1932 yılında kurulan Halkevleri’nin 76. mücadele yılında; tarihimiz boyunca maruz kaldığımız nice baskılara, saldırılara, kapatmalara rağmen işte bu gün de, ülkemiz genelinde örgütlü ve kurumsal olarak var olmanın ve hemen her şehirde, kasabada, mahalle ve sokakta halkımızla kucaklaşmanın onurunu ve mutluluğunu yaşıyoruz.
76. mücadele yılımızda ülkemizin, siyasetinden ekonomisine, toplumundan devletine varana kadar, temelde sermayenin çıkarlarına göre yeniden yapılandırıldığı bir süreci yaşıyoruz.
Bu yeniden yapılandırma sürecinde, halkımızın en temel hak ve kazanımlarının birer birer yok sayıldığı; daha da yoksul, yoksun ve güvencesiz kılındığı karanlık bir tablo ile karşı karşıya bulunmaktayız. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik başta olmak üzere en temel kamusal hizmet ve alanlar birer hak olmaktan çıkartılıp hızla piyasalaştırılıyor ve sermayedarlara peşkeş çekiliyor. Ülkemizin doğal, iktisadi değerleri; fabrikalarımız, madenlerimiz, topraklarımız ve akarsularımız; benzeri görülmemiş bir yağma ile talan ediliyor. Ülkemizin kalkındığını ve ekonomimizin düzeldiğini söyleyenler, her geçen gün çoğalan yoksul, işsiz, aç ve güvencesiz yığınları görmezden geliyor; çünkü onlar için kendi cüzdanlarının, kasalarının, hisse senetlerinin durumundan daha önemli ve öncelikli hiçbir şey yoktur.
Bu nedenle şimdi; “halkın hakları var” demenin, halkımızın en temel hak ve kazanımlarını savunmanın zamanıdır !
ABD'nin başını çektiği emperyalist blok, özellikle Ortadoğu ve Kafkasları yeniden sömürgeleştirme projelerini, halkların topyekün yıkımı pahasına yaşama geçirirken; ülkemiz yöneticileri ise, şimdi onlara yardım ve yataklık yapmanın telaşındadır. AKP ve Fetullah liderliği, emperyalistler tarafından geniş bir coğrafyada halkların kanları dökülerek elde edilen avantajlardan nemalanmaya çalışırken, bir yandan da dört bir yanı saran bu yangının içine bizleri de itiyor. Müslüman halkların yaşadığı işgal ve yıkıma gözyaşı dökenler, gerçekte eli kanlı işgalcilerin sadık neferleri olmuş durumdadırlar.
Bu nedenle şimdi; gerçekte “Efendi kim? Uşak kim? Kurban kim?” bilmenin ve onurlu, tam bağımsız bir ülkeyi kurmanın zamanıdır !
Yaşadığımız bu topraklar, tarihinin hiç bir döneminde olmadığı kadar halkların birbirine düşman edildiği, ırkçı-milliyetçi tutum ve eylemlerle ortak geleceğimizin yok edildiği bir dönemi yaşıyor. Yıllar var ki, aynı topraklarda yaşayıp aynı yazgıyı paylaşan halkların, her geçen gün egemen kılınan kin ve nefret ortamı içinde birbirinden uzaklaştırıldığı ve bölündüğü, kirli ve kanlı bir oyun sahneliyor. Elbet ki böylesi bir tablonun yaratılması bilinçlidir ve şüphesiz kimilerinin öznel çıkarlarının gereğidir. Ancak halkların ortak çıkarı, kardeşlik ve barış içinde birlikte bir yaşamın, gerçekte her dilde aynı söylenen yoksulluğa ve yıkıma karşı ortak bir mücadele kardeşliğinin kendisindedir.
Bu nedenle şimdi; “yeniden kardeşleşme” zamanıdır!
Bütün bunlar olurken, halkımızı eli kolu bağlı kılmanın, toplumu tek tipleştirmenin ve suskunlaştırmanın önemli bir aracı olarak “dinsel gericilik”; bizzat iktidardaki güçler tarafından toplum içinde yeniden örgütleniyor. Emperyalist güçlerin, sermayeye dost, yoksul emekçi halka düşman politikalarının küresel zemini olarak sunulan “ılımlı İslam projesi” temelinde, şimdi kadınlarımızı türbanla örtmenin, toplumu dini temellere göre yapılandırmanın adımları atılıyor. Üstelik “türban”, bir hak ve özgürlük olarak sunuluyor ve bir çok kesim de, bu sahte ambalajın pırıltısına övgüler düzerken, içinde yatan tehlikeye gözlerini yumuyor.
Oysa “eğitim hakkı”ndan söz edilecekse, eğitimi paralaştıran uygulamaların yoksul emekçi aile çocuklarına okul kapılarını kapatmasından; “özgürlük”ten söz edilecekse, iktidarın en küçük muhalefet hareketlerine dahi nasıl bir şiddetle saldırdığından, “polis devleti” anlayışını daha da derinleştiren yasal ve yapısal uygulamalardan söz etmek gerekir.
Bu nedenle şimdi; bütün bir toplum için gerçek anlamda özgürlüğü, karanlığa karşı aydınlığı göstermenin zamanıdır!
Değerli Basın Mensupları,
76. mücadele yılımızda, bütün bu gelişmeler karşısında halkımızı öncelikle örgütlenmeye çağırıyoruz !
Şimdi şikayet etmenin değil; örgütlenmenin ve mücadelenin zamanıdır !
Bu kapsamda Halkevleri olarak 76. mücadele yılımızı, ülke genelinde yaşama geçirdiğimiz bir “üye kampanyası” ile birlikte kutluyoruz. Halkımızı, işyerlerinde sendikalara, meslek örgütlerine; mahallelerinde ise Halkevleri’ne üye olmaya davet ediyoruz.
Çünkü; herkesin eşit, özgür ve kardeşçe yaşayacağı tam bağımsız bir ülkeyi kuracak olan; halkımızın iradesi ve eylemidir.
Halkevleri dün olduğu gibi bugün de, toplum içinde, bu iradenin ve eylemin doğup geliştiği başlıca zeminlerden biri olarak; halkın örgütü, “halkın muhalefet evi”dir.
Kamuoyuna saygı ile duyururuz.