sağlık hizmetinden yararlanamıyor, sağlıklı koşullarda yaşayamıyor. Sürekli ek cezalandırma yöntemleri ile, cezaevi içinde özel baskı ve zor uygulamalarıyla karşı karşıya bırakılıyorlar. Yani F tipleri, bugünün yargı ve cezaevi sistemi temel bir mücadele konusu olmayı sürdürüyor.

Kanlı operasyonla F Tipi cezaevlerine geçiş zorlanırken, F Tiplerine ve tecrite karşı gerçekleştirilen Ölüm Orucu eyleminde toplam 122 insan hayatını kaybetti. Sağ kalan birçok eylemcide ise kalıcı sağlık problemleri oluştu. Bu operasyonun emrini verenler, operasyonu yürütenler, kimyasal bombalarla insanları yakanlar, savunmasız insanların üzerlerine ateş açanlar, işkence yapanlar, operasyonu onaylayanlar, operasyonun halka yanlış anlatılması için yayın yapanlar tüm bunlar hala hesap vermediler.

Evet bir kez daha söylüyoruz; “tecrit”; sırf bir infaz sistemi olmanın ötesinde, doğrudan bir “işkence”, bir “insanlık suçu”dur. “Tecrit”, insanın doğasının ve en temel haklarının inkarı üzerine konumlanmış; çağdışı, akıl ve vicdan dışı bir cezalandırma rejimidir. Yalnızca insan hakları ve özgürlükler anlayışının değil, bilimin ve aklın da reddettiği bir uygulamadır. Tecrit sistemi – F tipi hapishaneler kaldırılmalıdır.

Bu ülkede özgürlük, adalet ve demokrasi mücadelesinde önemli bir eşik 19 Aralık katliamının sorumlularının hesap vermesidir. Tüm toplumsal muhalefet güçleri 19 Aralık katliamının sorumlularının hesap vermesi noktasında takipçi olmakla yükümlüdür.

Bugün hakkını arayan, iktidar politikalarına karşı direnen herkesi tehdit eden yargılama ve ceza sistemine karşı mücadele aynı zamanda F tiplerine karşı mücadeledir.

Özel yetkili mahkemeler ve toplumla mücadele yasası kaldırılmalıdır!

19 Aralık katliamını unutmadık, unutmayacağız!

F tiplerine- F tipi yaşama hayır!

Sorumlular halka hesap verecek

Halkevleri Genel Başkanı
İlknur Birol