AKP elini sağlığımdan ve bedenimden çek!

Cu, 06/01/2012 - 15:36
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Bu yılın ilk gününden itibaren uygulamaya konulan Genel Sağlık Sigortası kadınları daha fazla güvencesiz ve sağlıktan yoksun bir yaşama itiyor. 2008 yılında kabul edilen ve 1 Ocak 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe sokulan Genel Sağlık Sigortası (GSS), yıllardır söylediğimiz gibi “paran kadar sağlık” anlayışını hayata geçirirken, kadınları da baba ya da kocaya daha fazla bağımlı hale getiriyor.

AKP’nin yaldızlı laflarla süslediği her icraatının yeni bir hak gaspını beraberinde getirdiğini artık öğrendik. “Kadına şiddeti önlüyorum” diyerek propaganda ettikleri yeni şiddeti önleme yasasında “yakın ilişki içinde olanlar” ibaresini çıkararak kadınlara makbul vatandaş olabilmenin tek yolunun evli olmak olduğunu dayatan AKP ve onun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, evli olmayan kadınların şiddete uğramasında bir beis görmemektedir. AKP’nin şiddeti önleme politikalarındaki ikiyüzlülük kendisini sağlık ve sosyal güvenlik politikalarında da göstermektedir.

Sağlıkta devrim sloganıyla yıllardır parlatmaya çalıştıkları GSS’nin, sağlıkta ticarileştirme anlamına geldiğini artık yaşayarak göreceğiz.

Bugüne kadar yeşil kart üzerinden sağlık hizmeti alan 5 milyon kişi bu haktan yararlanamayacak, dışarıda bir işte çalışan, çalışmayan herkes “gelir testi”ne göre sağlık hizmeti alabilecek, prim ödemek zorunda kalacak, ödeyemeyenler borçlanacak ve sağlık hizmeti alamayacak.

GSS’ye geçiş sürecinde, kadınların en fazla ihtiyaç duyduğu, gebelik ve kanser önleme süreci açısından kritik anlam taşıyan birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerini veren sağlık ocakları kapatıldı, yerine getirilen ve bir işletme mantığı ile kurulan Aile Hekimliği’ne her başvuruda 3 TL ücret ödeme zorunluluğu getirildi.

GSS’ye geçiş sürecinde sağlık hizmeti almayı kolaylaştırarak yumuşak geçiş süreci öngören AKP, bugün 3’er 5’er TL ile başlattığı paralılaştırma uygulamalarını bir sistem olarak oturtmaya çalışıyor.

Özel sağlık sektörüne aktarılan paraları yoksulların sırtına yüklemeye çalışan, sağlık çalışanlarını daha fazla güvencesizliğe iten, tedaviyi değil parça başı iş yapar gibi hastadan para almayı hedefleyen, koruyucu sağlık hizmetini ortadan kaldırarak direkt hastaneye yönlendiren bu sağlık sistemi karşısında kadınların ölmeye yakınken dahi hastaneye gidemeyeceğini, önleyici sağlık hizmeti olmadığından yaşamlarının ciddi risk altına girebileceğini çok rahat öngörebiliriz.

2008’den önce ailenin sağlık hizmetinden yararlanamayan kadınların artık prim ödemek zorunda kalacak olması halkın en güvencesiz kesimini oluşturan kadınları hastalığa ve ölüme itmek anlamına geliyor.

Sağlıkta ticarileştirmenin sofrada yeri herkesten sonra gelen ve eğitim ve sağlık olanaklarından ailede en son yararlanan kadınların yaşamına kastedeceği ortadayken, herkes sigortalı olacak yalanına inanmamızı kimse beklemesin.

Sağlıklı olma halinin şiddetten uzak kalma, ruh ve beden bütünlüğü yerinde ve iyi olma hali iken, her 3 kadından birinin fiziksel şiddet gördüğü, kadınların önlenebilecek hastalıklar nedeniyle yaşama veda ettiği, çoğu dışarıda istihdama katılmayan ya da güvencesiz biçimlerde katılan kadınların sağlık hizmeti alabilmek için ödeyebilecekleri karşılayamayacak olmaları, sağlıkta devrim değil darbe yapıldığını göstermektedir.

AKP iktidarı parası olanın sağlık hizmetinden yararlanacağı, olmayanın ölüme terk edileceği bir sistem yarattı. Sağlık emekçilerini hekiminden taşeron sağlık işçisine kadar köle gibi çalıştırıp, hastalara müşteri olarak davranmaya zorlayan bir sistem yarattı. Eczanelerimizin tahsilat bürolarına dönüştüğü tedavimiz için gereken her ilaçta cebimize el atılan bir sistem yarattı. Özel hastanelerin özel olarak teşvik edildiği, kamu kaynaklarının patronlara aktarıldığı bir sistem yarattı. Maliyeti düşürelim derken yeterli hijyen ve eleman sağlanamayan hastanelerde bebeklerin öldüğü bir sistem yarattı.  Bu sistemle verem arttı, birçok eski hastalık yeniden dirildi, toplum temelli enfeksiyon hastalıkları arttı.

Bunun daha kötü günlerin habercisi olduğunu biliyoruz. Sağlık ve güvenceli yaşam hakkımıza sahip çıkmak için, prim ödeme zorunluluğunu reddetmek ve herkes için sağlık kadınlar için sağlık demek için, hastanelerin işletmeye, hekimlerin tüccara dönüştürülmesine karşı durmak için çok vaktimiz kalmadı.

AKP’ye “sağlığımızı paralatmayacağız, sağlık herkesin hakkıdır” demek, sağlık hakkına hep birlikte sahip çıkmak için, kadınların sosyal haklarının babalarından ve eşlerinden bağımsız olarak tanıması için, kadınların ev içinde harcadıkları emeğin karşılığı olarak erken emeklilik, cinsiyete dayalı yıpranma payı tanınması için sokağa çıkacak, yaşam hakkımızı savunacağız.

 

HALKEVCİ KADINLAR